Kuran içkiyi yasaklıyor mu?

Şarap ve sarhoşluk ile ilgili Kur’an ayetleri

İniş sırasıyla ilk ayet – Muhammed 15

Takvâ sahiplerine vaad edilen Cennetin hali şöyledir: Orada her dem taze sudan ırmaklar vardır. Tadı değişmeyen sütten ırmaklar vardır. İçenlere lezzet veren bir şaraptan ırmaklar vardır. Süzme baldan ırmaklar vardır. Orada onlar için her türlü meyveden vardır; Rablerinden de bir bağışlanma vardır. Bu nimetlere erişenler, ateşte sürekli kalacak olan ve kaynar su içirilip de bağırsakları parçalanan kimse gibi olur mu?

Meśelu-lcenneti-lletî vu’ide-lmuttekûn(e) fîhâ enhârun min mâ-in ġayri âsinin ve enhârun min lebenin lem yeteġayyer ta’muhu ve enhârun min ḣamrin leżżetin lişşâribîne ve enhârun min ‘aselin musaffâ(en) velehum fîhâ min kulli-śśemerâti ve maġfiratun min rabbihim kemen huve âlidun fî-nnâri ve sukû mâen hamîmen fekatta’a em’âehum

Hicretten önce Mekke’de inen bu ayette hamr-şarap yasak olmadığı gibi lezzet verici olarak tanımlanıyor.

İniş sırasıyla ikinci ayet – Nahl 67

Hurmalıkların meyvalarından, üzümlerden de sarhoş edici bir içecek ve güzel bir rızık elde edersiniz. İşte bunda, aklını işleten bir topluluk için kesin bir mucize vardır

Vemin śemerâti-nnaîli vel-a’nâbi tetteiżûne minhu sekeran verizkan hasenâ(en) inne fî żâlike leâyeten likavmin ya’kilûn(e)

Bu ayet de ilki gibi şarabı güzelliyor. Ayette dikkat çeken insanlara verilen akıllarını kullanma öğüdü. Konu şarap olduğuna göre bu öğüt “ölçüsünü bilerek” şaraptan yararlanılması olarak anlaşılabilir.

İniş sırasıyla üçüncü ayet – Bakara 219

Sana şarabı ve kumarı sorarlar. De ki: “Bu ikisinde büyük bir günah vardır; insanlar için yararlar da vardır. Ama onların kötülüğü yararlarından çok daha büyüktür.” Ve sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: “Helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını verin.” Allah, ayetleri size işte böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz.

Yes-elûneke ‘ani-lḣamrivelmeysir(i)(S) kul fîhimâ iśmun kebîrun vemenâfi’u linnâsi ve-iśmuhumâ akberu min nef’ihimâ(k) ve yes-elûneke mâżâ yunfikûnekuli-l’afv(e)(k) keżâlike yubeyyinu(A)llâhu lekumu-l-âyâti le’allekum tetefekkerûn(e)

Ayette günah (ism) iki kez geçmektedir. Nitekim ikisinin de günah olarak anlamlandırıldığı meallerin yanında yukarıdaki gibi ikincisinin kötülük ya da zarar olarak yer aldığı mealler de var. Her iki yerde ism’in “ism” olarak çevrilmeden kaldığı meal de (Süleymaniye Vakfı Meali) var.

Rivayete göre Hz. Muhammed Medine’ye göç ettiğinde Müslümanlar arasında da şarap içiliyor, kumar oynanıyordu. Peygambere şarabın ve kumarın hükmü sorulmuş. Hz. Ömer de “Yâ Rabbi! Şarap hakkında bize, açık ve kesin bir beyânda bulun.” diye dua etmiş. Ayet bunun üzerine inmiş. Adı üzerinde “rivayet”.

Ayet iki soruya yanıt veriyor. Birincisi şarap ve kumar ile ilgili. Kumar o zamanlar şarabın yanına meze olan deve eti için oynanan meysir/kumar. Ayete göre ikisinin de, yani şarabın ve kumarın iyi tarafları var ama ağırlığı daha fazla gelmek üzere kötü yanları da var. Çoğu meallerde kötü yanları “günah” olarak geçtiği için ayet içkiyi yasaklıyor diyenler var. Genel kanı ikisini de yasakladığı şeklinde. Bu arada, kumarın iyi tarafları neler olabilir? Süleymaniye Vakfına göre ise bunun anlamı kumardan elde edilecek kazanç. Buna kumarın eğlence, heyecan, eşe dosta ikram ve yoksullara yardım yönlerinden ve kumarhane ve meyhane açıp bunlardan para kazanma açısından yararlı olabileceği şeklinde yanıt veren de var.

