Suriyeliler

İklim ve jeopolitiği, üç taraftan denizlerle çevrilmiş, otlakları ve stratejik savunma güzergâhlarına sahip Anadolu ekonomik, sosyal, kültürel kimliğinden dolayı binlerce yıl çekim merkezi oldu. Tarım ilk olarak Anadolu’da başladı dünyanın geri kalanında ilkel avcı-toplayıcı kavimler varken Anadolu’da düzenli yerleşim kentleri oluştu. Bu yüzden Anadolu sürekli çeşitli kavimlerin kitlesel göç dalgalarına maruz kaldı.

Selçuk bey önderliğinde Oğuz topluluklarının Batı Türkistan’dan Horasan ve Hazar’a, Anadolu’ya yönelmeleriyle tarihte Ön Türkleri barındırmış Anadolu yeniden Türkleşme sürecine girdi.
1200 den itibaren Moğol istilası yüzünden Oğuzların yolunu takip ederek Irak, Suriye ve Anadolu’ya yerleşen ikinci Oğuz göçüyle gelenler de ilk gelenler de hepsi Oğuz Türkleriydi.

Eskiler ve yenilerin ilişkileri sancılı oldu. Yeni gelenlerin yani Müslüman Oğuzlara layık görülmüş Arap adlandırmasıyla “Türkmenlerin” hayvancılıkla uğraşmaları, hayvanları için otlak ararken yerleşik halkın ekili arazilerine zarar vermeleri, eski soydaşlarıyla aralarındaki mera anlaşmazlıkları, geçimlerini sağlamak için kentlere yaptıkları yağma akınları Anadolu’daki yerleşik toplumsal düzeni tehdit etti. Devletin yerleştirdikleri yerlerde kalmamaları, devlete vergi ve asker vermemeleri, devletin istediği hizmetleri ağırdan almaları ya da hiç yapmamaları eski yerleşiklerin hayat tarzları arasındaki farklar da sorun oldu. Yerleşik Oğuzlar yeni gelen konar-göçer Türkmenleri aşağıladılar, hatta hasımları olarak gördüler. Onlar için ‘etrak-ı bi idrak’ (akılsız Türkler), ‘etrak-ı mütegallibe’ (zorba Türkler), ‘etrak-ı na pak’ (pis Türkler), ‘etrak-ı havaric’ (dinsiz Türkler) gibi terimler kullanılıyordu. Bu ayrımcılık 1220 yılından itibaren sosyal karışıklığa ve 1235 – 1240 arasında patlak veren Baba İshak isyanına neden oldu. Bu yüzden Türk kimliği Anadolu’da Atatürk’e kadar itibarsızlaştı.

Sonuçta Anadolu Selçuklularının II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde (1237-1246) Moğollardan kaçarak Anadolu’ya sığınan bu göçebe Oğuzlar (Türkmenler) ülkeyi tam bir kargaşaya sürüklediler ve yıkımına neden oldular.

Anadolu’ya göçler ondan sonra da sürdü. Günümüz Batılı halkları dışında Anadolu’ya göç etmeyenler neredeyse kalmadı. Balkanların her tarafından, Japonya’dan, Himalayalardan, Litvanyadan, Urallardan, Kırımdan, Gagavuzelinden, Batı-Doğu Türkistan’dan, Kuzey-Güney Kafkasyadan, Suriye’den, Mısırdan, Musul, Kerkük’ten, Giritten, Kıbrıstan vb. Anadolu’ya göç ettiler. Bazılarının Türk soylulukla ilgileri yoktu. Sefarad Yahudileri, Eşkenaz Yahudileri, Polonyalılar, Ruslar, Germen ırkından Almanlar, Çeçenler, Balkarlar, Gürcüler, Farslar, Peştun-Tacik asıllı Afganlılar soydaş olmasalar da kültür bağları olan Boşnaklar, Arnavutlar v.b. gibi.

Lafı uzatmayalım. Elbette ki vicdan diye bir şey var. 3-5 milyon Suriyeli, üstelik çoğu soydaş da olmayan göçmenlerin ne şartlarda, ne zorunluluklarda canlarını, ırzlarını düşünerek Türkiye’ye göç ettikleri göz ardı edilemez. Ama tarih tekerrürden ibarettir. Sorunlar, borçlar, beceriksizlikler, yönetim erksizlikleriyle v.b. boğuşmakta olan bir ülke, Anadolu Selçukluların akıbeti de ortada. Haritadaki sonuca mı gidiyoruz? Durum son derece vahim hal almaktadır. Vicdan tamam da bizleri nasıl kurtaracak bilemiyorum.

Bülent Pakman. Temmuz 2019. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntı yapılamaz.

Sharjah 2011Bülent Pakman kimdir?

About bpakman

İnşaat Yüksek Mühendisi, evli.
Bu yazı Türkiye içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.