ÖNCESİNİ OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN:
Önceki yazılarda gösterilen fotoğrafları yan yana koyalım:
1922 Aralık ayındaki tablo
İlk yazıda anlatılan Etlik’te, Kalaba’daki Refet Bele’nin bağevinde, yemek bahanesiyle Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın çağırılıp,
Cumhuriyeti aklından bile geçirme!… diye dayatılan tablodur. Masadakiler, Kurtuluş savaşında O’nunla omuz omuza vermiş olan komutanlar Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele olup Kâzım Karabekir de o esnada Erzurumda, telefonun öbür ucunda, bu toplantının sonucunu beklemektedir.
1923 Nisan ayındaki tablo
İkinci yazıda anlatılan, özel olarak Gazi Mustafa Kemal Paşa için muhalafetçe hazırlanan bir yasa önergesiyle “Onu Meclise bile sokmama girişimi tablosudur.
1923 Ekim ayındaki tablo
Lozan’ın imzalanmasından sonra Başbakanın ve onun öncesinde ve sonrasında komutanların istifa ederek Mustafa Kemalin çevresini boşaltmak suretiyle yol açmayı umdukları hükûmet krizi tablosudur.
Gazi Mustafa Kemal’in bütün bunların altından kalkamayacağı, dolayısıyla boyun eğip, cumhuriyet sevdasından vazgeçeceği hesaplanmaktadır, orduların başına da gidilerek, adeta gözdağı verilmek istenmektedir.
Oysa Gazi Mustafa Kemal bir dâhi”dir. Bakın nasıl harekete geçer:
Gazi, Başbakan Fethi (Okyar) Beyi ve hükûmet üyelerini 26 Ekim günü Çankayaya yemeğe davet eder ve bu yemekte, Başbakan Fethi Bey’den istifa etmesini ister.
“Çok yoruldun Fethi Bey, sürekli eleştiriliyorsun, lütfen çekilin. Bırakalım Meclis, istediği gibi bir hükümet kursun. Buna hiç müdahale etmeyelim. Hatta yardımcı olalım. Mademki bu hükûmeti bu kadar eleştiriyorlar, o halde bakan olan arkadaşlarımız, yeni kurulacak hükûmette de kendilerine görev verilirse, bu görevi kabul etmesinler. Bırakalım Meclis, bu sürekli eleştirdiği hükûmetin tamamen dışından bir hükûmet çıkarsın. Yalnız Fevzi Paşa bunun dışında kalsın. Eğer Ona Genel Kurmay Başkanlığı önerilirse, kabul etsin. Zira o kritik görevde değişiklik olmaz.”
Bu talimat yerine getirilir ve Fethi Bey hükûmeti çekilir.
Şimdi Meclis daha büyük bir sorunla karşı karşıyadır. Bir bakanlık için tek bir isimde buluşamayan TBMM, şimdi 12 Bakanlık için uğraş vermektedir ve herkesin mutabık kaldığı bir hükûmetin kurulabilmesi ise neredeyse olanaksız hale gelmiştir.
Milletvekilleri evlere dağılmışlar, listeler hazırlamaktadırlar ama, aradan üç gün geçmesine rağmen sonuç alınamamaktadır.
Dışarıdan bakılınca görülen manzara şudur:
Daha üç ay önce bağımsızlığını ilan edip, devlet kurduklarını iddia eden Türkler, şimdi bir hükûmet kuramamaktadırlar. Bütün dünya dikkat kesilmiş, Ankara’yı izlemektedir. Bu durum bu şekliyle uzun süre devam edemez. Hükûmetin toptan istifasıyla şimdi kriz daha da büyümüş, Gazi adeta yangına körükle gitmiştir. Bunun ince bir hesap olduğunu henüz kimse fark edememiştir. Tüm yaşamı sorunları çözmekle geçmiş olan Gazi, belli ki beklediği anın geldiğine emin olmuş ve düğmeye basmıştır: Şimdi bir plan adım adım uygulanacaktır.
Bunalımdan Cumhuriyet doğuyor
Gazi 28 Ekim 1923 günü öğlene kadar Mecliste çalışmış, şimdi Çankayaya gitmek üzere ayrılıyordu. Meclis koridorunda, kendisiyle görüşmek üzere bekleyen Kemalettin Sami ve Halit Karsıalan Paşalarla karşılaştı. Her ikisini de akşam yemeğine köşke davet etti ve beraberinde İsmet İnönü, Meclis Başkanı Kâzım Özalp Paşa, Ali Fethi Okyar olmak üzere Çankayaya çıktı. Köşke geldiğinde, diğer arkadaşları Ruşen Eşref Ünaydın ve Fuat Bulca’yı bir konuyu görüşmek üzere kendisini bekler durumda buldu ve onları da yemeğe alıkoydu.
Akşam yemeğine işte bu konuklarla oturdu ve yemek henüz başlamıştı ki, kısa bir süre sonra, kesin bir ifadeyle: “Arkadaşlar! Cumhuriyeti yarın ilan edeceğiz” dedi. Masadaki coşku anlatılmazdı. Kafasındaki planı tüm ayrıntısıyla açıkladı. Aslında plan çok basit ve çok gerçekçiydi:
Neden hükûmet kurulamıyordu? Çünkü, mevcut sisteme göre, her bakan ayrı ayrı oylanıyordu. Mecliste pek çok grup vardı. O yüzden aynı isim üzerinde mutabakat sağlanamıyordu. Gazi, bu zaafı görmüştü. O halde Anayasada değişiklik yaparak bu zafiyetten kurtulup, tüm uygar dünyanın kabul ettiği evrensel seçim sistemlerine gitmek gerekirdi ama, o takdirde kurulacak hükûmet bir cumhuriyet hükûmeti olurmuş, bu da birilerinin hoşuna gitmezmiş
bu, çözümü nispeten daha kolay bir sorundu.
