Kızıl Ordu’nun Azerbaycan’a girişi – Analiz

Önceki yazıyı okumak için lütfen tıklayın: Milli Mücadelenin başlarında Kızıl Ordunun Kafkaslarda ilerleyişi – Analiz

7.8 Mustafa Kemal’in sözde Azerbaycan ihaneti iddiaları nelerdir?

300px-ApproxPositionsWWI-1919

Mustafa Kemal Azerbaycan’ı sattı denilen dönemde Bakü petrol kuyuları İngiliz ordusunun işgali altındaydı.

Özellikle Fethullah Gülen’in Azerbaycan’daki okullarından yetişenlerin başını çektiği bazı nurcu/dinci Azerbaycan Türklerinin Mustafa Kemal Azerbaycan’ı satmıştır iddiaları fesli Kemal Mısıroğlu’nun uydurmalarına dayanmaktadır. Fesli bunları neye istinaden uydurmuş, şimdi de onları inceleyelim.

7.8.1 Rıza Nur’un hatıraları ve fesli bunak

Atatürk düşmanı Kadir Mısıroğlu’nun Atatürk Azerbaycan’a ihanet etti iddialarının tek kaynağı Rıza Nur’un hatıralarıdır. Tarih bilgisinden yoksun saçma sapan iddialarla yıllardır Atatürk düşmanlığı yapmakta olan fesli Kadir Mısıroğlu’na kahvede otururken! gelmiş bu hatıralar.

Rıza Nur’a göre güya Mustafa Kemal, Halil Paşa’ya telgraflar çekerek Rusları Bakü’ye sok diye talimat vermiş. Peki nerede bu telgraflar? Yok. Rıza Nur baştan sonra uydurmalarla dolu, hiçbirinin belgesi olmayan hatıralarında Atatürk’e çok alçakça, terbiyesizce belden aşağı vurmalar da dahil olmak üzere akla hayale gelmeyecek iftiralarda bulunmuştur. Mesela Atatürk’ün annesi genelevde çalışmışmış, Atatürk Türkiye’yi Bolşevik yapmak istemişmiş v.b..  Ruh ve Sinir hastalıkları uzmanı Dr. Hasan Behçet Tokol’un, Rıza Nur’a ilişkin tanısı şöyledir: “Bu kişide bir koğuş hastaya yetecek kadar hastalık var. Teşhisim; psikopatik bir zemin üzerinde paranoit reaksiyon, yani çok ağır bir ruhsal bozukluk tablosu. Bu tür hastalar, zeka fakülteleri tamamen bozulmadığından kısa süreli de olsa olumlu işler yapabilirler. Anılarını; son duygu, düşünce ve yargılarına göre değiştirerek, geriye dönüp yeniden kurgulayarak, sanki gerçekmiş gibi aktarmış ki, bu tutum, bu tür hastalara özgü bir telafi ve tatmin yoludur. Böyle bir hastanın anılarını ve tanıklığını ciddiye almak tıbben olanaklı değildir.

Tarihçi Emre Polat’ın bu konuda açıklamaları var: “Fes demişken aklıma geldi. Kadir Mısıroğlu diye biri var. Yıllarca Atatürk düşmanlığını pompalayan bu kişinin cevaplaması gereken sorular var. Bunların başında şu geliyor: ‘İngiliz kraliyet ailesinin kütüphanesinde bulunan Dr. Rıza Nur’un hatıratı bir kahvehanede otururken sana nasıl geldi?’ Ben İngiltere’ye gittim oradaki Milli Kütüphane’den yakın zamana ait bir belge almaya çalıştım. İnanın öyle bir prosedür uyguladılar ki vazgeçtim, almadım. Şimdi bırakın sıradan bir belgeyi, bir hatıratın mikro filmi İstanbul’da bir kahvede otururken sana nasıl geldi? Bence bunu açıklaması gerekiyor. Bu durum İngilizlerle olan hukukunun da boyutlarını gösterir. Kendisi darbe döneminde Almanya’ya kaçmıştı. Almanya’ya kaçtığında İngiliz pasaportu taşıyordu. O İngiliz pasaportunu nasıl aldığını da açıklarsa biz de onun Mustafa Kemal düşmanlığının membaını anlamak adına daha somut şeyler söyleyebiliriz. Ama bu yönüyle ciddiye almıyorum çünkü Osmanlıca belgeleri göstersem ne olduğunu bilmez, öyle bakar. Osmanlıca okumayı bilmeyen insan kalkmış tarihçi diye geçiniyor. Bizim meselemiz o değil, ondan etkilenen ve etkilenmesi muhtemel insanları kurtarabilmek. Bu milletin kurucusu ile arasına açılan uçurumu ortadan kaldırabilmek.”

