1 Eylül 1922

ÖNCESİ

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın Türk Milletine bildirisi:

BÜYÜK VE ASİL TÜRK MİLLETİ

Garp Cephesi’nde 26 Ağustos’tan beri başlayan taarruz harekâtımız Afyonkarahisar-Altıntaş-Dumlupınar arasında büyük bir meydan muharebesi halinde beş gün beş gece devam etti. Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları’nın üstün kahramanlığı ve Allah’ın yardımıyla zafer gerçekleşti. Zalim ve mağrur düşman ordusunun temel varlığı akıllara dehşet verecek bir kesinlikle yok edildi. Teşkilat ve teçhizatı gibi geleneksel ve ismi Milletimizin çok eski, bilinmeyen zamanlardan beri ve sonsuzluğa kadar olan imanından vücut bulan ordularımızı fedakârlığınıza lâyık olarak size takdim ediyorum. En büyük komutanından en genç erine kadar ordularımıza hâkim olan fikir, milletin gösterdiği vazife uğrunda şehit olmaktır. Bunu muharebe meydanlarında yakından görerek büyük milletimize haber veriyorum. Milletimizin yaradılışındaki mevcut güç ve ülküyü üç buçuk sene evvel çalışma arkadaşlarımla ifade etmekten başlayarak dayanılmaz müşkülat içinde devam eden savaşlarımızın neticeleri görülmektedir. Milletin oy, karar, emir ve isteğine dayanan her işin sonucu Millet için hayırlı olduğu bir gerçektir.

Milletimizin geleceği emindir ve Tanrı’nın vaat ettiği zaferi ordularımızın kazanması kesindir.

Dumlupınar, 1 Eylül 1922 Mustafa Kemal Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Başkomutan

Bu bildiri Dumlupınar’dan Kars’a kadar bütün Anadolu’da büyük bir coşku ve sevinç yarattı. Henüz daha işgalden kurtarılamamış İzmir, Manisa, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, İstanbul gibi yerlerde ise, gizli çalışan Ankara Hükümeti’ne bağlı örgütler tarafından halka duyuruldu.

Kovalama

Türk ordusu artık takip harekâtına geçmişti. Muharebelerden kurtulan Yunan birlikleri İzmir’e, Dikili’ye ve Mudanya’ya düzensiz olarak geri çekilmeye başladılar. Fahrettin Paşa, artık kaçmakta olan Trikopis kuvvetlerinin önünü mutlaka kesmek kararındaydı. Ama aksilikler birbirini kovalıyordu. Kolordu telsizi sık sık bozuluyordu. Askerlerin yiyeceğini ve atların otunu, samanını kaç gündür parası karşılığı köylerden sağlıyordu. Cephanesi azalmıştı. Üstüne üstlük sıtma nöbetleri durmaksızın tekrarlıyordu. Ama durulacak, beklenecek zaman değildi.

Gediz’in kurtuluşu

Saat beş buçuk suları. Gediz’de sabah ezanları okunuyorken Gediz halkı atların nal sesleriyle uyandı. Seher esintileriyle titreşip gönüllere akan ezan seslerine bir anda yüzlerce atın nal şakırtıları karışıverdi. Al bayraklarıyla Gediz’e uçar gibi doğudan giren süvariler, Fahrettin Paşa komutasındaki 5.Süvari Kolordusu idi. Onları ilk görenler, birer ikişer camilere giden yaşlılardı. Önce sevinç gözyaşlarını tutamadılar, sonra alkışladılar, daha sonra da asker evlatlarına sarıldılar. Gediz bir anda ayağa kalkmıştı. Evlerinden fırlayan insanlar sokakları doldurmuş, âdeta coşkun bir sel gibi çarşı içine akıyordu. Halk yol boyunca geçip giden süvarileri alkış tufanına tutuyor, gönüllerinden taşan sevgi ve minnet duygularıyla onlara koşuyor, ellerine sarılıyorlardı. Fahrettin Paşa o sıralarda hasta idi. Buna karşın arabasından inerek kendisini karşılayan Gediz Kaymakamı Cemil Bey, Belediye Başkanı Hacı Mehmet Efendi ve halkla beraber Belediye binasına kadar yürüdü. Burada yaptığı konuşmada, Yunanlıların kesin olarak yenildiğini ve İzmir’e doğru kaçmakta olduklarını, süvarilerinin de kaçan Yunanlıların kaçış yollarını kesmek için hareket halinde olduklarını anlattı. Halk coşmuş, yer yerinden oynuyordu. Bu arada Fahrettin paşa, İbrahim Efe (Efecan) ile görüştü. İbrahim Efe, o yıllarda Yunanlılara karşı yaptığı mücadeleler nedeniyle çevrede nam salmıştı. Fahrettin Paşa, çevreyi çok iyi bilen bir kılavuz istedi. İbrahim Efe, bu iş için kardeşi Ali Efe’yi görevlendirdi. Fahrettin Paşa,   süvarileri ile Gediz’den ayrılırken, bando Belediye önünde marşlar çalıyor, halk askerlerimizi uğurluyordu. Gediz ikinci kez Yunan işgalinden kurtulmuş oldu.