Ayetin yanıtladığı bir diğer soru infak (muhtaçlara yardım, nafaka) ile ilgili.  Ayet öğüt veriyor para öncelikle helal kazanılmış olacak. İnsanın kendisinin ve ailesinin geçimini ve ihtiyaçlarını helal yollardan sağladıktan sonra artan gelirden yardım yapması da öğütleniyor.

Kimilerine göre ayet şarap üreticileri ve satıcılarının gelirlerine ve geçimleri üzerindeki kazançlarından zekat vermelerine hükmetmiş. Bazı meallerde “yarar” yerine “çıkar”  olması bu yüzden. Ancak Kur’an’ın şarap üreticilerinin, satıcılarının çıkarlarını savunmuş olacağı hiç de akla uygun gelmiyor.

Ayet sonunda verdiği öğütlerin üzerinde derin düşünülmesi gereğini de ekliyor. Çok doğru, öğüdü daha sonra indirilen iki ayeti de inceledikten sonra yerine getirelim.

İniş sırasıyla dördüncü ayet – Nisa 43

Ey iman edenler! Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüpken de -yolculuk halinde olmanız müstesna- boy abdesti alıncaya kadar salata yaklaşmayın. Eğer hastalanırsanız yahut yolculuk halinde bulunursanız yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, bütün bu durumlarda su da bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm edin. Yani yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Allah Afüvv’dür, günahları affeder, Gafûr’dur, hataları bağışlar.

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû lâ takrabû-ssalâte veentum sukârâ hattâ ta’lemû mâ tekûlûne velâ cunuben illâ ‘âbirî sebîlin hattâ taġtesilû(c) ve-in kuntum merdâ ev ‘alâ seferin ev câe ehadun minkum mine-lġâ-iti ev lâmestumu-nnisâe felem tecidû mâen feteyemmemû sa’îden tayyiben femsehû bivucûhikum veeydîkum(k) inna(A)llâhe kâne ‘afuvven ġafûrâ(n)

Ayetin iniş nedeni, rivayete göre, bir ziyafette yiyip içtikten sonra akşam namazı kılanlara imamlık yapanın sureyi yanlış okuması yüzünden namazın bozulması üzerine Hz. Ömer’in bir kez daha, “Allah’ım, içki hakkında bize açık ve kesin bir beyânda bulun.” diye duâ etmesi. Öncekinde olduğu gibi bu da “rivayet”.

Ayet iki konuyu ele alıyor, sarhoşluk durumunda namaz kılınabilir mi ve cünüplük durumunda namaz kılınabilir mi? Biz burada birincisini ele alacağız.

Ayet sarhoşluk ve ne söylediğini bilmeyecek derecede olma durumlarında “salat”a yaklaşılmamasını öğütlüyor. Bilindiği gibi namaz sözcüğü Farsçadır ve Kur’an’da yer almaz. Kur’an’da adı geçen ve meallerin büyük çoğunluğunda namaz olarak çevrilen salatın anlamı Allah ile diyalogdur. Salat, namaz ve dua ya da başka şekilde olabilir. Kimine göre salat Hz. Peygamber zamanında Peygamberin Medine’de hem namaz kıldığı hem de kaldığı yer olan mescitte cemaatin toplanması.

Kimilerine göre: “Bakara 219’da zaten içki yasaklanmış, burada diyor ki içki içtiniz bari namaz kılmayın, zira namazdayken ne okuduğunuzu ne dediğinizi bilemeyebilirsiniz”. Halbuki ayette içki içmişlik değil sarhoşluk durumu söz konusu. Denilebilir ki içki içip sarhoş olmamak, ne söylediğini bilmek mümkün mü? Evet mümkün. İçilenin miktarına ve bünyedeki zamanla değişik etkisine bağlı. O yüzden günümüzde trafik denetimlerinde içki içilip içilmediğinden çok ne ölçüde içki içildiğinin denetimi yapılır ve bir litre kanda yarım (0,5) gram alkole eşit olan, 0,50 promil limit olarak esas alınır. Ayet de benzer şekilde bu ayırımı yapmış. İslam fıkhında da sarhoşluğun içme miktarına bağlı olduğu hakkında görüşler var.

