Türkiye-İsrail İlişkileri

Önceki bölümlerde Yahudi-Sabetayist-Dönme-İslami Tarikatlar zincirinin halkalarını, Kabala-Yahudilerle Nurculuk arasındaki ilişkileri, Üzeyir Garih’in Fethullah Gülen ile ilişkisini ve ortak noktaları “Dinler Arası Diyalog” konusunu araştırmış, Üzeyir Garih’i ilkeleri ve inançları açısından incelemiş ve çok sorulan Müslüman olup olmadığının yanıtını aramıştık. Bu yazımızda Türkiye – İsrail ilişkilerinin Garih öncesi ve sonrasını irdeleyeceğiz.

Türkiye-İsrail ilişkileri 28 Mart 1949 tarihinde Türkiye’nin İsrail’in bağımsızlığını tanımasıyla başladı. Böylece Türkiye İsrail’i tanıyan halkının çoğunluğu Müslüman olan ilk ülke oluyordu. Türkiye bu yüzden Arapların özellikle Nasır önderliğindeki Baasçı Arap milliyetçilerinin şiddetli tepkisini çekti. 1958 de İsrail Devletinin Kurucusu Ben Gurion gizlice Türkiye’ye gelerek zamanın başbakanı Adnan Menderes ile görüştü. Bunun akabinde 1959 da Menderes’in imzaladığı anlaşmayla Mossad ile MİT istihbarat teati etmeye başladılar. Uzun yıllar Türkiye ve İsrail  arasındaki ilişkiler normal düzeyde seyretti. Hatta anti-siyonist, anti-semitist, mason karşıtı konuşmalarıyla tanınan  Nakşibendi tarikatının üst düzey hocası Necmeddin Erbakan bile Başbakanlığı sırasında  28 Ağustos 1996’da İsrail ile  Türk Hava Kuvvetleri`nin elindeki F-4 ve F-16 uçaklarının modernizasyonu ile ilgili bir anlaşma imzaladı. Erbakan kendisinden önce 21.01.1994 de  imzalanmış olan İsrail ile Savunma İşbirliği Anlaşmasını  ve diğer anlaşmaları (Gizli Güvenlik Anlaşması, Terörle Mücadele Anlaşması gibi) uygulamaya devam etti. Türkiye İsrail ile ortak askeri tatbikatlar yaptılar. İsrailli turistler yoğun şekilde yaz tatillerini Türkiye’de geçirdirler. Amerika’daki Yahudi lobisi Ermeni soykırımı gibi tartışmalarda Türkiye’ye destek çıktı. Garih’in öldürüldüğü sırada Türkiye’de Arap düşmanlığı sürmekte Arap ülkeleriyle ilişkileri hiç de iyiye gitmemekteydi. PKK terörü tamamen sona ermişti. Saddam rejiminin hüküm sürdüğü Irak’ın kuzeyindeki Kürtler İncirlik üssünden kalkan Amerikan Çekiç Güç uçaklarınca korunmaktaydı.   Ancak Türkiye Kuzey Irak’ın Irak’tan kopartılıp ayırılmasına şiddetle karşı çıkmakta ve bunu kırmızı çizgi olarak kabul etmekteydi.  O zamana kadar mayın döşemekten başka eylem bilmeyen  PKK Garih’in ölümünden sonra  dış güçlerin yoğun desteğiyle tekrar toparlanmaya, eğitim ve silah yardımı almaya başladı. Hem İsrail kamplarında hem de Kuzey Irak’ta İsrail subayları tarafından eğitilen PKK  2005 sonunda tekrar teröre başladı. İsrail ayrıca PKK’nın İran’daki kolu PEJAK’a da eğitim ve donanım sağlıyordu. Hükümet 2004 ortalarında bunların haberini almıştı.