Bu arada Rıza Nur ile aynı kaderi paylaşan yani Bakırköy akıl hastanesinde, Cerrahpaşa psikiyatri kliniğinde yatmış, raporlu, Maraş dondurmacısı gibi fesle gezen bunağa bakalım başka neler yumurtlamış:

İslam; “İslamın şartı 7.

Haçlılar; “Selahaddin Eyyübi, namussuz, şerefsiz bir adam. Haçlılarla anlaşarak dedi ki  Selçuklu ülkesi sizin olsun, bana dokunmayın.” 

Kerbela; “Yezid haklı, İmam Hüseyin haksız.” 

Azerbaycan; “Kümül teşkilatı“. Doğrusu “Qardaş Kömeyi Mecmuası” – Kardeşe Yardım Dergisi. Milli Mücadele sırasında Azerbaycan’da Türk halkına  yardım topluyordu.

Diğer incileri: “10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe kenefe gidin”, “Mustafa Kemal’in verdiği zararı Yunan yapmazdı”, “Mehmet Akif Ersoy sersemin teki”, “Çanakkale harbi, büyük bir harp değildir”, “Van münüt sözü, İstiklal harbinden daha mühimdir”, “Karl Marx’a Das Kapital’i cinler yazdırdı”….v.b….v.b.

7.8.2 Mustafa Kemal’in 26 Nisan 1920 tarihli mektubu

Mustafa Kemal’in askeri malzeme ve para yardımı istemek amacıyla Moskova Hükümetine gönderdiği 26 Nisan 1920 tarihli mektubunda Ruslara bazı teklifler yaptığı görülüyor: “Bolşevik kuvvetleri Gürcistan üzerine askeri harekat yapar veyahut takip edeceği siyaset ve göstereceği tesir ve nüfusla Gürcistan’ın da Bolşevik ittifakına dahil olmasını ve içlerindeki İngiliz kuvvetlerini çıkarmak üzere, bunlar aleyhine harekata başlamasını temin ederse Türkiye Hükümeti de emperyalist Ermeni Hükümeti üzerine askeri harekat icrasını ve Azerbaycan Hükümetini de Bolşevik (Komünist) devletler zümresine ithal etmeyi taahhüt eyler.

Buna dayanarak Mustafa Kemal’in Azerbaycan’ı sattığı Atatürk düşmanlarınca öne sürülmektedir. Mustafa Kemal  yukarıda da belirttiğimiz gibi o zaman savaş halinde olduğu düşmanı İngilizlerin, işgal ettikleri Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’dan atılması, bunun sonucunda Doğu sınırlarını güvence altına alınması için İngiliz düşmanı Bolşeviklerle ortak hareket teklif etmektedir. Ermenistan harekatını kendisi üstlenmiştir. Zira Ermenistan, Türkiye ve Azerbaycan topraklarını işgal etmiş ve etmeye devam etmekte olduğundan öncelikle hedefi o toprakları geri almaktı. Bu konuda Sovyetlere güvenmemektedir. Önceki yazımızda belirttiğimiz gibi Ermenilerin işgal ettiği Türkiye ve Azerbaycan toprakları Sovyetlerin umurunda olmadığı için  Ermenilerle çatışmalara girmekten kaçınmaktadırlar.

Mektubun tarihi 26 Nisan 1920. O tarihte M. Tuhaçevski, S. Orjonikidze ve Zaharov tarafından planlandığı şekilde Kızılordu Azerbaycan’ın Samur sınırında, Sovyet Hazar filosu da Raskolnikov komutasında Alat yakınlarında işgali legalleştirmek için, toplantı halinde olan Azerbaycan Meclisinin davet etmesini bekliyorlardı. Ertesi sabah 27 Nisan 1920 de daha davet çıkmadan Kızılordu Azerbaycan’ı işgale başladı.  Dönelim tekrar Mustafa Kemal’in mektubuna. O zamanlar Moskova ile Anadolu arasında doğrudan bağlantı yoktu, bu yüzden bu mektup ancak 1 Haziran’da yerine ulaştı. Çiçerin’in bu mektuba cevap yazdığı tarih 3 Haziran,  mektubun yerine yani Ankara’ya ulaştığı tarih de 15 Haziran 1920. Aradan geçen 50 günlük süre gösteriyor ki diplomasi arkadan geliyor, önde gidenler bir tarafta Kızılordu, diğer tarafta 15. Kolordu, güçleri ölçüsünde yörenin kaderini tayin ediyorlar. Diplomasi de olan biteni resmiyete döküyor.  Tarih itibarıyla da, çarpıtıldığı şekilde “Azerbaycan ordusu Bakü’de Rus sınırında bekliyordu, Atatürk emretti, Azerbaycan ordusu çekildi ve Ruslar geldi diye bir şey yok.

