Büyük Selçuklu Devleti

Büyük Selçuklu Devleti: 1038 – 1157 

Seljuk_Empire_locator_map.svgÖn Asya’da kurulan ilk ve en büyük Müslüman Türk devletlerinden biridir. Oğuz Boylarından biri olan Kınıklar, Göktürkler döneminde İç Asya’da kurulan Türk Birliği içerisinde yer almış, Göktürk Birliğinin yıkılmasından sonra ise batıya göç hareketlerine katılarak Güney Hazar bölgesine yerleşmiş ve bu bölgeyi kendilerine yurt edinmişlerdi. Kınık Boyunun lideri Selçuk bey tarafından Devletin temelleri atılmış, yeğenleri Tuğrul (1038-1063) ve Çağrı beyler tarafından kurulmuş, Bağdat kentini başkent yaparak önce Mezopotamya, sonrasında Anadolu ve İç Asya boylarına kadar sınırlarını genişleterek dönemin en büyük Türk Devleti haline gelmiştir.

1015-1021 yılları arasında Çağrı Bey  bazı Oğuz boylarını  yerleştirdi. Selçuklular 1035’te büyük bir Gazneli ordusunu yenerek Horasan içlerine doğru ilerlediler. 1037’de de, bugünkü Türkmenistan’da yer alan Merv kentini ele geçirdiler. 1038’de Gaznelileri ikinci kez yendiler, Tuğrul ve Çağrı beyler Nişabur kentine (günümüzde İran’ın Razavi Horasan Eyaleti’nde)  girdikten sonra hutbe okutarak bağımsızlıklarını ilan ettiler. Gazneli I. Mesut, komutasındaki Gazneli ve Büyük Selçuklu orduları arasında Merv yakınlarında Mayıs 1040’ta yapılan Dandanakan Savaşı’nda, Gazneli ordusu ağır bir yenilgiye uğradı.

Bu savaştan sonra Büyük Selçuklu Devleti’nin Harzem ve Horasan’da varlığı kesinlik kazandı. Tuğrul Bey bu savaşın ardından giriştiği fetihlerle bütün İran’ı denetimi altına aldı. 1048 yılında İbrahim Yınal (Tuğrul ve Çağrı Beyler’in anne bir kardeşi) yurt arayan büyük bir Türkmen kitlesini Anadolu Cihadına gönderdi ve Selçuklu Ordusu ile Bizanslılara karşı Hasankale Zaferini kazandı, Erzurum fethedildi, Oğuzlar Trabzon’a ve Orta Anadolu’ya kadar yayıldılar.

Tuğrul Bey , 1055’te Bağdat’a girerek Büveyhi egemenliğini yıktıktan sonra, Abbasi halifeliğini birleştirici bir manevi  güç olarak koruma altına alma yoluna gitti. Bu ittifakla siyasal nüfuzunu pekiştiren Büyük Selçuklu Devleti, aynı zamanda Hilafet’in resmî koruyucusu olarak, İslam dünyasını birleştirme işlevini üstlendi.

1059’da Sivas ve Malatya ele geçirildi. 1064 yılında Çağrı beyin oğlu Alparslan’ın Kafkasya ve Doğu Anadolu seferi ile  Azerbaycan tamamen Selçuklular’ın eline geçti ve Büyük Selçuklu Devleti’nin bir eyaleti oldu, Kars fethedildi.  1065-1067’de Selçuklu veziri Nizamü’l-Mülk, Nişabur ve Bağdad’da medreseler kurdu. 1067’de Selçuklu akınları Orta Anadolu’ya yayıldı, Kayseri, Niksar ve Konya ele geçirildi. 1068’de Afşin bey Anadolu’yu ele geçirip İstanbul Boğazına kadar ilerledi, Amuriye ve Honas fethedildi.

Alparslan 1071’de Malazgirt Savaşı’nda Bizans İmparatoru Romen Diyojen’i yenerek tutsak aldı. Alparslan’ın Türkistan seferinde şehit olmasıyla oğlu Melikşah’ın  1072-1092 arası döneminde Süleyman Şah komutasında İznik, İzmir, Sinop, Antakya, Urfa ele geçirildi. Atsız Bey Suriye, Lübnan, Kudüs ve Filistin’i, Akka’yı, Şam’ı Türk topraklarına kattı.  Artuk Bey ise Lahsa, Katif, Kuveyt ve Bahreyn’i Lübnan’da Sayda’yı aldı.

Hicaz, Yemen, Aden ve Lahec’in fethiyle Hint Okyanusu’na ulaşıldı. Doğuda Semerkant, Kaşgar fethedilerek Batı Karahanlı Devleti, Doğu Karahanlı Devleti Selçuklu tâbiyetine alındı.

1073’de Melikşah amcası Kavurt Bey’i mağlup ederek Selçuklu İmparatorluğuna hakim olmuş, Artuk Bey’i Anadolu’dan İran’a çağırmıştır.