2008 yılında Türkiye, İsrail ile Arap ülkeleri arasında arabuluculuk önerdi. Doğrudan görüşmeyi kabul etmeyen İsrail, Suriye ve Filistin Ulusal Yönetimi ayrı ayrı Türkiye’ye gelerek Türkiye aracılığıyla görüşmeler yaptılar. 2008 yılının Aralık ayında bu görüşmelerin sonuç vermesi beklenirken ansızın 2008-2009 İsrail-Gazze çatışması patlak verdi ve görüşmeler birden koptu. İsrail’in bombardımanı sonucu Gazze’de 1300 civarında Filistinli yaşamını kaybetti. İsrail’in Türkiye aracılığıyla süren görüşmeleri aniden kesmesi ve Gazze’deki harekatın çok sayıda sivil halkın ölümü ile sonuçlanması Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri olumsuz bir şekilde etkiledi. Türkiye’de Cuma namazlarının ardından anti-semitist gösteriler yapıldı. Kur’an’da Yahudilerin lanetlendiği bu gösterilerde vurgulandı. Başbakan Erdoğan Gazze harekatını sert şekilde eleştirdi. 30 Ocak 2009 tarihinde İsviçre’nin Davos kasabasında toplanan Dünya Ekonomik Forumu sırasında İsrail Devlet Başkanı Şimon Perez ile Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan arasında dünyanın gözleri önünde sert bir tartışma yaşandı. Erdoğan açık oturum yöneticisinin eline vurdu, Perez’e “Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” dedi, Perez sesini yükselterek Her gece İstanbul’da roket saldırısı olsa ne yapardınız size soruyorum” yanıtını verdi. Erdoğan daha da sertleşti: “Sözümü kesmeyin Tevrat 6. maddesinde der ki öldürmeyeceksin. Burada öldürme var. İsrail barbarlığı zalimliğin de ötresinde bir şey bir Yahudi Avi Şalom Guardina’da bunu söylüyor. İsrail Haydut devlet haline gelmiştir.” Erdoğan’ın toplantıyı terketmesiyle sonuçlanan bu tartışmadan sonra Türkiye-İsrail ilişkilerinde büyük bir gerilim yaşandı.

11 Ekim 2009’da Türkiye’deki Anadolu Kartalı askeri manevralarına İsrail’in katılması engellenince ilişkiler daha da gerginleşti. Hava manevralarına Türkiye, İsrail, ABD ve İtalya katılacaktı. Türkiye İsrail’in katılmasına izin vermeyi reddetti. Buna tepki olarak ABD manevralardan çekildi. Aynı günlerde Türkiye’nin resmî televizyon kanallarından TRT 1’de Ayrılık dizisinin başlamasıyla ilişkiler daha da bozuldu. Bir öykü olan dizide İsrailli askerlerin Filistinli çocukları kurşunlaması ve yaşlı Arapları taciz ettiği gösterilmekteydi. İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman çok sert konuştu. İsrail’de İsraillilere  Türkiye’ye gitmeyin çağrıları yapıldı.

Türkiye’nin Tel-Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol Ocak 2010 da İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon  tarafından özellikle çağrılan TV kameraları önünde kapıda bekletildi, aşağı düzeyde bir yere oturtuldu. Avalon odada diplomatik teamüllere aykırı olarak İbranice, kameraların önünde, “Önemli olan, onun aşağıda bizim yukarıda oturduğumuzu, masada tek bir bayrak (İsrail bayrağı) olduğunu ve bizim gülümsemediğimizi görmenizdir” dedi. 2010 Ocağında İsrail politikacıları ve medya organları popüler TV dizisi Kurtlar Vadisi‘nde konu gereği İsrail istihbarat kuruluşu Mossad’ın Türkiye içinde casusluk yaptığını ve Türk bebekleri kaçırdığını göstermesini kınadılar. Dizide ayrıca Tel Aviv’deki Türk Konsolosluğu’na MOSSAD’ın saldırdığı ve Türkiye elçisi ve ailesini rehin aldığı gösterilmekteydi.

İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, 6 Nisan 2010’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için, “Giderek Kaddafi’ye benziyor” dedi. Türk Dışişleri buna aynı sertlikle yanıt verdi.

Bu arada Türkiye Arap dostu haline geldi. Arap ülkeleriyle karşılıklı çok sık ziyaretler gerçekleştirildi. Birçok Körfez ülkesi Türklere vize kolaylığı sağladı, Suriye ve Ürdün ile vizeler karşılıklı kaldırıldı. Bizzat yerinde yaşadığım izlenimlerime göre tüm Arap halkları arasında ilk kez Türklere sempati, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’a sevgi yayılmaya başladı. Bunlarla birlikte Türk dizileri de Arap kadın ve kızları üzerinde olumlu etki gösterdi. Filistinde İsrail karşıtı gösterilerde Filistin bayraklarının yanısıra Türk bayrakları da sallanmakta. Bakınız: http://www.hurriyet.com.tr/planet/14488950.asp?gid=286. Türkiye’nin Suriye ile askeri ittifak kurması ve ortak tatbikat yapması İsrail’de endişe ile karşılandı. İsrail gazeteleri Türkiye’nin Arap dünyasının İsrail karşıtı çizgisine geçtiğini, İran-Türkiye-Suriye-Lübnan ekseninin kurulduğunu bunun da İsrail’in kuzeyden bütüncül bir tehdit altına girmesi anlamına geldiğini yazmaya başladılar.  Özellikle Türkiye’nin İsrail’den aldığı askeri teknolojiyi Suriye’yle paylaşma ihtimali Tel Aviv’de tansiyonu yükseltti.