İniş sırasıyla beşinci ayet – Maide 90 – 91

Ey iman edenler! Şarap, kumar, tapılmak için dikilen taşlar, fal okları şeytan işi birer pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan; şarap ve kumara sokularak aranıza düşmanlık ve şiddetli nefret yerleştirip sizi Allah’ı anmaktan, salattan geri çevirmek ister. Artık son veriyorsunuz değil mi?

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû innemâ-lamru velmeysiru vel-ensâbu vel-ezlâmu ricsun min ‘ameli-şşeytâni fectenibûhu le’allekum tuflihûn(e). İnnemâ yurîdu-şşeytânu en yûki’a beynekumu-l’adâvete velbaġdâe fî-lamri velmeysiri veyasuddekum ‘an żikri(A)llâhi ve’ani-ssalâti fehel entum muntehûn(e)

Ayet Hz. Muhammed’in Medine’den Mekke’ye döndükten sonra inmiş olup rivayetlere göre iniş nedenleri: Sahabelerden Urban bin Malik’in verdiği ziyafette şarap içilmesi. Sahabelerden Sa’d bin Ebu Vakkas’ın, ensardan (Medineli) birinin kafasına attığı deve kellesi yüzünden kanlar içinde kalması. Hz. Ömer’in Hazreti Muhammed’e gidip şarap konusunda açıklama istemesi.

Bir diğer rivayete göre birinin akşam şarap içip namaza gelmesi üzerine Hz. Ömer’in üçüncü kez, “Allah’ım, içki hakkında bize açık ve kesin bir beyânda bulun.” diye duâ etmesi.

Ayette şarap kötülenir, Şeytan’ın kötü emelleri için kullandığına değinilir uzak durulması öğütlenir ve insanlara vazgeçip geçmedikleri sorulur. Kimilerine göre bu ayet içkinin haram olduğu ve yasaklandığı ayettir. Halbuki bu iki önce inmiş olan Bakara 219 ayetinde yapılmıştır. Burada ise, (rivayet doğruysa gelen soruya yanıt olarak) içkinin kötülükleri hatırlatılmaktadır. Sonuçta bu konuda fikir ayrılığı bulunmaktadır.

Sadece şarap mı günah?

Görüldüğü yukarıdaki ayetlerde içki genellenmemiş sadece şarap – hamr ve sarhoşluk – sukar konu edilmiş. Bu ayetlerin kimi meallerinde hamr-şarap kimilerinde içki olarak çevrilmiş. İçki diyenler o zamanlar şarabın sadece üzümden değil, hurma suyundan ve bazı tahılları eklemekle de yapıldığı, hepsinin adına hamr denildiği iddia ederler. Halbuki o devirde şarap dışındaki alkollü içeceklere “nebiz” adı verilmekteydi.

Yine de, ayetlerde sarhoşluktan da bahsedilmiş olması nedeniyle kastedilen, günümüzde kısaca içki dediğimiz içinde alkol olan içeceklerin hepsi olmalıdır. Kimilerine göre buna uyuşturucular da dahildir.

Farklı kabuller:

* Kur’an’da bütün içkiler yasaklanmıştır.

* Sadece şarap yasaklanmıştır, şarap dışındaki içkiler sarhoş olacak kadar içilmişse haramdır

* Şarap yasak diğer içkiler mekruhtur (hoş olmayan şeydir)

Yukarıdaki Kur’an ayetlerinde nesh var mı?

Kimilerine göre Kur’an’da nesh, emir ve yasakların sonraki ayet/ayetlerle yürürlükten kaldırılması veya değiştirilmesi demektir. Kimilerine göre ise nesh diye birşey yoktur. Prof. Yaşar Nuri Öztürk de bu görüştedir. Eğer 22 yıl sonra inen Maide 90-91 ayeti konuyla ilgisi olan öncekileri nesh ettiyse içkinin günah olduğunun kabul edildiği Bakara 219 ayetini de nesh etmiş demektir. Buna bir başka savla yanıt verilmekte ve denilmektedir ki; “Kur’an’ın 23 yıl süren inişi süresince bazı hükümler tedrici olarak (kademe kademe) indi. Örneğin, içki önce haram değildi. Bir âyet inip yarar ve zararından bahsedilmiş, zararı daha fazladır denilerek bırakılması istenmiş; fakat kesin olarak haram edilmemişti. Daha sonra kesin olarak haram edildi.“ Burada içki konusunda hükümlerin tedrici olarak indiği iddiası doğru. Zira içkiyi günah yani haram sayan Bakara 219. ayetten sonra inmiş olan Nisa Suresi 43. ayet öncekine ilave olarak içki içmenin ölçüsü olarak sarhoşluk ve ne dediğini bilememe hallerini tanımlamıştır. Bundan da nesh (öncekileri geçersiz kılma) yerine öncekilerle bütünleşme anlamı çıkar.