Bir başka önemli husus iddiaların aksine mektubun sonundaki taahhütte Azerbaycan’ın bağımsızlığının kaybetmesi diye birşeyin söz konusu edilmemesi. Mustafa Kemal’in taahhüdünün tamamen politik, kaçınılmaz şekilde olacaklardan yarar sağlama amaçlı olduğu aşikar. Bir çok kaynakta bu Mustafa Kemal’in gerçekçi ve pragmatist anlayışının bir sonucu olarak nitelendiriliyor. Mustafa Kemal’in bunları neden yaptığı  ilerde toplu olarak analiz edilecektir.

7.8.3 Yeşil Ordu gelecek miydi?

Fesli, palavraları belgeye dayanmayan, Atatürk düşmanı bunak dinciye göre: Güya Azerbaycanlılar 28 Nisan’da Bakü’yü işgal eden Rus ordusunu Anadolu’ya Mustafa Kemal’e yardıma gidiyor sandıkları Yeşil Ordu zannetmişler onun için Azerbaycan’a girişine direnmemişler. Onlara bunu inandıran da güya Mustafa Kemal ile Enver Paşa’nın amcası Halil Paşaymış. Enver Paşa ile Halil Paşa bunun için Azerbaycan’da buluşmuşlarmış.

Öyle mi acaba? Gelin madde madde irdeleyelim:

  • Azerbaycanlılar gelenlerin kim olduğunu ve ne için geldiklerini gayet iyi biliyorlardı. Meclis görüşmeleri, yazışmalar, notalar bunu ayrıca belgelemektedir.

  • İstanbul’u terkettikten sonra Berlin’e geçen Enver Paşa’nın 1919 Mayıs’ından dan itibaren bir kaç kez Moskova’ya gitme teşebbüsleri başarısızlıkla sonuçlandı, ancak 15 Ağustos 1920’de Moskova’ya gidebildi. Enver Paşa Bakü’ye ancak Şark Milletleri Kurultayına (Şurası) katılmak üzere 1 Eylül 1920 de gitti. Yeşil Ordu fikri de ilk kez bu şurada ortaya atıldı. Enver Paşanın bu orduyu kurmak için Buhara’ya gidişi ise Ekim 1921. Enver Paşa Orta Asya’daki Türklerden oluşan söz konusu orduyu ise ancak 1922 Şubatta topladı. Bütün bu tarihler Bolşeviklerin Azerbaycan’a girmesinden yani 28 Nisan 1920 den sonra.

  • Mustafa Suphi Kurtuluş savaşına yardım için Sovyetler Birliği içerisindeki Türklerden bir tabur oluşturdu. Yeşil ordudan kastedilen buysa, bu tabur 1-8 Eylül 1920 Bakü’de düzenlenen Şura’da alınan kararlaştırıldı ve sonrasında kuruldu. Bu da Bolşeviklerin Azerbaycan’a girmesinden sonra.

  • Günümüzde bu zırvayı Azerbaycan’da bilen yok. Sadece o zamanlar 1-2 Anadolu basınında haber olarak yer almış. Örneğin Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde “Kızıl ve Yeşil Bolşevik ordularının Azerbaycan ile anlaşarak bu memlekete dahil olduktan sonra Gürcistan ve Ermenistan sınırlarına dayandıkları malumdur.” diye mesnetsiz bir haber çıkmış. Söz konusu fesli bunak da savını buna dayandırmış anlaşılan.