2009 yılından itibaren MOSSAD’dan Kuzey Irak’taki PKK ile ilgili istihbarat akışı kesilmesiyle Türk Hükümeti PKK konusunda köşeye sıkıştı. Kırmızı çizgilerinden vazgeçerek Kuzey Irak Yönetimini tanımak zorunda kaldı. Kuzey Irak Yönetiminin aracı olduğu PKK ile dolaylı görüşmeler yapıldı. Türk Hükümeti teröristbaşı Öcalan’ın İmralı şartlarını iyileştirdi. Kürt açılımını başlattığını ilan ve önemli tavizlerin verileceğini ima etti. Buna göre PKK lı teröristler Habur’da krallar gibi karşılandı.

31 Mayıs 2010’da İHH İnsani Yardım Vakfı ve Özgür Gazze Hareketi‘nin organize ettiği ve Gazze‘ye insani yardım taşıyan 6 gemiye; Akdeniz‘de, İsrail Savunma Kuvvetleri müdahale etti. Altı gemiden beşi, büyük bir olay olmadan İsrail tarafından ele geçirildi. 800 yolcusu bulunan  MV Mavi Marmara‘ya çıkan İsrailli komandolar  9 yolcuyu öldürdü. AKP hükümeti olayı şiddetle protesto etti, İsrail’den özür ve tazminat talep etti. Bu olmayınca İsrail ile ilişkiler tamamen koptu.

Amerikan Washington Post gazetesinden David Ignatius’un haberine göre, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler 2012 yılında o kadar kötüydü ki Ankara, MOSSAD için çalışan 10 İranlı ajanı Tahran’a ihbar etti. İranlı ajanlar MOSSAD temsilcileriyle görüşmelerini Türkiye’de gerçekleştiriyordu. Ankara, İsrail-Türkiye ilişkilerinin en kötü olduğu dönem olan 2012 yılı başlarında bu İranlı ajanlardan 10 kadarının kimliklerini Tahran yönetimine bildirdi. Ignatius’a konuşan konuya yakın kaynaklar, Türkiye’nin bu hamlesini “önemli” bir istihbarat kaybı ve “İsraillileri tokatlama girişimi” olarak nitelendirdi.

İsrail, 2013 de Türkiye’den Mavi Marmara ile ilgili olarak resmi özür diledi ve saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödemeyi kabul etti.

Özetle Garih’in öldürülmesini izleyen süreçte Türkiye zayıflatılmaya çalışılmış, Orta Doğu’da Kürt devletinin temelleri gittikçe sağlamlaştırılmış, İsrail  saldırganlaşmıştır. İsrail-Kürt ittifakı Orta Doğu’da büyük bir güç haline gelme yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Ancak bütün bunların İsrail’e şimdilik maliyeti de olmaktadır, Türkiye ve İsrail görünürde birbirlerinden gittikçe uzaklaşmış ve uzaklaşmaya devam etmektedir. Diğer taraftan İsrail’in sonuçta BOP çerçevesinde Büyük İsrail olduğunda elde edeceği toprak, su ve petrol göz önüne alındığında bunun İsrail açısından pek önemi kalmamaktadır. Ayrıca Recep Tayyip Erdoğan, AKP tabanını tatmin için İsrail karşıtı görünürken, Suriye’deki muhaliflere büyük destek sağlayarak  İsrail için büyük tehlike arzeden Suriye’deki Alevi iktidarın devrilmesi, Suriye’nin bölünmesi, Suriye Kürtlerinin ayrılarak Kürdistana katılması şeklinde özetlenebilecek olan BOP’un önemli bir ayağının daha gerçekleşmesine yardımcı olmaktadır.

Bundan sonraki yazımızda Garih’i kimlerin neden öldürdüğünün yanıtlarını arayacağız. BAKINIZ: Garih Neden Öldürüldü?

Bülent Pakman. Nisan 2010. Güncelleme Ekim 2013. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.

BU YAZI DİZİMİZİN DİĞER SAYFALARI:

Yahudi-İslami Cemaat İlişkileri

Nurculuğun Yahudiliğe İlgisi

Garih, Gülen ve Diyalog

Ehli Kitap Mümini

Garih Neden Öldürüldü?

DİNLER ARASI DİYALOG, ILIMLI İSLAM ve TÜRKİYE ÜZERİNE OYNANAN OYUNLAR  İLE İLGİLİ SAYFALARIMIZ

Facebook Widgets
Sharjah 2011Bülent Pakman kimdir?    https://bpakman.wordpress.com/pakman/

 

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.