Kur’an bir konu hakkında nesh yapa yapa 22 yılda hüküm verebilmiş denilemeyeceğine göre içkinin haram olup olmadığına ya da ne kadarının haram olduğuna en son inen ayete bakarak değil bu konuda inen 5 ayeti birlikte inceleyip onların birindeki: “Allah, ayetleri size işte böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz” hükmüne uygun olarak akıl yürüterek karar vermek gerekir.

Kur’an içmesini bilmiyorsan içme diyor

Nesh yerine ayetlerin bütünleştiriciliği dikkate alındığında varılacak sonuç Kur’an’ın içmesini bilmemeyi yasakladığıdır. Kimileri buna Kur’an sarhoş olmayı yasaklar demektedirler. Ancak bu tam da aynı şey değildir. Nasıl mı?

İçmesini bilmemek

Hayatta en sevmediğim ve uzak durduğum küfelik, lafı birbirine karışan sarhoş kişiliktir.

İçmesini bilmeyenin iradesiz oluşu, çoluğuna çocuğuna şiddet uygulaması, hakaret etmesi, onların ve kendinin rızıklarını içkiye yatırması, çevresini şiddetle, sözle, davranışlarıyla rahatsız etmesi, alkol bağımlılığının işini etkilemesi hatta haram yemesi, yolsuzluk, hırsızlık yapması zaten sosyal bir sorun olup hukuki müeyyideleri (yaptırımları) vardır.

Kişinin ailesini insanca geçindirip, ortak ihtiyaçları eksiksiz karşıladıktan sonra özel ve makul isteklerine de kaynak ayırması, sadece ve sadece ailesinin özel ve makul isteklerini de karşıladığı ölçüde meşru görülebilir.

İçmesini bilenler var olsa da genelde bu herkesin kolayca yapabileceği bir şey değildir. Şişede durduğu gibi durmaz. Bir kadehle başlar, yetmez bir daha, yetmez bir dahanın sonu kolay gelmez. Alkol kullanımı “sosyal içicilik” noktasında tutulduğunda bile her an problem çıkarabilecek bir iştir. Kaldı ki, “Sosyal içiciyim” diyenlerin ne miktar ve ne sıklıkta alkol kullandıkları, nasıl bir sosyal içici oldukları da tanımlanabilir birşey değildir.

Ayrıca kişi ailesini gözeterek sağlığını düşünmek, korumak da zorundadır. Alkol vücut için yabancı ve toksik bir maddedir Miktara, periyota bağlı olarak karaciğere zarar verebilir, hipertansiyona davetiye çıkarabilir, metabolik sendromu tetikleyebilir, insülin direncini şiddetlendirebilir, göbek bölgesinde yağlanmaya yol açarak şeker hastalığına, kalp damar hastalıklarına neden olabilir, beyin/sinir sisteminde hasar yaratabilir, bir sürü farklı kanserle de bağlantısı olabilir.

Osmanlı’da yemek ve içki kültürü

Halk için yazılmış ahlâk kitapları olan fütüvvetnâmelerde dinin emirlerine karşı hareketler daima kötülenmiş, şarap başlıca günah sayılmıştır. Ne var ki, sâkînâmeler ve kabusnâmeler ise dini kurallara aykırı sayılan unsurları İslamiyet ile bağdaştırmayı bir ödev saymıştır:

Halil İnalcık’ın “Has-Bağçede Ayş u Tarab Nedimler Şairler Mutribler” kitabı Osmanlı’da yemek ve içki kültürüyle ilgili birçok ezberi bozan, çok önemli bir kaynak.  Osmanlı sarayında padişahların has-bağçede geçirdiği hoş vakitleri ve bu âdetin İslam öncesi İran imparatorluğundan Emevî, Abbasî ve Timurî saraylarına uzanan köklü geleneğini, o dönemlerde yazılmış değerli kaynaklardan derleyerek sunan bir çalışma. 