Fahrettin Paşa’nın süvarileri hızla batıya, Hamidiyehanı’na (Abide Köyü) doğru ilerlediler. Süvari Kolordusu’nun 1.Süvari Tümeni, Gediz’den batıya doğru hızlı bir yürüyüşle saat 09.00’da Gediz-Simav-Uşak yol kavşağına, yani Abide Köyü’ne (Hamidiyehanı) ulaştı ve bu yolla Simav’a doğru çekilmeye çalışan Yunan yürüyüş koluna taarruz etti. Taarruz ve karşı taarruzlar akşama kadar sürdü. Süvariler Simav yolunu kapamayı başardılar ama Uşak yolu kapatılamamıştı. Akşamleyin Yunanlılar Türk süvarilerini geriye atmayı başararak güneye, yani Uşak’a doğru kaçma olanağı buldular. Buradaki çarpışmalarda Yunanlılar yüzden fazla ölü, bir top ve üç makineli tüfek bıraktılar. Fakat çevre köyleri yaktılar ve köylü kadınları esir alarak beraberlerinde götürdüler.

General Trikopis’in kovalanması

Albay Mehmet Suphi (Kula) komutasındaki 14. Süvari Tümeni de öğleden sonra Sazköy civarında dağınık bir şekilde batıya doğru çekilmekte olan bir Yunan birliğine rastlayarak taarruz etti. Bunların içinde General Trikopis de vardı. Bunun üzerine buradaki Yunanlılar da çekilme yönünü batıdan güneye çevirdiler.

Bu sıralarda Yakup Şevki Paşa’nın 2.Ordusu’na bağlı tümenler de, Süvari Kolordusu’nu takip ederek Altıntaş’tan Gediz’e doğru ilerlemekteydiler. 18.Tümen Komutanı Albay Aşir (Atlı) Bey, Yunanlıların bir gün önce kaçarken terk ettiği bir topu tümen yerine getirtmek için istihkâm bölüğünü sabahleyin Oysu Köyü’ne göndermişti. Top arabasını alarak dönmekte olan istihkâm askerleri yolda kalabalık bir Yunanlı grubu ile karşılaştılar. Yunanlı askerler hiç mukavemet etmediler ve beyaz bayrak kaldırarak teslim oldular. Teslim olan bu grup içinde tümen komutanları General Dinaras ve Albay Kallidopulas da vardı. Ayrıca binden fazla Yunan askeri, bir hayli silah ve cephaneden başka üç dağ topu da teslim alındı. İstihkâm bölüğü ve komutanları Üsteğmen Celal Efendi, büyük bir kafile halinde tümene döndüklerinde henüz akşam olmamıştı.

Gün sona ererken, Trikopis kuvvetlerinin öndeki kolu Abide Köyü’nde bazı kayıplar pahasına Türk süvarilerinin elinden kurtulmuş, diğer bir yürüyüş kolu Oysu Köyü yakınlarında teslim olmuş, Trikopis’in de aralarında bulunduğu büyük grup bu gün de yakalanamamıştı. Ama Türk Süvari Kolordusu, onların İzmir’e doğru çekilmelerini önlemiş, darbelerle güneye atmış, hırpalamış ve geciktirmişti. Bu süre içinde Uşak’a doğru ilerleyen 1.Ordu kuvvetleri, daha büyük bir çevirme hareketi oluşturuyorlardı. Trikopis ve askerleri de hava kararırken Murat Dağı’nın yolsuz tepe ve vadileri arasında güneye, Uşak’a doğru yorgun ve ümitsiz kendilerine bir çıkış yolu arıyorlardı.

