Riyadlı Kızlar

Suudi yazar Rajaa Alsanea, ABD’de 2005 yılında yayınlanan “Riyad’lı Kızlar”, “Girls of Riyadh”, “Banat-al-Riyadh”  adlı kitabında Suudi Arabistan yüksek tabakasından 20’li yaşlardaki 4 genç kadının boğucu bir toplum düzeninde yaşadıkları aşk ve eğlence arayışını konu ediyor. Romanda, isimsiz bir yazar binlerce Suudi’ye her hafta imzasız e-mailler gönderiyor. E-maillerde yazarın arkadaşları Gamrah, Michelle, Lamees ve Sadeem’in hikayeleri anlatılıyor. Sosyal sınıf, din ve aile onayına bağlı aşk hayatlarından söz ediliyor. Gamrah, ailesinin seçtiği bir erkekle evleniyor ve birlikte Amerika’ya gidiyor. Çok geçmeden eşinin başka bir kadını sevdiğini ve yalnızca ailesine itaat etmek için kendisiyle evlendiğini öğreniyor. Gamrah, kalbi kırık, hamile ve geleceğinden endişeli olarak evine dönüyor.

Kitap bunlarla birlikte, cafcaflı “alışveriş merkezlerinde” “piyasa yapan kadınların” yürüyüş biçimi, ayakkabı-çanta tipi, önünde durup inceledikleri vitrinlerin özelliği, çarşafların vücut dili ve edası ile kur yapan erkeklerle kurulan “cinsel iletişim dilini” açığa vuruyor. Çarşaf altındaki “yeni cinselliğin” araçları, önüne geçilemeyen modern teknolojinin son unsurları: Cep telefonları, Bluetooth, internet, uydu TV, el altından satılan Batı DVD’leri ve ‘oynaş kriterleri’.

Kapalı kutu Suud Krallığı’na çarpıcı bir pencere açan 28 yaşındaki yazar Rajaa Alsanea , son yıllarda ortaya çıktığını iddia ettiği “yaşamda sekülerleşmeyi” anlatırken üç tip “Suudi erkeğinden” bahsediyor:
1. Radikal dinciler… 2. Ilımlılar… 3. Sefahat düşkünü, ifratçılar…
“Ilımlılar” için, “laik” sözcüğünü kullanıyor…
Alsanea’ya göre  Suudi Arabistan laikinin tanımı şu:
İslamın şartını ‘beş’le tanımlayan ve ‘beş’ in üzerine çıkartmayan kişiler… Laik erkekler; kendisiyle liberal ölçüleri paylaşan ‘tek kadın’ alır. ‘Hicap’ giyen (yani örtünen) kadınla evlenmez! Karısının; açık fikirli, güzel, hoş, havalı olmasını ister. Onu; aynı doğrultuda hayata bakan erkek arkadaşlarına takdim etmek, göstermekten gurur duyar...”

Rajaa Alsanea; “Laik erkekler, ‘hicap’ giyen kadınla evlenmez!” derken “dayatma dışı hallerde de örtünmeyi vazife belleyen kadınlardan” bahsediyor. “Laik erkek, böyle kadın istemez!” diyor. Daha açıkçası burada kasdedilen örtünmeyen kadın, olsa olsa Suudi Arabistan’da kamusal alan dışında ve erkeklerin olmadığı, olmayacağının belli olduğu ortamlarda örtünmeyen, kamusal alanda ise mecburen örtünen ancak bundan hoşlanmayan kadındır.  Suudi erkeği karısını ancak ülke dışında erkek arkadaşlarına takdim edebilir. Yani sekülerlik (laiklik) şiddetli mahalle baskısı yaşanan Arabistan içinde değil olsa olsa dışında söz konusu olabilir. Varsa, Suudlu laik erkek, örtünen kadın istemiyorsa evde kalır.

Suudi Arabistan usulü bir “Kadının Adı Yok” kitabı olarak nitelenen “Riyadlı Kızlar” ı okuyunca Suudi toplumunda son on yılda değişim var falan zannedilmesin. Körfez ülkeleri, Lübnan ve Mısır’dan yapılan Arapça uydu yayınlar Türk dizileri,  kızlar arasında üniversite öğreniminin yaygınlaşması; “cepler” ve 1999’dan bu yana “internet” in de devreye girmesi kanımca Suudlu kadın ve kızların zihniyetlerinde biraz gedik açabilmiş ve bir çok şeylere özlem yaratabilmiş o kadar.

Kitapta “Riyadlı Kızlar”; erkek arkadaşlarıyla cep telefonları ve internet üzerinden mesajlaşıyor; “mahrem” de buluşuyor ve “şeriat” filan dinlemeden bayağı flört ediyorlar. Ancak gerçekte bunlar fazla yaygın değil.

Kitap 2008 Londra Kitap Fuarı’nda büyük ilgi görmüş ve en çok satanlar listesine girmiş Arap ülkelerinde de büyük satış yaparak 23 dile çevrilmiş.