Padişah işret meclisi adıyla anılan bu eğlencelere yakın adamları olan nedimlerle birlikte katılır; şiir, musikî, ve raks sanatlarının en seçkin örnekleri eşliğinde eğlenirdi. Bu meclisler, hükümdarın ve imparatorluktaki seçkin sınıfların zevklerini ve yaşam tarzlarını hem yansıtır, hem yeniden biçimlendirirdi. Çiçek bahçeleri, havuzlar, fıskiyeler, su kanalları, nahiller, buhurdanlar arasında, genç sâkîlerin içki sunduğu bir mecliste şiir okuyan, saz çalan, şarkı söyleyen usta sanatkârlar eşliğinde sürülen zevk u safa, tüm Ortadoğu saraylarında vazgeçilmez bir gelenekti.

Din yasağına rağmen Osmanlı’da şarap içmenin kaçınılmaz bir gelenek olduğunu anlatıyor kitap.  Yukarıda içmesini bilmemek dediğimiz, kitapta şarap içme adabı yani içmesini bilmek şeklinde açıklanıyor. 

Dostlarla bir mecliste şarap içersen, körkütük sarhoş olma; sarhoşluk deliliktir. Sabahleyin içme; şarabı, halk uykuya çekilince iç. Özellikle cuma gecesi içme; hem din hem sağlık bakımlarından uygun değildir. Dostlarla şarap meclisinde buluşunca, şarabı bol getir. Çerezi ortaya dök, güzel sesli çalgıcılar hazır olsun, çünkü çalgıcısız şarap sohbetinin safası olmaz. Şarabın iyisini koy. Mademki günaha giriyorsun, bari eyisi yüzünden günaha gir. Şarap sohbetinde mest u harab (çok sarhoş) oluncaya kadar oturma, çok gevezelik etme, çalgıyı şehvetle dinleme...

Türkler arasında içkiye düşkünlük üzerine Fatih döneminde bir göz tanığı, Yeniçeri Mihail Konstantinoviç’in şöyle yazdığını belirtiyor kitabında İnalcık:  Saray mensupları, hizmet erbabı ve bazı beyler şarap içmektedirler, fakat savaşa gittiklerinde genel olarak hiç kimse şarap içmez!”

15. yüzyılın sonlarında yaşamış Revani, İşretname adlı eserini Sultan I. Selim’e sunmuş, yaşamını sarayda, Kanuni döneminde de sürmüş bir kişi. İşretname’nin girişinde, şarabın dört özelliğini öne çıkarıyor: “Gönülde komaz ızdırabı, hatırı hoş eder, insanı konuşkan yapar, insan yüzüne renk verir. Şarabın yalnız üç vasfı insana layıktır. İnsan fazla içmeye başlarsa, akla hafiflik verir; insanı divane eder; gözler döner, insan kendine hakim olamaz, arslan olur, şuna buna saldırır; sonra uyuklama gelir, yatub hınzır gibi horlar.”

1541-1600 yılları arasında yaşamış Mustafa Ali, koruyucusu II. Murad ve devlet adamları için eğitici nitelikte Kava’idü’l Mecalis adlı eserinin ‘meclis-i işret adabı’ başlıklı bölümde ilginç öğütler veriyor: Saraylarda halvet-i has veya meclis-i has, harem gibi davetlilerin izinsiz giremeyecekleri özel bir yerdir. Toplantıya kimlerin davet edileceğini Enderun ağalarından görevli mir-i meclis tayin eder. Davet edilenin toplantıda kibar bir dille konuşması önemlidir. Mutaassıp hocalar da meclise yakışmaz.