General Franko’nun kovalanması

Albay İzzettin (Çalışlar) Bey’in 1.Kolordusu cephe emrini alır almaz, 1 Eylül 1922 günü sabahın ilk saatlerinde Uşak’a doğru harekete geçti. Askerler durup dinlenmeksizin tam yedi gün savaşmışlardı ama hala yorgunluk belirtisi göstermiyorlardı.

Daha saat 10.00’a gelmeden 1.Kolordu’nun tümenleri, Kapaklar mevziindeki Franko kuvvetleri ile muharebeye başladılar. Kapaklar-Kusura Deresi-Elma Dağı hattında bulunan bu mevzi de, diğerleri gibi daha önceden hazırlanmış ve tahkim edilmişti. Ama Franko kuvvetleri doğru dürüst yerleşmeye vakit bulamamışlardı. Türk 1. Kolordusu enselerinden hiç ayrılmıyor, hiç nefes aldırmıyordu.

Saat 12.00’de şiddetli bir muharebe başladı. Yunan askerleri mevzilerini korumakta zorlanıyorlardı. Kısa bir süre içinde Yunan mevzii yer yer parçalandı ve saat 13.00’e doğru artık bir savunma hattı olmaktan çıktı. Franko, saat 13.30’da Uşak’ı da boşaltarak Elvanlar-Takmak (Eşme) mevziine çekilme emri verdi. General Franko bir gün daha Uşak’ta dayanabilseydi, Murat dağından Uşak’a doğru gelen Trikopis grubu da kurtulacaktı. Sadece Trikopis grubunun önde yürüyen iki alayı, Gediz’den Uşak’a doğru çekilip Franko grubuna katılmayı başardı.

Uşak’ın kurtuluşu

Yerli Rumlar uzun bir tren katarıyla İzmir’e göç etmek üzere Uşak’tan ayrıldılar. Katar, vagonların çatılarına kadar insan ve eşya doluydu. Yunan askerleri çekilirken Uşak’ı yaktılar. İzmir’e kadar yollarının geçtiği her yeri yakıp yıkacaklardı. Amaçları geride kullanılamaz, yaşanamaz bir yangın yeri bırakmaktı.

Akşama doğru Yunan askerlerinin yakarak ve yıkarak terk ettikleri Uşak ve çevresi bir mahşeri andırıyordu. Öğleden beri yanmakta olan kent, koyu bir duman ardında kaybolmuş, çevresindeki köyler yer yer yanıp kavrulmuştu. 1.Kolordu’nun süvarileri, bu cehennem sıcağında akşam saat 18.00 sıralarında Kente girdiler. Önce 1.Ordu Komutanı Nurettin Paşa, ardından 1.Kolordu Komutanı İzzettin Bey Kente geldiler. Albay İzzettin Bey, iki yıl önce Uşak’ı Yunanlılara terk etmek zorunda kalan 23.Tümen’in komutanıydı. Talih ona kaybettiği kenti geri alma mutluluğunu yaşatmıştı.

Uşak kurtulmuştu ama harabe ve bir yığın külden başka bir şey değildi. Henüz Yunan artçı birlikleri bile çekilmeden Uşak’a hızla girilmiş olmasına ve kaçamayıp Kentte kalan bir kısım halkın da yardımıyla yangınların söndürülmesi için verilen uğraşa rağmen yine de 1500 den fazla ev, 500 den fazla işyeri, cami ve mescit yanıp gitti.

Afyonkarahisar’dan itibaren Uşak’a kadar bütün demiryolu, köprüler, telgraf hatları tamamen tahrip edildikten başka, yüzlerce köy ve kasaba da yakılıp yıkılmış, insanlar katledilmiş, hayvan sürüleri götürülmüş, su kuyuları toprakla doldurulmuştu. Günün hüzünlü gecesinde Uşak Ovası, hâlâ yer yer yanmakta olan kent ve çevre köylerinin alevleri ile kıpkızıldı.

İsmet Paşa anlatıyor

Akşam vakti Banaz’dayız. Karargâhımla oraya henüz yeni gelmiştim. Ben karargâhın önünde, dışarıda ayakta duruyorum kafileyi seyrediyorum. Geç vakit bir ufak kafilenin, bir esir kafilesinin Banaz’a getirildiğini gördüm. Kafile içinde bir tümen komutanı varmış. Bu Yunan komutanını bana getirdiler. Yanında bir de tercüman var.

