ATATÜRK MASON MUYDU DİZİMİZİN ÖNCEKİ YAZISINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN.
Önceki yazımızda Atatürk’ün mason olduğuna ilişkin yabancı kaynaklı iddiaların uydurukluğunu irdelemiştik.
Bu yazımızda Türk Masonları ne diyor onu araştıracağız.
Bazı Türk Masonlarına Göre Atatürk Mason muydu?
Yıllar önce Emin Çölaşan 24 Aralık 1989 tarihli Hürriyet Gazetesinde yayımlanan Pazar Sohbetinde Büyük Üstad Orhan Alsaç’a sorar:
Çölaşan: “Atatürk Mason muydu?
Alsaç: “Atatürk’ün Masonluğu konusunda elimizde maalesef bir belge yok.“
Bundan 21 yıl sonra 19 Ekim 2010 da bir başka gazeteci Fatih Altaylı Habertürk TV de günümüzün Büyük Üstadı Remzi Sanver’e aynı soruyu yöneltir, aldığı yanıt benzer şekildedir:
“Birisinin mason olduğunu söyleyebilmek için ya bir locanın kayıt defterinde ismi olması lazım ya da localar toplantıların sonunda bir özet yazılır. Bizim elimizdeki belgelerde Atatürk`e dair böyle bir belge yok. Ama Avrupa`daki bazı mason tarihçileri mason listeleri yaparken Mustafa Kemal Atatürk`ü de bu masonlara dahil ederler. Ama böyle bir belge yok..“
33. Derece’den Mason olan Üstad Mehmet Fuat Akev’in Brüksel Üniversitesi, Theodore Verhaegen kürsüsünde 29 – 30 Mayıs 1991 tarihli konferans da yaptığı konuşmadan bir bölüm:
“Ne yazık ki, büyük Millî Şefimiz Kemal Atatürk Mason değildi, yoksa itibarımız bu derece düşük olmazdı.”
Dış İşleri eski Bakanlarından mason Tevfik Rüştü Aras’a göre:
“Atatürk, Mason değildi. Ancak Masonlara karşı bir özel sempatisi ya da antipatisi de yoktu. O devirde parti gurubunda Büyük Millet Meclisi’nde ve kabinede Mason olan ve olmayan kişiler vardı. Bunların arasında aynı derecede inandığı ve güvendiği kişiler vardı. Örneğin kabinede her zaman birkaç Mason bakan bulunurdu. Bunlar Mason olduklarından değil, yeteneklerinden dolayı kabineye girerlerdi ve Atatürk bunları ve diğer ileri mevkilerde bulunan Masonları bilirdi. Kabinede, mecliste ve partide Mason olanların birbirlerine yardım ve davranışı karşısında Mahmut Esad ve Şükrü Saraçoğlu bunu kendileri için bir handikap saymaya başladılar ve Masonluk aleyhine bir hava yaratmaya çalıştılar.”
1963-64 ve 1976 yıllarında Ankara Dikmen Locası Büyük Üstadlığını yapmış olan Galip Kardam’ın “Atatürk ve Masonluk” konferansından bir alıntı:
“Mustafa Kemal Atatürk’ü Masonlar yaşatacak. Çünkü O, buna her masondan çok değer; mason olmamış olsa bile.”
İlhami SOYSAL, ‘Türkiye’de ve Dünyada Masonluk ve Masonlar” adlı kitabında, 27 Aralık 1938 tarihli “Yedi Gün” isimli derginin 303 sayılı nüshasının 9. sayfasında, Niyazi Ahmet Okan’ın, Mason Üstad-ı Azam Dr. Mim Kemal Öke ile Atatürk arasındaki konuşmayı anlattığını yazar:
Atatürk: “Reisiniz kimdir?”
M. Kemal Öke: “Memleket dahilinde barış ve selamet tavsiye eden ve bütün dünyaya hitab ederek bu idealin tahakkuk ettirilmesini temenni eden zatı devletleridir.”
Atatürk: “Ben bu cemiyete girmem. Ben başkalarının yaptıkları prensiplere değil, ancak kendi prensiplerime uyarım.”
Konuşmada Atatürk’ün masonluğun ilkelerinin Halk Partisi’nin ilkesine tıpatıp uyduğu yolundaki sözler üzerine
Atatürk: “O halde masonluğun hikmet-i vücudu yoktur” der.
Konuşmanın geçtiği Atatürk’ün masasında Ahmet Ağaoğlu, Fuat Köprülü, İsmail Hakkı (muhtemelen Tonguç) Eğitim Bakanı Hikmet (Batur) da bulunmaktadır.
Cemal Granda “Atatürk’ün Uşağı İdim” adlı hatıratında Atatürk’ün, bir İzmir gezisinde söz Masonluktan açılınca Beyoğlu’ndaki Mason Locası Vedetas’a nasıl götürüldüğünü anlattığını nakleder:
“Bir gün bir arkadaşım beni alıp, Beyoğlu’ndaki mason cemiyetine götürdü. Daha ne olduğunu bile anlayamadan kendimi cemiyetin içinde buldum. Mermer merdivenlerden büyük bir salona indik. Orada yüzlerini göremediğim birtakım kişiler vardı. Bizi buyur edip oturttular, kahveler sundular, hal hatır sordular. Orada fazla kalmadık, tekrar merdivenlerle daha da aşağıya indik. Bir öncekinden daha geniş bir salonda bulduk kendimizi. Salonda büyük bir kalabalık toplanmış, kılıçlı bir tören yapılıyordu. Bu işleri daha önceden bildiğini anladığım arkadaşım beni kolumdan tutmuş, durmadan ne yapmam gerektiğini anlatıyordu. Kılıçların arasından geçip, kutsal bir kitaba el bastık. Bütün bunlar olup bittikten sonra dışarı çıktık. İçeride çok sıkılmıştım. Bu olaydan sonra bir daha ne o binaya gittim, ne de oradakilerle karşılaştım. Şimdi gitsem, arasam o binayı belki de bulamam. İşte benim masonluğum bundan ibaret.”
