Karma Namazcılar

Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları gönül dostları edinmeyin. Onlar birbirlerinin gönül dostlarıdır. Sizden kim onları gönül dostu edinirse o, onlardandır… (Maide 51)

Sen onların öz milletlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da senden asla hoşnut olmaz… (Bakara 120)

Diğer sayfalarımızda ayrıntılı olarak anlatılan Haçlı-Siyonist ittifakını, Kuran’daki İslamdan ödü kopan bu ittifakın İslam dinini hıristiyanlaştıracaklarını veya yerine kendilerine uygun ılımlı bir İslam dinini ikame ettirmeye çalışacaklarını ve bunu yaparken İslam dünyasında işbirlikçilerinin olacağını Kuran asırlar önce mucizevi şekilde haber vermiş, haber vermekle kalmamış uyarıda da bulunmuştur.

Gerçekten de ülkemizde yerli işbirlikçi Ilımlı İslamcılar Batılı efendilerinin direktifleri doğrultusunda önce “dinler arası diyalog” diyerek işe giriştiler sonra da katı şeriatçı olmayacağını iddia ettikleri dini düzeni yerleştirmeye çalışıyorlar. Bunların bir grubunun Çamlıca Subaşı camiinde kadın erkek toplu karma namaz kıldıkları gazetelerde fotoğraflı haber oldu.

Elbette namaz ibadettir, Allah ile kul arasındadır. Bireysel, toplu kılınması, kadınların başı örtülü, açık, erkeklerle aynı safta olup olmaması sadece ibadet edenleri ilgilendirir. Bunu kendi aralarında yapmaları kaydıyla. Ancak bu gösteri ve gösterge haline getirildiğinde iş değişir. Bu durumda Allah ile kul arasında olmaktan çıkan bu tür yeni ibadet şekillerinin zamanlamasının Kuran’ın yukarıdaki uyarılarına girip girmediğini de ayrıca düşünmek gerekir. Kanımca din öğelerini kullanarak ve ABD desteği ile iktidar olmuş, AB baskısı ve direktifleri altında ülkeyi yönetenlerin zamanında üstelik iktidar partisinin önde gelenlerinden birinin eşinin de katılımıyla gerçekleştirilen böyle bir eylemin  zamanlama açısından yukarıda belirttiğim kriterlere girdiği açıktır.

İslam dininde Kuran’ın aslına dönülmesi yerine tam tersi Kuran dışına çıkılması, camilerin kilise klişesine sokulması, İslam dininin ılımlaştırılması, Hıristiyan ve İsrailiyat esaslarına oturtulması ve böylece pasifize edilmesi küresel güçlerin hedefidir. Böyle gösteriler de bu hedef çerçevesinde icra edilmektedir. İlerde bu hedefe uygun yeni tarikatlar, dernekler, cemaatler, topluluklar görmeye devam edeceğiz.

Rabbinizden size indirilene uyun; O’nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin!..” Araf 3.

Kuran’daki İslama dönüş düşüncesinin bu gibi gösterilerle ve topluluklarla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Zira Kuran’daki İslama inananlar ve ona uygun düşünmeye çalışanlar önce yukarıdaki iki ayete (Maide 151 ve Bakara 120) biat ettiklerinden Haçlı-Siyonist ittifakının, küresel güçlerin, AB-ABD emperyalistlerinin, Evangelist, Sorosçuların, Bilderbergçilerin vb “gönül dostları” hiçbir zaman olamazlar. Ayrıca onlar bilirler ki Allah’ın verdiği akıl ile Kuran’daki İslam kendilerine yettiğinden böyle gösterilere, showlara, İslami Kalvinizime, İslami Protestancılığa, reformizme vb. hiç gerek duyulmaz. Zira Allah onlara yollarını açıkça göstermiştir:

Allah’ın kılavuzluğu, erdirici kılavuzluğun ta kendisidir. ” İlimden sana ulaşan nasipten sonra bunların boş ve iğreti arzularına uyarsan, Allah katından ne bir dostun/destekçin olur ne de bir yardımcın.” (Bakara 120)

Bu arada genelde toplumda var olan bir yanlış anlamayı düzeltelim. Tüm hıristiyan ve yahudiler ile diğer inanış mensupları Maide 151 ve Bakara 120 ayetleri kapsamına girmez ve bu Kuran’da özellikle vurgulanmıştır:

İman edenler, Yahudiler, Sabiiler, Hıristiyanlar, Mecusiler ve şirke sapanlar arasında Allah, kıyamet günü ayrım yapacaktır. Allah, her şey üzerine Şehid’dir, tanıktır.” (Hacc 17).