Ziyafet yemekleri için de şunları yazıyor Ali: Ziyafette sunulan ‘istakoç’, teke ve midye çeşitleri, nefis yiyeceklerdir. Şarap meclisinde fazla içerek kendinden geçip kötü laflar etmek, kusmak yahut susup oturmak çoğu kez ‘ayin-i meclis ne idüğünü bilmezler’in kötü halleridir. Bu görgüsüzlükler zurefa (centilmen) sınıfına yakışmaz. Bade (içki) sohbetlerinde börekler ve galiz yağlu yemekler cayiz değildür. Şarapla beraber giden yiyecekler, yarı pişmiş kebaplar, ekşilü çorba, kavurma ve köfteler, özellikle balık çeşidi, istiridye tercih edilen yiyeceklerdir. Ziyafet sofrasında elli kadar fındık fıstık çeşidi, kavrulmuş badem, balık yumurtası, havyar ve pastırma dolu olmalı, sofra çeşitli mevsim meyveleriyle, çiçek, vazolar ve gül yaprakları ile bezenmelidir. Zevk sahibi ev sahiplerinin şan u şöhreti, bu gibi nefis şeylerin tedarikini gerektirir.

Ali, keyif veren maddeler için şöyle yazıyor: Keyif için içilen otlar, beng, esrar, berş, meres ve afyondur. Tiryakilik bağımlılık yapar. Şarabı ve otları içmekte bağımlılık yapmaması için az almalı. Kahveye gelince, uykuyu ve şehveti giderir, çok içilirse idrarı artırır, tiryakiler kahveye meyl etmede naçar olur. Hepsinden iyisi şaraptır. Rindlere göre şarap vücudun gücünü artırır. Ayyaşlar onu da ölçülü içmeli; fazla içenler sarhoşluk halinde uyuklar, sayıklar, bir tarafa yıkılır, başkalarına yük olurlar.

Hizmetkarlar hakkında da ilginç ayrıntılar var Ali’de: “Devlet ricalinin evlerinde güzel cariye ve içoğlanları, cinsel ilişki için tutulmaktadır. Onlar efendilerinden başkasının yüzüne bakmamalıdır. Padişahın nedimelerinden biri bu kuralı gözetmediği için gözden düşmüştür. İçoğlanı şerbet ve kahve sunarken ‘diz çöküp domalıp’ başka anlamlara gelecek durumlara kalkışmamalı.” Ali, yalnız saray meclislerine değil, halkın toplandığı meyhanelere de değinmiş. Ali’ye göre meyhaneye iki zümre gider. Birincisi gençler, zamparalar ve muhabbet dostlarıdır. İkincisi gece ve gündüz içkiyle ömrünü meyhanede geçiren takımıdır. Bunların kanunları: “Cuma gecelerini kadınla, cumartesi gününü gençlerle, cuma akşamını oğlanlar ve sakalı çıkmamış gençlerle geçirmektir. Bu gibiler, cuma günü namazdan hemen sonra meyhaneye giderler.

Son söz

Yazıda akait (İslami inanç ve ibadet kuralları) açısından KUR’AN ayetleri kaynak alınmıştır.  Nedeni aşağıdaki ayetlerde:

Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır. Ankebut 51

Bu kitabı da, her şeyi açıklayan ve müslümanlara doğruyu gösteren bir rehber, bir rahmet kaynağı ve bir müjdeleyici olarak indirdik. Nahl 89

Kuran dışı akaiti hatırlatmak isteyenler onları kendi sayfalarında açıklayabilirler.

Kaynaklar:

Türkçe Kur’an mealleri http://kuranmeali.com/

Kur’an şarabı nasıl yasakladı? Baskın Oran, Radikal, 05/06/2011 http://www.radikal.com.tr/radikal2/kuran-sarabi-nasil-yasakladi-1051930/

İçki ve kumarın ne gibi faydaları olabilir? Sorularla İslamiyet 28.12.2010 https://sorularlaislamiyet.com/sana-icki-ve-kumari-sorarlar-de-ki-ikisinde-hem-buyuk-gunah-ve-hem-insanlara-bazi-faydalar-vardir-0

Hangi İçki Haram? Cemil Kılıç 06 Mayıs 2018 http://www.cemilkilic.com/makale-58-cemil-kilic-yazdi-hangi-icki-haram.html

Has-Bağçede Ayş u Tarab Nedimler Şairler Mutribler. Halil İnalcık. İş Bankası Kültür Yayınları – Tarih Dizisi. Osmanlı Tarihi. 05.04.2018

Ahmet Örs. Sabah Gazetesi 6.3.2011 https://www.sabah.com.tr/yazarlar/paz…

Bülent Pakman. Mart 2020. Revizyon ve ekleme Şubat 2022. İzin alınmadan, aktif link verilmeden yayımlamaz, alıntılanamaz. 

Bülent Pakman kimdir?