  • İşin aslı bir şehir efsanesidir. Buna göre Enver Paşa komutasında Kafkaslardan bir yardım kuvveti, Yeşil Ordu adı ile Anadolu hareketine destek olacaktı. Yeşil Ordu adıyla Rusya’da Türklerin kurduğu ileri sürülen bu örgüt, Kafkas yolu açılınca sözüm ona binlerce atlıyla Anadolu’ya yardıma gelecekti. Bu daha çok Mustafa Kemal’e karşı hazırlanmış bir propaganda olup bazı serüvencilerin dillerine doladıkları bir müdahale silahıydı. Mustafa Kemal Paşa’ya muhalefet düşüncesi ile Enver Paşa yanlısı İttihatçılar tarafından böylesi bir efsane ortaya atılmıştı. Güya Mustafa Kemal buna inanmış, Enver’in Kafkaslardan orduyla gelip iktidarı alacağından korkarak Batı cephesinde ihtiyacı olduğu halde Kazım Karabekir ve ordusunu Doğu cephesinde tutmuş. Bu da külliyen yalandır. Önceki yazımızda detayları verildiği üzere Kazım Karabekir’in Osmanlı’nın emirlerine aldırmayarak terhis etmediği ve Ankara Hükümetine bağladığı 15. Kolordu TBMM hükümeti kararıyla Ermeni Ordusuna karşı Doğu Harekatına başlamış, harekatın sonunda sadece güvenlik için bırakılan 11’nci Piyade Alayı hariç kolordunun tamamı Batı Cephesine kaydırılmıştır.

7.8.4 Kızıl Ordu Azerbaycan’dan geçip Türkiye’ye yardıma gidecek miydi?

Bu bir önceki iddianın güya belgesi de dahil olmak üzere benzer bir versiyonu olup iddiada Yeşil Ordu renk değiştirmekte, daha doğrusu yerini Kızıl Ordu’ya bırakmakta.

İddia şu: “Azerbaycanlılar kandırılmışlar. Halil Paşa’nın ‘Kızıl Ordu geçip Anadolu’ya giderek Türk ordusu ile birlikte Yunanlılara karşı çarpışacak’ yalanı yüzünden Kızıl Ordunun Azerbaycan’a girmesine direnmemişler.” İddia güya belgeye dayanmaktaymış. İnceleyelim:

    22 Ocak 1921 tarihli TBMM tutanakları

İnternette bu tutanağın sadece 331. sayfasına yer verilerek denir ki: “Bakın devletin resmi tutanağında yazıyor Kızılordu Azerbaycan’a gelirken Azerbaycanlılara sakın bu orduya silâh atmayın, Bolşevik orduları garp cephesine geçecek, Türklere yardım edecek denmiş. Azerbaycanlılar da bir kongrede demişler ki, bizim istiklâlimizi Türk kardeşlerimizin uğruna kurban edelim. Onlarsız biz yaşayamayız. Gelsin Rus orduları buradan geçsin. Halil Paşa gitmiş, o kongreye, Bolşeviklerle anlaşmış, Rusları içeri çekmiş….”. Bunlar okuyanlara vay anasını dedirtecek derecede ve sadece tek 331. sayfa okunduğunda sanki Mustafa Kemal ya da yetkili birisi tarafından söylenmiş gibi algılanacak şekilde. Ama kazın ayağı öyle değil. Bakın nasıl.

Tutanağın tamamını bulup 330. sayfaya baktığımızda bu konuşmanın Mustafa Kemal değil, Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey tarafından yapıldığını görmekteyiz.

Avni bey konuşmasını “Şeyh Servet Efendi’nin “Bolşeviklik propagandası” yaptığı yolunda şifreli bir telgraf üzerine açılan görüşmeler sırasında yapmış.

Avni beyin konuşmasının tamamını okuduktan sonra görülüyor ki anlattıkları tamamen …mişli- …muşlu, tamamen rivayetlere dayanan, duydukları ya da uydurdukları ve kendi düşünceleri. Kim(ler)den duyduğunu da açıklamıyor.  Ne kadar mesnetsiz konuştuğu ayrıca şundan da anlaşılıyor: Güya Azerbaycanlılar demiş ki “istiklâlimizi Türk kardeşlerimizin uğruna kurban edelim. Onlarsız biz yaşayamayız. Gelsin Rus orduları buradan geçsin“. Bunu ne zaman demişler? Güya Halil Paşa’nın Rusların Azerbaycan’a girmesi için kulis yaptığını iddia edildiği 1-8 Eylül 1920 tarihindeki Kongrede. Yani Rusların Azerbaycan’ı işgal etmesinden 4 aydan fazla bir süre geçtikten sonra Azerbaycanlılar demiş ki Ruslar gelsinler buradan geçsinler.  Avni bey resmen saçmalamış.