Böyle bir rejim değişikliğini onaylamayacak ve buna muhalefet yapacak tüm lider karakterdeki kişiler, Ankara dışındaydılar. Gazi bu fırsatı çok iyi değerlendirdi ve o yüzden “Cumhuriyeti yarın ilan edeceğiz dedi. O esnada muhalefet liderleri Meclis dışında, İstanbul’da, Refet Bele’nin evinde toplantı halindeydiler.
Gazi plânını ve iş bölümünü şöyle yaptı:
“Yarın Grup toplanınca, gene bir sonuç alamamış olacaklar. O zaman, Kemalettin Paşa, sen söz al, kürsüye çık ve ‘Günlerdir bir buhran içinde bocalayıp duruyoruz, bir hükûmet üzerinde anlaşamıyoruz. Bütün bir dünya da bizi gözlüyor. Bu durum, ilelebet böyle gidemez. Bu grubun bir partisi, bu Meclis’in bir başkanı var. Her ikisinin de başkanı Mustafa Kemal. Çankaya’da oturuyor. O’na başvuralım, gelsin o bu sorunu çözsün! de, yerine otur. Ben bu davet üzerine Meclis’e gelir, çözüm önerimi sunarım. Plan bundan ibarettir.”
Atatürk ve İnönü çalışırlarken
Sofra erken dağılır. Gazi sadece İsmet Paşa’yı alıkoyar. Onlar bütün gece, gerekli Anayasa değişiklik maddelerini kaleme almakla uğraşırlar. Rejimin adının cumhuriyet olduğuna ilişkin madde değişiklikleri yapılır, hükûmetin nasıl teşkil edileceğine ilişkin maddelerde ve cumhurbaşkanının seçimine ilişkin maddelerde gereken düzenlemeler yapılır. Bellidir ki tüm Türkiye, bambaşka bir güne doğmak üzeredir.
Bu plan ertesi gün aynen uygulanır. Gazi, davet üzerine Meclise gelir, kürsüye çıkar, çözüm önerisini sunmak üzere birkaç saat izin ister. Daha sonra odasına geçer, Meclisteki sözü geçen birkaç milletvekili arkadaşıyla konuşur ve nihayet kürsüye yeniden döner. Krizin kaynağını bulduğunu ifade eder, bunun seçim sistemimizdeki aksaklıktan kaynaklandığını anlatır. Oysa çağdaş devletlerde bu işlerin çok kolay yürüdüğünü, çünkü o ülkelerde, her bakanın tek tek ve ayrı ayrı oylanmadığını, tüm hükûmetin tek liste halinde oylandığını, Meclis bu listeye güven göstermediği takdirde bir başka listenin hazırlanması gerekeceğini, gene seçimi yapacak olanın Meclis olduğunu anlatır, örnekler verir ve bütün bunların olabilmesi için ise, seçim usulünü değiştirmek üzere Anayasada değişiklik yapılması gerektiğini ifade ederek, önerisini de tartışılmak üzere komisyona verip , kürsüden iner.
Şimdi konu, bir anayasa meselesi haline dönüşmüştür. Bunun lehinde, aleyhinde konuşmalar olur ve sonunda gereken anayasa değişikliklerinin yapılmasına karar verilir ki, aslında bu da cumhuriyet demektir. Zira cumhuriyetlerde bir cumhurbaşkanı, başbakanını seçer ve hükûmet listesini başbakan hazırlayarak cumhurbaşkanına, o da Meclise sunar. Kabul görürse, hükûmet güvenoyu almış olur ve kolayca kurulur. Güvenoyu alamazsa, cumhurbaşkanı aynı başbakana veya bir başka başbakana hükûmeti yeniden kurma yetkisi verir. Liste, her defasında tümüyle oylandığı için, diğer sisteme nazaran çok daha kolay sonuç alınan bir sistemdir bu. Ne var ki, bu sistemin de adı cumhuriyet”tir. Esasen bu sistem, yani cumhuriyet, Amasya Tamimi’nden itibaren, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan kararlar ışığında kurulan TBMM’nin adım adım izlediği yoldur. Henüz adı konmamıştır, şimdi sadece açıkça adı konmaktadır.
İlgili komisyon gereken madde değişikliklerini ivedi olarak görüşme kararı alır ve Gazi’nin bir gece önce İsmet Paşaya dikte ettirdiği Anayasa maddelerini tartışır, oylar ve kabul eder. Böylece Yaşasın Cumhuriyet” çığlıkları arasında cumhuriyet ilan edilir. Kısa bir aradan sonra Cumhurbaşkanı seçimine geçilir. Tek ve doğal aday olarak Gazi Mustafa Kemal, salonda bulunan 158 milletvekilinin oybirliğiyle Cumhurbaşkanı seçilir.
Maltepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Orhan Çekiç’in 80. YILINDA BÜYÜK NUTUK’undan (Söylev) alıntıyla derlenmiştir.
Bülent Pakman. Mart 2015. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.
Yazı dizisine ait tüm yazılarımız:
Geri bildirim: Sakarya Meydan Savaşı | Pakman World
Geri bildirim: Kara örtü | Pakman World
Geri bildirim: Osmanlı’nın Milli Mücadele’ye İhaneti | Pakman World
Geri bildirim: Kurtuluş Savaşına Sovyetler ne katkıda bulundu? | Pakman World
Geri bildirim: Vahdettin kimdir | Pakman World
Geri bildirim: Vatan Haini İskilipli Atıf | Pakman World