Baki Mezarlığı ve Vahhabiler

Medine Baki Mezarlığı

5.5 milyonu yabancı olmak üzere 27.5 milyon nüfusa sahip Suudi Arabistan’da Şiilerin yerli nüfusun % 12 sini teşkil ettiği (2.7 milyon) tahmin edilmektedir.  Şiiler daha çok doğuda Kuveyt ve Katar sınırlarında, Katif ve Hufuf’ta az bir kısımı da Medine’de yerleşiktir. Suudi Arabistan’a hakim olan Vahhabiler ile azınlıktaki Şiiler arasında sürekli bir güvensizlik, rekabet ve geçimsizlik söz konusudur. Bu geçimsizlik ufak da olsa arada çatışmalara neden olmaktadır. Bu çatışmaların yakın zamanda merkezi Medine’de Mescid-i Nebevi karşısındaki Baki Mezarlığıdır.

Cennet ül Baki, El Baki de denilen Baki Mezarlığında Hz. Muhammed’in ailesi, yakınları (sahabeler – 10 bin civarında) ile Şii Mezhebinde “Dört Ehlibeyt İmamı”, “Dört Masum İmam” olarak nitelendirilen Hz. Ali’nin oğlu, Hz. Hüseyin, Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin, Zeynel Abidin’in oğlu Muhammed Bakır ve onun oğlu Caferi Sadık yatmaktadır.

Vahhabilerin Hicaz’a hakim olmasından sonra burada bulunan tüm mezarlar tamamen dümdüz hale getirilmiş, mezar isim ve belirtileri ortadan kaldırılmış ve içine girilip ziyaret yapılması yasaklanmıştır. Zira Vahhabi inancında mezar yeri belirsiz ve dümdüz olmalı, sadece başında ufak bir taş bulunmalı ve ağıt yakmak şöyle dursun ziyaret bile edilmemelidir.  Özellikle kadınların mezarlığa ayak basmasını mekruh saymaktadırlar. Ayrıca türbenin Şiiliğin tersine Vahhabi inancında yeri yoktur ve Vahhabilik yine Şiilerin tersine imamlara aşırı sevgi ve saygı gösterilmesine de karşıdır. Vahabilik bunları “şirk” yani Allah’a eş koşma olarak kabul eder.

Vahhabi inancına ters olmakla birlikte yoğun ilgi ve şikayetler karşısında Baki mezarlığı günün belirli saatlerinde, sabah namazından sonra ve ikindi-akşam namazları arasında kısa süre, “kerhen” ziyarete açılmak zorunda kalınmıştır. Zira bu mezarlık sadece Şii İmamları değil çok önemli Sünni ileri gelenleri de barındırmaktadır, örneğin Hz. Abbas, Hz. Ayşe, Hz. Fatıma, Sad b. Ebi Vakkas, Hz. Hasan, İmam-ı Malik gibi.  Mezarlık açılmıştır ama yine de  hararetli dua etmek veya ağıt yakmak Vahhabi inancı gereği yasaktır. Bunun yanında Vahhabi baskıları yüzünden Suudi hükümeti kadınların burayı ziyaret etmesini de yasaklamıştır. Kadınlar ancak mezarlığın dışındaki duvar aralarından dua etmektedirler. Bu yasak 9 Haziran 2008 de İran eski Cumhurbaşkanı Rafsanci’nin ziyareti sırasında beraberindeki kadınlar için geçici olarak kaldırılmıştı.

Suudi askerler ve Mutavvalar yani din polisi  burayı ziyaret edenlerin aşırı hareketlerde bulunmalarını engellemektedirler. Bu yüzden mezarlığı bazen topluca ziyaret eden Şiiler ile Suudi askerler ve Mutavvalar arasında çatışmalar olmaktadır. Bunun bir örneği 20 Şubat 2009 Cuma günü Suudi Arabistan’ın doğusundan topluca gelen Şiiler ile yaşanmıştır. Suudilerin iddiasına göre Şiiler Baki Mezarlığına giderken her seferinde Hz. Muhammed’in kabri yanındaki Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’in kabirlerine küfretmektedirler. Ertesi gün Suudiler Baki mezarlığının etrafını plastik branda ile çevirmişler, böylece Şii İmamların mezarları görünmez hale gelmiştir. İran’ın şiddetli tepkisi yüzünde bu blokaj 2009 Nisan ayında kaldırıldı. 17 Aralık 2010 da Medine’de yaşayan ve “En-Nahavile” adı verilen Şiilerin Şia sloganları atması üzerine Sünniler ile başlayan kavgaya Suudi güvenlik güçleri müdahale etti.

1912 yılında kral İbni Suud tarafından değişik kabilelerden İhvan adı verilen bir topluluk  kuruldu.  Bunlar sıkı Vahhabi eğitimi aldılar ve Suudi ordusunun da çekirdeğini oluşturdular. İhvan, Şiilerin zorla Vahhabileştirmesi için İbni Suud’a çok baskı yaptı ancak başarılı olamadı. Suudi Arabistan’da Şiiler inançlarını koruyabildiler ama kendi hayat tarzlarını hiç yaşayamadılar. İmamlarının mezarlarında ağıt yakamadılar, kutsal günlerinde ibadetlerini yapamadılar.  Kadınları inançlarında olmadığı halde örtünmek zorunda kaldı, çalışamadı, araba kullanamadı. Bu yüzden Şiiler Vahhabi  Suudi Monarşisine karşı çok cılız da olsa bir muhalefet kanadı oluşturdular.