Mason Mithat Gürata “Atatürk ve Masonlar” adlı kitabında eski Cumhurbaşkanı ve mason Celal Bayar’ın şunları söylediği ifade edilir:
“Atatürk’ün yüzbaşılığı sırasında Selanik’te bir locaya girmiş olduğu söylenirse de, bu rivayetten ileri değildir“.
Zeynel Besim Sun adlı Masonun Dün ve Bugün dergisinde (Sayı: 10) yayınlanan hatırasında Atatürk’ün bir Çankaya sofrasında Masonluk etrafında koparılan tartışmalar üzerine:
“Şu masonluktan sıkıldım, madem bu cemiyet zararlıdır kapatalım da kurtulalım”
dediği belirtilir. Bunu masonların Büyük Üstadlarından Murat Özgen Ayfer de teyit ediyor, Ayfer ayrıca ekliyor:
“Atatürk’ün mason olduğuna dair hiçbir belge yoktur, kanıtlanamamıştır.”
Türk Masonlarına göre Atatürk’ün 1925’de Türk masonluğunun fahrî başkanlığına getirilme önerisini şu şekilde yanıtladığı iddia edilir:
“Cemiyetinizin çok faydalı bir teşekkül olduğunu, insanlık idealine büyük hizmet ettiğini biliyorum. Ama kendi büyük görevim dolayısıyla sizin usûllerinize tabi olamayacağım için aranıza katılamam”
TEKRİS
Açıklamalarımıza rağmen Mustafa Kemal’in Makedonya Veritas locasında tekris edildiğine dair yorum yapıldığı görülmektedir. “Tekris” deyimi özellikle kullanılarak masonluk hakkında fazla bilgisi olmayanların kafaları karıştırılmak istenmektedir. Tekris “Kabul Töreni’nden geçerek, mason niteliğini almak, masonluğa kabul edilmek” demektir. Mustafa Kemal tekris edilmiş olsa töreni yapılmış, masonluğa girmiş, kabul edilmiş ve kaydedilmiş olur ama yok. Bütün masonlar olmadığını söylüyorlar. Mustafa Kemal Atatürk’ün Beyoğlundaki Vedetas locasında tekris olduğu söylense hadi neyse. Bu konuda yine bir gayrı resmi tören söylentisi mevcut. Ki bu olmuş olsa bile kayda girmediği için havada kalıyor. Neden Beyoğlu değil de Makedonya? Çünkü Beyoğlu burnumuzun dibinde. Orada tekris olmuş olsaydı en azından zaman içerisinde bilmeyen kalmazdı. O yüzden uydurmayı uzaktaki Makedonya’ya ötelemişler.
Bundan sonraki yazımızda imzalı, antetli, mühürlü olsa dahi mason belgelerinin ne kadar güvenilir olabileceğini irdeleyeceğiz. OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN
Bülent Pakman. Kasım 2010. Güncelleme Kasım 2013. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.
Not: Taktığım dinci yaftasına çok kızıp “dinci ne demek sen dinci değil misin, dinci değilsen dinsiz misin?” diyenlere, daha dinci ile dindarı ayırt etmekten aciz olanlara biraz eğitim, elbette anlayabilirlerse:
Kısaca dinciler kimdir?
-
“Ey insanlar, Allah’ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.” (Fatr 5) olarak Kuran’da işaret edilen insanları Allah ile aldatanlar,
-
Kendilerini dini temsil mevkiine koyarak çıkarlarını gözeten ve bu çıkarları elde etmek için insanları kamplara bölen, dini kendi ihtiras ve çıkarlarına araç yapanlar,
-
Dini kurum haline getiren, mutluluk, barış ve esenlik aracı olmaktan çıkarıp kavga, kin ve ıstırap aracına dönüşmesine sebep olan, kendilerini din temsilcileri olarak görenler ile onlara bilerek veya bilmeyerek hizmet eden müritleri,
-
Allah ile aldatmayı insanın derinliklerine sokulurak, onu yüreğinin en sıcak ve en temiz yerinden vurarak yapanlar.
-
Kendi mezhep ve/veya tarikatının ‘gerçek din’ olduğunu, bunun dışında kurtuluşun ya hiç olamayacağı yahut da imkansıza yakın ölçüde zor olduğunu iddia edenler.
-
Yanlış algılamalar, saptırmalar, dayatmalar, akıldışılıklar, hatta din dışılıklarıyla İslam dünyasını sorunlu hale getirenler.
-
Ulema denilen dinde olmayan kadrolarla dine zarar verenler v.b.
Geri bildirim: Atatürk’e bu iftiralar neden? | Pakman World
Geri bildirim: Atatürk ve Masonlar | Pakman World