-Vazifeniz nedir? diye sordum.

-Filan tümenin komutanı. dedi, kendisini tanıttı. Etraftaki yangını gösterdim.

-Niçin yakıyorsunuz, böyle bir şey var mı? Şimdi siz bir tümen komutanısınız. Bu birlik sizindir. Sizi harp divanına veririm ve kurşuna dizdiririm. Harp kanunları, her türlü kanunlar bunu emreder. Halka böyle muamele yapılır mı? dedim. Ben sözlerimi bitirince, Yunan komutanı tercümanına sormuş.

-Bu adam kimdir? demiş.

-Cephe Komutanı İsmet Paşa. demişler. Bunu duyar duymaz hemen selam vaziyetine geçti. Bana selam verdi, çok özür diledi.

-Söz dinletemiyoruz. Orduda düzen ve disiplin kalmadı. Herkes bildiğini yapıyor. Hiçbir suçum yoktur. dedi.

-Pekâlâ dedim, bıraktım. Yapacak bir şey yoktu artık.

Kaçan Yunan tümeni

Yunan Eskişehir grubunun 15.Tümeni,  Gediz’e doğru yol almaktaydı. Gediz’in boşaltıldığını öğrenince, kuzeye yönelerek Simav’a doğru ilerlemeye başladı. Bu defa Süvari Kolordusu’nu izleyen 6.Kolordu’nun 61.Tümeni, Yunan tümenini kovalamaya başladı, ancak yetişemedi.

Eskişehir boşaltılıyor

Gün boyu Yunan 3. kolordusunun Eskişehir’den Bursa’ya doğru çekilmesi hızlandı. Yunan askerleri Eskişehir’den ayrılmadan önce dükkân ve mağazaları soydular. Gasp ettikleri kıymetli mal ve eşyayı kamyonlara yüklediler. Kundakçı müfrezeleri Kenti üç yerinden ateşe verdiler. Yangınlar sırasında halkın ateşleri söndürme girişimleri engellendiği gibi, eşyalarını kurtarmak isteyenler de şehit edildiler. Türk askerlerinin kente yaklaşmakta olduğunu haber alan Yunan askerleri, beraberlerinde Yerli Rumlar ve işbirlikçiler ile Eskişehir’i terk ettiler. Bu durumdan yararlanan halk derhal yangınları söndürmeye koştu ve kentin diğer kısımları yanmaktan kurtuldu.

Akşam

Nurettin Paşa, Uşak’ta, 1. Kolordu’ya Kışladağı-Takmak hattının kuzeyinden Kula’ya doğru ilerleme, 2. Kolordu’ya, 1. Kolordu’nun güneyinden Yunan kuvvetlerini takip etme emrini verdi. DEVAMI

Kaynaklar: (Büyük Taarruz günlükleri yazı dizisine ait)

Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler. Bilgi Yayınevi 1.8.2016.

Kocatepe’den Dumlupınar’a Cengiz Çetintaş http://www.cengizcetintas.com/bölüm9.html

Büyük Taarruz. Doç. Dr. Hüner TUNCER. Cumhuriyet 26 Ağustos 2009. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/diger/82742/26.html#

Zaferin yolunu Dumlupınar açtı.  Ömer Türkoğlu Cumhuriyet 28 Ağustos 2017 http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/yazi_dizileri/813252/Zaferin_yolunu_Dumlupinar_acti.html#

Kurtuluşa doğru. Ömer Türkoğlu Cumhuriyet 29 Ağustos 2017 Kurtuluşa doğru

Zaferin ilk işareti: Afyon kurtarılıyor Ömer Türkoğlu Cumhuriyet 27 Ağustos 2017 Zaferin ilk işareti: Afyon kurtarılıyor

Ufukta görünen zafer. Ömer Türkoğlu Cumhuriyet 28 Ağustos 2017 Ufukta görünen zafer

Başkomutanlık Meydan Muharebesi. Vikipedi. http://www.wikiwand.com/tr/Başkomutanlık_Meydan_Muharebesi

Yakup Şevki Subaşı Vikipedi http://www.wiki-zero.co

Büyük Taarruz Vikipedi http://www.wikizero.co/index.6

Bülent Pakman. Eylül 2018. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.

kara 2

Bülent Pakman kimdir?

Milli Mücadele – Kurtuluş Savaşı ile ilgili tüm yazılar

Milli Mücadele _ Kurtuluş Savaşı