29 Kasım 1979 da açık havada yapmaya kalktıkları Aşure günü töreni şiddet kullanılarak ve kan dökülerek dağıtıldı. 1 Şubat 1980 de olaylar tekrarlandı. İran’ın yeni İslam Devrimi S. Arabistan Şiilerine destek oldu. Suud hükümeti bundan sonra Şiilerin yaşadığı Al Ahsa bölgesine önemli yatırımlar yaptı. Şii muhalefeti yakın zamanda diğer sayfalarımızda geniş yer verdiğimiz Vecihe El Huvayder’in Bahreyn’e vasi izni olmadan gitme teşebbüsleri, ıssız  çölde araba kullanması ve internette yazdığı makalelerle sınırlı kalabildi. Bu konudaki ayrıntılı yazımızı OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN.  Bir de yukarıda anlattığımız Baki Mezarlığında çıkan olaylar var. Hepsi hepsi bu işte. Buna karşılık Suudi monarşisinin  İran, Vahhabilerin de  Şii fobileri yüzünden Şii muhalefete göz açtırılmamaya devam edilmektedir. Aşure törenlerini hala yaptırmıyorlar. Hala Şiilerin camileri yok. 8 Kasım 2009 da Yemen’deki Şii isyancıların Suudi Arabistan sınırını geçerek Cebel Duhan adlı bölgenin kontrolünü ele geçirmeleri üzerine, Suudilerin ödü patlamış ve bu Şiilere günlerce kara destekli hava saldırısı düzenlemiştir. 30 Ekim 2010 da evlerinde kendi inançlarına göre ibadetlerini yapan biri din adamı üç Şii göz altına alınmış, arabasına Lübnan direnişini destekleyen yazılar yazan Muhsin Ali Akıllı adli bir Şii 2011 yılı başında 3 ay hapse mahkum olmuştur.

Vahhabilik böyle gerici bir zihniyet ama çok ilginçdir ki diğer tarikatlara göre ilerici tarafları da epey fazla.

Vahhabiliğin ilginç yönleri

Vahhabiler, yukarıda ayrıntılı anlatıldığı gibi, Suudi Arabistan’a hakim olurken bütün mezarları da dümdüz etmişlerdir. Sadece Doğu’daki az sayıda Şii mezarları dışında mezarlar belirsizdir. Dolayısıyla ülkede mezar ziyareti de yoktur. Yine yukarıda ayrıntılı anlatıldığı gibi İran’ın baskıları sonucu Medine’deki Baki mezarlığı kısıtlı olarak ziyarete açılmıştır. Medine’deki Hz. Muhammed, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer mezarlarına da uluslararası tepki korkularından dokunamamışlardır. Kontrollü olarak ziyaretlerine izin verilmiştir.

Yatırlar, türbeler olmadığından kısmeti açılsın diye genç kızlar, istekleri için dua edenler, dallara ağaçlara bez bağlama gibi görüntüler de ülkede görülmez. Bunlar Vahhabilikte saçma bulunur, Cahiliye devrinden, putperestlikten, Şamanizmden kalma addedilir.

Kimse ülkede kelle korkusundan medyumluk, falcılık, büyü yapamaz. Nazar bocuğu, okunmuş su, muska, nazara karşı üzerlik yakma, kurşun dökme vs. gibi ritüellere itibar edilmez. Bu çerçevede Hz. Muhammed’a ait olduğu rivayet edilen Sakal-ı Şerif, Hırka-i Şerif gibi kutsal ritüeller de yoktur. Bunların hepsi Vahhabilikte gericilik ve şirk yani Allaha ortak koşma olarak kabul edilir.

Ülkede kandiller yoktur, kutlanmazlar. Mevlit bilinmez. Bunlar bidat (dine sonradan ekleme) sayılırlar. Sadece Kadir gecesinde camilerde Kur’an okunur.

İmam, müezzin gibi din görevlilerine özel itibar verilmez, devlet memuru değillerdir. Hz. Muhammed’in sünnetinde olduğu gibi bu görevleri gönüllü yaparlar, Devlet bütçesinden maaş almazlar. İslam örfünde kadından imam olmadığı için kız imam hatip lisesi yoktur.

Camilerin altında, bünyesinde market, dükkan vs. bulunmaz. İbadetin ticaretle içi içe olması istenmez.

Nakşibendilik, Nurculuk, vb gibi tarikatlar, dini örgütlenmeler, cemaatler ülke çapında yasaktır. Yayınları ülkeye sokulamaz, ülke dışında basılmış Kur’anlar bile girişlerde didik didik aranır. Bulunursa yok edilirler. Bu yüzden Fethullahçılar hiçbir zaman faaliyet gösterememişler, okullar açmalarına izin verilmemiş, çok ısrar etmesine rağmen  Fethullah Gülen vize alamamış, Hac, Umre ziyareti yapamamıştır..

Bülent Pakman. Ocak 2011. Ekleme Şubat 2022. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.

Suudi Arabistan ile ilgili günlükler

Facebook Widgets

Sharjah 2011Bülent Pakman kimdir?

1 Responses to Baki Mezarlığı ve Vahhabiler

  1. Geri bildirim: Suudi prens muhaliflere katıldı | Pakman World

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.