Suudi Arabistan’daki işleri düzeltmeye çalışmak benim için bir zorunluluk. Hükümeti ya da İslam’ı düzeltmeye çalışmıyorum. Ben zihniyeti; insanların kafa yapısını düzeltmeye çalışıyorum. Gelenekleri düzeltmeye çalışıyorum. Bu gelenekler ya gevşetilmeli ya da tamamen kalkmalı. Tabuları kırmak veya isyan başlatmak gibi bir niyetim yoktu. Sadece bazı insanların geleneklerin etrafından dolaşmak için nasıl yollar bulduklarını anlatmak istedim. Benim tanıdığım genç kadınlar modern ve stil sahibi bir hayat sürmek ve aşık olmak istiyorlar, tıpkı dünyanın diğer yerlerindeki genç kadınlar gibi. Asla skandal yaratmak gibi bir niyetim yoktu.” diye anlatan 25 yaşındaki Arap yazar, 18 yaşından beri yazmakta olduğunu belirtiyor.

Londra ve İsviçre’deki özel kliniklerde her yıl yüzlerce Suudi kadının estetik ameliyattan geçtiği, botoks ve burun operasyonları yaptığı hatırlatıldığında genç Suudi yazar “Televizyonumuz ve internetimiz var. Batılı kadınların sahip olduğu bazı şeyleri biz de istiyoruz” diye cevap veriyor.

Ailesindeki bazı kadınların başı açık olmasına rağmen Rajaa Alsanea üç yıl önce kendi isteğiyle başını örtmüş. “İnancımı bu şekilde ifade etmeye karar verdim” diyor.

Suudi Arabistan’daki muhafazakar çevrelerinin öfkelerinin hedefi haline gelmiş olmasına ve tehditler almasına rağmen Alsenea dini ve yönetimi suçlamıyor, gelenekleri suçluyor:

Suudi Arabistan’da din ve geleneği birbirinden ayırmamız lazım. Kadınların araba süremeyeceğini veya boşanmış kadınlara toplumun kötü muamele etmesi gerektiğini Allah söylemedi ki. Suudi hükümeti Suudi halkı üzerinde baskı uygulamıyor. Eğer aileler değişmek isterse, o zaman yasalar da değişir” diyerek Suudi toplumunun daha özgür ve modern olmasındaki asıl engelin ‘kafa yapısı’ olduğunun da altını çizmiş oluyor.”

Mahalle baskısı : “Niye yaşantımıza herkes burnunu sokuyor? Niye başkaları önünde bizden sürekli rol kesmemiz isteniyor? Niye farklılıklara tahammül gösterilmiyor?…”

Kamuoyu: “Arabistan’da kamuoyu, toplumun ne düşündüğünü yansıtmıyor. İnsanlar burda gerçek düşüncelerini değil, sadece çoğunluk tarafından desteklendiğini düşündükleri fikirleri ifade edebiliyorlar. Kamuoyu bizde, ‘güçlünün görüşü’ yani ‘tek görüş’ demek…

Erkekler: “Tornadan çıkmış gibi hepsi, edilgen ve zayıf. En aydınlanmış olanları dahi; geçmiş, yobaz geleneklerin etkisinde. Çelişki ve çifte standartla yaşayan; aileleri tarafından piyon gibi oynatılan ‘tek kalıp’ erkek üreten hasta bir toplum bu…

İfade özgürlüğü, kadın hakları: “Açık, samimi şekilde konuşmaya alışık olmadığımız ‘tabu’ konuları; kadın aklımla gündeme getirdiğim için bana saldırıyorlar. Ama her keskin değişimin bir başlangıç noktası yok mu? Martin Luther King ‘ in, siyahlar adına bir gün eşitlik mücadelesi başlatacağını; kim öngörebilirdi?

Eğer ABD’de kalsaydım o zaman bir korkak olurdum ve Allah’ın bana verdiği nimetleri hak etmemiş olurdum. Ülkeme dönmeli ve bazı şeyleri değiştirmeye başlamalıyım. Bu benim görevim. Annem, benim Suudi Arabistan’ın ilk kadın bakanı olmamı istiyor” diyen Alsanea Chicago’daki Illinois Üniversitesi’nde diş hekimliği doktorası yapmış.

Günde ortalama 1000 e-mail aldığını belirten genç yazar, “Bir çok kadın zorla evlendikleri eşlerini sevmediklerini söylüyorladı. Sokakta gördüklerinde yanıma gelip sarılıyorlar, imza alıyorlar ve resim çektiriyorlardı.” şeklinde konuşuyor.

Kitap elbette ki Suudi Arabistan’da basılamamış ancak Arabistan’da karaborsada el altından yüksek fiyatla satılmış. Kitabını yayınlamak için ilginç bir yol bulan Alsanea, yayın macerasını şöyle anlatıyor: “Kitabın kopyasını Suudi bakanlığına yollamadım çünkü orada bütün kitabı baştan sona okuyup kendi istedikleri gibi düzenleniyor. Bu yüzden kopyayı erkek kardeşime verdim ve o daha modern bir ülke olan Lübnan’a götürdü. Böylece kitabın da özgürlük yolu açılmış oldu.

Kitaptan bir bölüm:

Sadece gözlerini seçebildikleri kadınlara şehvet dolu bakışlar fırlatan erkekler, üzerine cep numaralarını yazdıkları notları ne yapıp edip (bizlere) ulaştırma cüretini kendilerinde buluyorlar da, geleneğe baş kaldırma cesaretini bulamıyorlar.

Derlemedir. Bülent Pakman, Mart 2010.

Suudi Arabistan ile ilgili günlükler

2 Responses to Riyadlı Kızlar

  1. Geri bildirim: Suudi prens muhaliflere katıldı | Pakman World

  2. Geri bildirim: Suudi prenseslerden özgürlük çağrısı | Pakman World

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.