Şu bir gerçektir ki, iman edenler, Yahudiler,  Sabiiler ve Hıristiyanlardan Allah’a ve ahiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. (Maide 69)

Efendim cennete sadece müslümanlar mı gidecek? Müslüman olmayanlar ne olacak?” gibi ateist alaylarına bu ayetler çok açık yanıt verirken Kuran’ın mucizevi yönü de burada bir kez daha görülüyor. Bu ayetlerle birlikte Kuran’ı bir bütün olarak akıl süzgecinden geçirdiğimizde Hıristiyan ve Yahudilerin de iyi insanlar olduğu, dünyaya tekamül etmek için o beden içerisinde geldikleri sonucuna varıyoruz ancak içlerinden kötü niyetli olanların ellerindeki iktidar gücü ve çok iyi örgütlenmeleri sayesinde etkin olacakları asırlar öncesinden haber veriliyor. Gerçekten de günümüzde durumun aynen böyle olduğunu görüyoruz.

John Calvin kimdir?
1509 – 1564 arasında yaşayan Fransız asıllı teolog John Calvin, Katolik Kilisesi’ne ve Papalık’a muhalefet sonucu kurulan Protestanlık mezhebinin Martin Luther’den sonraki ikinci büyük ismi. Akla büyük önem vererek, yerleşmiş kuralları eleştiren Protestanların çizgisini ileri noktaya taşıdı. Calvin, dinin yalnızca inanç değil, aynı zamanda bir eğitim-öğretim sorunu olduğunu öne sürdü. Papalığı ve o güne dek var olan mezhepleri eleştirerek reformlar yapılmasını önerdi. Fransa’da doğan, uzun süre İsviçre’de yaşayan Calvin, buradan Avrupa’ya reformist düşüncelerini yaymayı başardı. Alman düşünür Max Weber, Calvin’in kapitalist zihniyetin doğuşunda birinci derecede etken olduğunu söyledi.

Diğer yandan Protestanlığının esasında dinsel protesto vardır, bu protesto sonucu Katolik Kilisesinden kopma vardır. 16 Yüzyıl kapitalistleri kendi yaşamlarına uygun bir Hristiyanlık istemişler. Bu Almayna’da Kalvincilik, Fransa’da Protestanlık, İngiltere’de Anglikancılık olmuştur.

Gelelim bize. Bizde güya İslam Kalvinistleri ya da İslam Protestanları dedikleri kesim teknolojinin nimetlerinden yararlanan ancak muhafazakar hayat tarzını sürdüren Kayseri merkez olmak üzere Anadolu Kaplanları gibi son yıllarda sanayileşme ve ticaret yoluyla zenginleşen bir İslami kesimmiş. Örneğin havuza girerler ama kadın erkek ayrı, tesettür havuzlarına. Kadınların girdiği havuzlar dışardan görünmez hale getirilmiştir. Tesettür tatil köyleri ve havuzlarına giderler. Çocukları özel okullarda, yurt dışında okur. Kadınları 4 çeker kullanır ama türbanlıdırlar, kapalıdırlar. Erkekleri genelde tarikat mensubudur.  Sonuçta bunların Kalvinizmle, Protestancılıkla hiç ilgisi yoktur. Hepsi koyu din devleti özlemi içerisindedirler. Öyleyse bu yakıştırmalar nereden çıkmıştır? Bunu çıkaran Haçlı-Siyonist zihniyettir, kendi yarattığı ve başına da Hocaefendiyi getirdiği Ilımlı İslamı bu şekilde kamufle ederek sunmak bunu yaparken de  özendirmek istemiştir. Güya bunlar modern müslümanlarmış, Nurculuk, Nakşibendilik sayesinde zengin olmuşlar. Hiç ilgisi yok. Eşeği boyayıp babasına satmakla ünlü Kayserili tipi, girişim ruhunu dinsel protestodan almamakta, Sünni Müslümanlık’a yeni bir yorum getirmemektedir. Zaten Kayserililer yıllardan beri ticari yetenekleriyle, tutumluluklarıyla ve tutuculuklarıyla bilinirler. Bunda ne değişmiştir? Kadınlarının erkeklere kapalı havuzlara girmesi, jip kullanması mı?  Kayseri sanayicilerin geleneksel başarılarını Nakşibendilere ve Nurculara yamama, mal etmede Haçlı-Siyonist zihniyetin aracısı olanlar kim? Bir de ona bakalım. Bunlar “Avrupa İstikrar Girişimi” (European Stability Initiative) adını verdikleri 5 kişilik bir ekip. Başlarında Nigar Göksel ve Erkut Emcioğlu. Bu tanınmayan, bilinmeyen, duyulmayan insanlar 19 Eylül 2005 de kamuflajı bir rapor ile yutturmaya çalıştılar ancak bir süre yoğun tartışmalardan sonra konu bir daha pek gündeme gelmedi. Ama Haçlı-Siyonist örgütlenmenin bu atağı hiç bir zaman unutulmamalıdır.

Bülent Pakman Ocak 2010. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.

DİNLER ARASI DİYALOG, ILIMLI İSLAM ve TÜRKİYE ÜZERİNE OYNANAN OYUNLAR  İLE İLGİLİ SAYFALARIMIZ

Twitter WidgetsFacebook Widgets
Sharjah 2011

Bülent Pakman kimdir?    https://bpakman.wordpress.com/pakman/

 

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.