1075 yılında Melikşah’ın saltanat mücadelesini ve Artuk Bey’i Anadolu’dan çekmesini fırsat bilen Kutalmışoğlu Süleyman Şah, kardeşi Mansur ile, Birecik bölgesinden hareketle Konya’yı ve daha sonra İznik’i fethetti, İznik’i payitaht (başşehir) yaptıı ve Anadolu Selçuklu Devletini kurdu.

Büyük Selçuklu Devleti, Alparslan’ın oğlu Melikşah’ın ölmesiyle 1092 yılında iç karışıklıklar neticesinde 4 parçaya ayrılmış, daha sonrasında ise beyliklere bölünmeleri önce Anadolu Selçuklularını sonra da Osmanlı İmparatorluğunu tarih sahnesine çıkartan süreci meydana getirmiştir.

Büyük Selçuklu devletinden 1078’de ayrılarak Tutuş tarafından kurulan Suriye Selçuklu Devleti 1117’de  Artukoğulları’nca yıkılmıştır. 1157’de Sultan Sançar’ın (Sencer) ölümü ile Büyük Selçuklu Sultanlığı’nın Horasan bölümü son buldu. 1194’de son İran Selçuklu Sultanı III. Tuğrul’un ölümü ile, İran’da Büyük Selçuklu dönemi sona erdi ve Maveraünnehir’de Türk Harezm Hanlığına katıldı.

Türk – İran kültürü

Selçuklular Dandanakan Savaşı’yla Türk-İran medeniyet mirasını devralmışlardır. İran merkezli imparatorluk kuran Selçuklular, İslam Dünyası birliğini korumaya çalışmışlardır. Bu süreçte Türklerin “gökyüzü altındaki” dünya devleti ve “İslam ümmeti” anlayışıyla Sasanilerin devlet anlayışı sentez ilerek yeni imparatorluğun
yönetim tarzı ortaya konmuştur. Selçukluların kontrolündeki bölgeler Ahameniş, Part ve Sasani devletlerinin topraklarıyla çakışmaktaydı. Hatta Selçuklu Devleti tıpkı Ahameniş ve Part imparatorluklarında olduğu gibi kuzeyden gelen göçebeler tarafından kurulmuştu. Bu anlamda Selçuklu kimliğinin daha önceki İran devletlerini yansıttığı söylenebilir. Selçuklular, devlet yapısı ve dili itibarıyla gün geçtikçe İranlı bir
devlet görünümünü kazanmıştır. Öyle ki yöneticilerin isimleri bile Farslaşmıştır. İlk kuşak Selçuklu hükümdarlarının Türkçe isimler kullandıkları (Alpaslan) gözlemlenirken; daha sonraki dönemlerde Arapça-Farsça (Melikşah) isimler benimsedikleri görülmüştür. Selçuklulardan sonra İran’ı yöneten bütün Türk hanedanları da, Harzemşahlar gibi, benzer şekilde “Şah” unvanını “Han” a tercih etmişlerdir.

Hükümdarlık ilk dönemde Tuğrul Bey’den Çağrı Bey’e geçtiği gibi büyük ağabeyden küçük kardeşe geçerken sonraki dönemlerde İran devlet geleneğine bağlı olarak babadan oğula geçmeye başlamıştır. Selçuklu Devleti’ni diğer geleneksel Türk devletlerinden ayıran bir diğer husus da vezirlik kurumudur. Eski Büyük Hun ya da
Göktürklerde kağanın danışmanları Selçuklu dönemindeki kadar ön plana çıkarılmamaktaydı. Türk devlet geleneğinde bu makam kağanın hısımları tarafından yürütmekteydi. Örneğin; Göktürklerde Bilge Kağan’ın veziri olarak bilinen Bilge Tonyukuk esasen kağanın kayınbabasıdır. Aynı şekilde Cengiz Han devletinde “Noyan” unvanını taşıyan kağanın danışmanları Cengiz Han’ın dünür olduğu Konrat boyundan tayin edilmiştir. Altın Orda Devleti’ndeki Nogay Noyan da aynı şekilde Konrat boyundan olup; Cuci’nin torunlarına dünür sayılmaktaydı. Selçuklulara gelindiğinde vezirlik kurumunun çok daha önemli olduğu görülmüştür. Melikşah’ın veziri olan Nizâmülmülk’ün etkisi o kadar güçlüydü ki imparatorluk topraklarındaki medreselerin tamamı onun etkisiyle “Nizamiye medreseleri” diye adlandırılmıştır.

Kaynaklar:

Wikipedia

Türkler Ansiklopedisi. Yeni Türkiye Yayınları 2002.

İran Devlet Ve Toplum Yapısında Türk Kimliği  Dr. Dinmuhammed Ametbek. Ankasam | Ankara Kriz Ve Siyaset Araştırmaları Merkezi. 2018 Yayın No: 36 Balgat Çalışmaları No: 8

Bülent Pakman. Reorganizasyon Aralık 2019. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden kısmen ya da tamamen alıntılanamaz.

22072010407Bülent Pakman Kimdir?