Bir rayona karşılık sınır açılacaktı

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 7 Temmuz 2012 tarihinde Paris’te düzenlenen Suriye Dostları Toplantısı’na giderken yanına aldığı 3 gazeteciye Ermeni açılımıyla ilgili inanılmaz açıklamalar yaptı. Kadük kaldığı yani değerini, önemini yitirdiği, geçerliliği kalmadığı, düşünülen Ermeni protokollerin hala masada olduğunu da vurguladı. Ermenistan’ın işgal ettiği Karabağ’ın ufak bir bölümünden çekilmesi durumunda Türkiye’nin hemen sınırları açacağını bu gazeteciler aracılığıyla duyurdu.

Davutoğlu Protokol imzalandığı günlerde Ermeniler İşgal ettikleri Azerbaycan toprağının sadece ufak bir bölümünden çekileceklerdi dedi ve devam etti: “Biz de sınırı açıp Erivan’ı Erbil gibi ihya edecektik. Hala içim yanar. Çok rahat yapabilirdik, psikolojik faktörler engelledi” dedi. Davutoğlu’na göre hala umut var. Ermenistan protokolünü hayata geçirmek için, Ermenilerden küçük bir adım gelmesi yeterli. Bu durumda Türkiye hemen sınır kapılarını açacak.”

Bakan Davutoğlu’nun bu açıklamalarını Milliyet’teki köşesinde Aslı Aydıntaşbaş yazdı: “Davutoğlu, Ermenistan’la kadük hale gelen protokollerin hâlâ masada olduğunu hatırlatıp durdu. Hillary Clinton geçen ay Ermenistan’a gitmiş. Sarkisyan, yeniden seçildi. Ondan istenen, ilk aşamada Ermenistan’ın işgal ettiği Azeri toprağının sadece ufak bir bölümünden çekilmesi. Ondan sonra Türkiye sınırını açacak, ticaret ve yatırım başlayarak ve görüştüğüm üst düzey bir yetkilinin ifadesiyle Erivan’ı Erbil gibi ihya edeceğiz.”

Ali Bayramoğlu ise Yenişafak’ta konuyla ilgili şunları yazdı: Davutoğlu’yla yaptığımız sohbetin en çok ’of’ olan bölümün bu kısım olduğunu hatırlatalım ve sözü yine ona bırakalım: “Önce Kafkasya ayağını tekrar harekete geçirmeye çalışıyoruz. Keşke protokoller hayata geçseydi. Hep istedik. Bunu, Türkiye’deki faktörlerden ziyade, dışarıdaki ve Kafkasya’daki dengeler engelledi. Ermenistan Karabağ’da işgal ettiği, 7 rayondan (il düzeyinde idari bölge) sadece birinden çekilseydi sınır açılacaktı. Aliyev’le konuşup onu buna ikna etmiştim. Azerbaycan sınırı da açılacaktı. Hala içim yanar, çok rahat yapabilirdik. Psikolojik faktörler nedeniyle olmadı.”

Mustafa Karaalioğlu da Star gazetesinde, Ahmet Davutoğlu’nun  söylediklerini aktarmış: “Kafkasya’daki dengeler protokollerin hayata geçişine mani oldu. Ermenistan geçmişte işgal ettiği bir reyondan bile çekilseydi adım atılabilirdi. Sarkisyan şimdi yeni seçim kazandı, adım atabilir. Türkiye’ye komşu olmak Erivan için avantajdır. Sınırlar açılırsa bölgede cazibe merkezi olurlar. Biz Ermeni meselesinde yeni yaklaşımlar geliştiriyoruz ama bunu 2015 perspektifiyle yapmıyoruz”.
Bir parmak bal ricası
Davutoğlu ayrıca Ermeni meselesinde “adil hafıza” kavramı geliştirdiklerini belirtiyor, “Acılarını hissetme, anlattıklarını ağzına tıkmama anlayışı” tanımı yapıyor ve Anadolu’dan göçen herkesle temasa geçileceğini açıklıyor. “Ermenilerin acısını hissetmek, anlattıklarını ağızlarına tıkmamak üzere bir anlayış. 1915’te hiçbir şey olmamıştır  diyen bir Dışişleri Bakanı yok. Ben yaşananlara soykırım demem ama diyenin kendi tercihi” diyor Davutoğlu. Dışişleri Bakanı, tüm elçiliklere bir genelge yollayarak Türkiye diasporasını yeniden tanımlamış: ”Sadece Türkler değil; bu topraklardan göç eden herkes bizim için diasporadır. Ermeniler, Yahudiler, Rumlar, Latin Amerika’daki El Turco’lar ve Arjantin’deki Araplar dahil. Bunlar bizim insanımız. Kültürü, dili bize benzeşen insanlar.” Buna göre elçilikler artık bir zamanlar Osmanlı tebası olan bu insanlara kapılarını açacak, temas kuracak, hatta ulusal günlere davet edecek. Ermeni diasporasıyla temaslar, çoktan başlamış bile.

