Napoli’nin hırsızları

Birkaç günlüğüne Napoli’ye kaçayım dedim, şehre iner inmez laptop, bavul ne varsa çaldırdım, o yüzden hafta başından beri yazamıyorum.

Hayatımda ilk kez başıma geliyor, sinir bozucu bir durummuş.Tamam Güney İtalya’nın hırsızlık konusunda sabıkası malum…Napoli’nin bu konuda şöhretini biliyorum ama hiç bu kadar hızlı olacaklarını tahmin etmiştim. Havaalanından otomobil kiralayıp Napoli’nin merkezine indim.Kalacağımız otel Bellini’nin bulunduğu alana araçla girilmiyor. Bu arada Trip Advisor bir kez daha yanıltmadı beni. Otel 3 yıldızlı diye korkuyordum ama o kadar iyi yorumlar vardı ki gözü karartıp rezervasyon yaptırdım, harika bir butik otelle karşılaştım. Arabayı otelin bir sokak arkasına bir değnekçi kadına 3 euro verip park ettim.Otele yürüyerek gidip bakacağım, iyiyse arabanın bagajından bavulu alıp geri döneceğim.Gittim, otel harika…Arabaya dönerken bir şeyler atıştıralım, sonra bavulu alırız dedik. Toplam 1,5 saat sonra arabanın yanındaydım.

Kelebek camının kırık olduğunu görünce, “Bavul gitti” dedim.

Bagajı açtığımda bavulun yerinde yeller esiyordu.Bavulla yetinmemişler yedek lastiği de götürmüşler. Rio’nun favelalarında, Tayland’ın en ücra köşelerinde, Cape Town’ın içinde dışında arabayla turlayan ben, Avrupa’nın göbeğinde Napoli’nin hırsızlarına üstelik gündüz gözüyle yakalanmıştım. Laptop, kılık kıyafet, her şey gitti…

Dımdızlak kaldık Napoli’nin ortasında.

Neyse ki pasaport ve paralar yanımızdaydı. Arabayı olduğu yerde bıraktım, gittim bir restorana oturup en iyi şarabı açtırdım kendime. Kadehimi Napoli’nin şerefine kaldırıp, “Hoş bulduk” dedim…

Napoli’nin polisleri

Kiralık araba olduğu için akşam polis merkezine gidip ifade verdim…
“Arabamız soyuldu, bavulumuz çalındı” dedim.
”Burası Napoli” dedi bana polis.
“Erkekler paralarını iç çamaşırında, kadınlar sutyeninde taşımalı” diye de akıl verdi.
Sanki bu hırsızlık olaylarını engellemek, çözmek polisin görevi değilmiş gibi rahat.
– Bavulu bulabilir miyiz?
– (Kahkahalar eşliğinde) İmkansız…
Şehirde her taraf işportacı dolu, eminim bir yerlerde 10-15 euroya satıyorlardır bizim montları, ayakkabıları…Ama Napoli’yi Napoli yapan da bu özellikleri…Diğer Avrupa kentleri gibi steril değil. Bunu yakında görüp yaşamak da son yılların en ilginç tatil deneyimi oldu benim için…

Bavulu çalınmış turist ne hisseder?

Napoli’de bavulunu çaldırmış bir turist olarak kentle ilgili üç ayrı hissiyat.

1- Nefret hali:
İlk gün, her şeyi çalınmış bir insan olarak Napoli’den nefret etme aşaması. Bütün İtalyanlar’a hırsız gözüyle bakma hali… İlk uçakla geri dönme isteği. Ne kadar pis bir şehir, ne nefretlik bir kent falan diye söylenip durmaca…

2- Aslında fena değilmiş hali:
İkinci gün Pompei’yi gezip müthiş etkilenme, Vezüv yanardağına çıkıp kraterin etrafında tur atma… Sahile inme, bitmeyen eğlencesine tanık olma… Şehir pis ama sokaklara yayılan limon ağaçlarının kokusu da harika deme… Güzel bir akşam yemeği… Aslında hiç fena bir şehir değilmiş burası demeye başlama hali…

3- Kenti beğenme hali:
Üçüncü gün güneye inip butik kasaba olan Positano’yla tanışma. Ardından Sorrento’ya geçme. Önce dolu yağması, ardından günlük güneşlik bir hava… Bütün Avrupa şehirleri birbirine benzer diyen bana bile Napoli farklıymış dedirten bir atmosfer… Ve son karar: Bavulu çaldırdık diye Napoli’den nefret edecek değiliz.

Cengiz Semercioğlu. Hürriyet 25 Nisan 2013. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23127694.asp

Facebook Widgets

IMG_2080

Bülent Pakman kimdir?

Avrupa başlığı altında alt sayfalar:

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.