Davutoğlu’na tepkiler

Emekli Büyükelçi İnal Batu:

“Ne kadar gönlü bol bir esnaf sayın Dışişleri Bakanımız. Ortada koskoca bir Karabağ var. Ayrıca ortada 7 tane rayonlar var. Onların bir kısmından çekilecek ve Erbil gibi ihya edilecek. Azerilere danışarak mı acaba yapıldı bu açıklama. Böyle bir şey yapılacaksa tam bir koordinasyon lazım. Türk Dışişleri Bakanının böyle bir açıklama yapabilmesi için Azerbaycan ile çok yakın bir koordinasyon içerisinde olması gerekir. aşırı bir vaat yani. İşgal ettiği yerlerin tümünden çekilse dese belki. Bundan başka bizim Ermenistan ile sorunumuz sadece işgal edilen Azeri toprakları değil ki. Bütün dünyayı ayağa kaldırıyorlar soykırım iddiaları diye. Sınırı tanımıyorlar. Sadece işgal edilen toprakların bir kısmını bırakınca ben orayı ihya ediyorum. Bu çok aşırı ve bence yersiz bir açıklama. Azerbaycanlıların bundan memnun olacağını zannetmiyorum. Ben de bir Türk olarak söylüyorum yani Ermenistan ile aramızdaki sorun bizim sadece işgal altındaki Azeri toprakları değil ki ben ihya edeyim Erivan’ı. Yanlış bir çıkış olmuş. Bir sonuç alınmaz, bir söylenmiş söz olarak kalır.”

Emekli Büyükelçi Onur Öymen:

Ermenistan protokolleri ve bu konuda izlenen politikalar baştan beri son derece son derece yanlış ve olumsuzdur. Bütün bu protokoller tek taraflı taviz üzerine inşa edilmiştir. İçinde ne Kıbrıs, ne Kars Antlaşması var. Bunun ne Ermenilerin soykırım çabaların durduracağı var. Ne anayasa da değişiklik yapıp, Ermenistan olarak Türk topraklarından vazgeçecekleri var. Ne işgal ettikleri topraklardan çekilecekleri var. Taviz vermek için bizimkiler fırsat kolluyor. Küçücük bir şey yapsalar biz hemen bayılacağız ve üstüne atlayacağız. Bakın ne kadar başarımlı bir iş yaptık diyecekler. Neden? Baskı var bu konuda Türkiye’nin üzerinde. Baskılara direnmek de yok. Bütün mesele buradan kaynaklanıyor. Şimdi bakın Fransa’ya gitti Davudoğlu, orada yeni sayfa açılıyor, Sarkozy döneminin politikalarından vazgeçtiler Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği anayasayı bir daha getirmeyecekler diyordu. Biz de hemen tedbirlerimizi kaldırıyoruz dedi. Peki dün akşam ki haberlere baktığınız zaman ne görüyorsunuz? Ermeniler buna büyük tepki göstermiş ‘hayır’ demiş. Ermeni Diasporası telefon etmiş biz o tasarıyı yeniden meclise sunacağız diyor. Bu tek taraflı taviz olmadı mı? Hiç karşılığını almadan peşin bir kararla o yaptırımları kaldırmak yanlış olmadı mı? Hep böyle.”

MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu

“Ermenilere iyi niyet göstergesiyle yaklaşmanın hiçbir anlamı yok. Hiçbir zaman kabul etmezler. Onlar çünkü varlıklarını kin üzerine kurmuşlar. Hayallerinde büyük bir Ermenistan var. Bu nedenle ne işgal ettikleri Azerbaycan topraklarından çekilmek ne de Türkiye’deki bir takım isteklerinden vazgeçme çabası içerisinde hiçbir zaman olmazlar. Ne yaparsanız yapın elinizi verirseniz kolunuzu isteyeceklerdir. Ermenistan eğer bize kendisi adam gibi yaklaşacak olursa ancak o takdirde normal ilişkiler kurulabilir. Aksi takdirde bir kısmından çekilirse gibi sözler olmaz. Öncelikle bir kısmı diye bir şey yok. Dünyanın hangi ülkesinde bir ülkenin topraklarının işgal edilip, bir kısmının verilerek onlarla masaya oturulabilir? Azerbaycan’ın topraklarının bir kısmının geri verirse diye bir sözün söylenmesi bile tehlikeli bir durumdur. Ne demek yani ondan sonra durumu düzelteceksiniz işgal edilmiş topraklar işgal edilmiş olarak kalacak demektir bu. Neyle vazgeçecek sonra?

CHP Mersin Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Aytuğ Atıcı:

“AKP hükümetleri döneminde Davudoğlu ile başlayan süreçte biz kendimizi Türkiye olarak çok büyük görmeye başladık. Türkiye güçlü devlettir, Türkiye milletiyle büyük bir devlettir. Büyüklük paradan ve askeri güçten gelmez sadece. Büyüklük köklü devlet olmaktan gelir. Türkiye’yi bölgenin ağabeysi görmek bize düşmez. Azerbaycan, Suriye bizi ağabey gibi görürsek mutlu oluruz. Şimdi biz sanki Azerbaycan’ın ağabeyimişiz gibi Ermenistan oradan çekilsin biz Erivan’ı ihya ederiz gibi sözler hastalıklı bir ruh yapısına işaret eder. Bir hekim olarak buna baktığım zaman sağlıklı bir ruh hali göremiyorum. Hep Azerbaycan’ın yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’dan çekilmesi zaten olmazsa olmazdır. Haklı olduğumuz bir konumda Azerbacan ile Ermenistan arasında olan bir sorunda bu şekilde proaktif dedikleri bir şekilde rol almamız Azerbaycan’ı küçültür. Bu doğru bir yaklaşım değil. Ermenistan Azerbaycan topraklarından derhal çekilmelidir.”

Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen:

“Davutoğlu’nun çağrı yaptığı bu diasparo Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin değil. Osmanlı’nın diasparosu. Dolayısıyla, Osmanlı ruhu yeniden canlandırılırken Osmanlı diasporası da yeniden canlandırılıyor. Ahmet Davutoğlu’da kendisini Osmanlı Devleti’nin Dışişleri Bakanı gibi görüyor. Biz tabi ki Osmanlı ile iftihar ederiz. Ama bugün imparatorluklar devri bitmiştir. Bizim görevimiz Aatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne sahip çıkmaktır. Taviz verirken de hesap yapmak lazım. Bu protokoller imzalandı ama bunu da bedelini ödedik biz. Azerbaycan halkının ve devletinin güvenini kaybettik. Bu güvensizlik hala devam ediyor. Güney Kafkasya’da bizim için en önemli ülke Ermenistan değil, Azerbaycan’dır. Ermenistan ile ilişkileri düzeltme girişimleri içinde Azerbaycan’ı kaybetme riski ortaya çıkarsa bu yanlış bir staratejidir. Dolayısıyla biz dönüp dolaşıp gene aynı noktaya geliyoruz. Ahmet Davutoğlu’nun ifadelerinden ve Aslı Aydıntaşbaş’ın yazdıklarından anlaşıldığı kadarıyla, ’Amerika bunu böyle istiyor.’ Amerika böyle istediği için de biz yeniden Ermenistan’a sempatik görünmeye çalışıyoruz.”

Emekli Washington Büyükelçisi ve eski CHP Milletvekili Şükrü Elekdağ

Ermenistanla imzalanan protokollerin akibeti ne oldu?Erival’la müzakere edilip, altlarına imza atılan utanç verici metinler ulusal çıkarlarımıza o denli ters düşen metinler ki, hükümet sahip olduğu çoğunluğa rağmen bunları onay için TBMM’ye getiremiyor. Davutoğlu gazetecilere birkaç gün önce şunları söylemiş: “Ermeniler,  işgal ettikleri toprağın ufak bir bölümünden çekileceklerdi. Biz de sınırı açıp, Erivan’ı tıpkı Erbil gibi ihya edecektik. Hala içim yanar! Çok rahat yapabilirdik. Psikolojik faktörler engelledi.”

Davutoğlu, Başbakan Erdoğan’ın Azerbaycan Parlamentosu’nda Karabağ sorunu çözümlenmeden, protokolleri imzalamam diye şeref sözü verdiğini unutuyor. Ayrıca çok zeki insanlar olan Azeri kardeşlerimizi de budala sayıyor! Dışişleri Bakanımız, şaşkın politikaları sonucunda İsrail ile Kıbrıs Rum Yönetimi arasında stratejik ortaklığın kurulduğunu da unumuş görünüyor. Bu gelişme, Türkiye’nin güvenlik stratejisi açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. İsrail savaş uçakları, Güney Kıbrıs’ın ulusal çıkarlarının koruyucusu rölünde. Kıbrıs üzerinde devriye uçuşları yapıyor. Ege Adaları’nın İsrail füzeleriyle donatılması ve Güney Kıbrıs’ın İsrail için bir askeri üsse dönüşmesi ufukta beliriyor.

Bülent Pakman

Ahmet Davutoğlu’nun sayesinde bundan sonra Ermenistan’ın Azerbaycan’a vereceği en fazla bir rayondur. Neden daha fazlasını versin ki? Karşılığında Türkiye sınırı açılacak ekonomisi canlanacak. Azerbaycan ile barışmaya ihtiyacı kalmayacak. Hatta aklı varsa bunu hemen yapar ki Türkiye Azerbaycan ilişkileri bozulsun. Sarkisyan protokol imzalandığında bunu yapamadı zira seçimler vardı. Şimdi seçimi de atlattı. Sarkisyan biraz daha nazlanacak, protokol onayının Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alınmasını bekleyecek.

Kaynaklar:

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=69955

http://siyaset.milliyet.com.tr/sizin-acinizi-reddetmiyorum-gelin-konusalim/siyaset/siyasetyazardetay/07.07.2012/1563905/default.htm

12.07.2012 tarihli Sözcü gazetesi, sayfa 4

Bülent Pakman. 9 Temmuz 2012. Bakü. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.

Facebook Widgets

Twitter Widgets
IMG_2654Bülent Pakman kimdir  https://bpakman.wordpress.com/pakman/

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.