Artık anlayın zamanımızı ne kadar boşa harcadığımızı, ama buraya kadar getirmişken devam edelim.

Aslında Avni bey koyu bir anti-komünisttir, dolayısıyla derdi “Rusya’dan bize bir hastalık olarak geldiğini” iddia ettiği Bolşeviklikledir. Kendince, Hükümetin Bolşeviklere yakın olmasından memnun değildir ve özellikle “İslamiyetle Bolşeviklik arasında pek az fark vardır” dediğini iddia ettiği Kazım (Karabekir) Paşa’yı suçlar ve Erzuruma bir heyet gönderilerek soruşturma açılmasını ve ceza verilmesini ister.

Mustafa Kemal cevap vermek için söz alır. Önce, amaçlarının “ulusal sınırlar içinde bağımsızlık” olduğunu, bu yüzden komünizm ile bağdaşmadıklarını anlatır. Sonra da Sovyetler Birliği ile ilişkilerinde iki bağımsız devlet olarak hareket edildiğini vurgular. Mustafa Suphi’nin “Rus Bolşevizmini çeşitli kanallarla ülke içine soktuğunu”, buna karşılık ülke içinde “kendiliğinden komünizm örgütü kurma hevesi”nde bulunanların çıktığını; bu gelişmeler üzerine, hükümetin Türkiye’de Komünist Partisi’nin kurulması konusunu gündeme aldığını açıklar. Konuşmasını şöyle sürdürür:

Efendiler, iki önem olabilirdi. Birisi, doğrudan doğruya komünizm diyenin kafasını kırmak; diğeri, Rusya’dan gelen her adamı derhal, denizden gelmişse vapurdan çıkarmamak; karadan gelmişse sınırı dışına atmak gibi zorlayıcı, şiddetli, kırıcı önlem almak… Bu önlemlere başvurmak iki bakımdan yararsız görülmüştür. Birincisi, iyi ilişkiler bulunmayı gerekli saydığımız Rusya cumhuriyeti tümüyle komünisttir. Eğer böyle zorlayıcı önlem uygularsak, o halde kayıtsız koşulsuz Ruslarla ilişkide bulunmamak gerekir. Oysa biz birçok siyasal düşünce ile birçok neden ve etkiden dolayı Ruslarla temas ve ilişkide bulunmak istedik, istiyoruz ve isteyeceğiz. O halde uygulayacağımız önlemlerde dostluğunu istediğimiz bir ulsuun, bir hükümetin ilkelerini aşağılamamak zorundayız...”

Mustafa Kemal Kazım Karabekir’i satmaz ve şu sözlerle korur:

Kâzım Paşa’nın komünistlerle temasta olanlara karşı komünist görünmesi doğru olabilir; memleket ve millet için yararlı bir siyasal amacı sağlamak içindir; gerçekte komünist ve bolşevik olduğu için değildir”.

Mustafa Kemal, Avni beyin Rusların Azerbaycan’ı işgali konusundaki martavallarına cevap vermez. Zaman kalmamıştır. Zaten saçmalıkların neresine cevap verilebilir ki?

Kızılordu Dağıstan-Azerbaycan sınırındayken, komutan G.K. Orjonikidze’nin G.V. Çiçerin’e gönderdiği mektubunda  “... Türkiye’nin milli kurtuluş harekatının lideri Mustafa Kemal Paşa Türkiye sınırını İngilizlerin saldırısından koruması amacıyla Azerbaycan hükümetinden Sovyet ordusunun Türkiye sınırına gelmesine müsaade etmesini istemektedir....”  ifadesi de bu iddiaya belge olarak gösterilmektedir. O dönemde Ermenistan sınırı Türkiye için sürekli saldırı kaynağıydı. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Ordusu da sınırlarını koruyamamaktaydı. Diğer bölümlerde ifade ettiğimiz gibi Mustafa Kemal, o sıralar Ermeni-İngiliz hakimiyetinde olması nedeniyle sürekli çatışmalar yaşanan Türkiye’nin Doğu sınırlarının Azerbaycan’ın bağımsızlığını kaybetmeden Ermenistan ve Gürcistanla birlikte Sovyet Birliğine girmesiyle güvence altına alınacağına inanıyor, bunu gerçekleşmesiyle oradaki kuvvetleri Batı Cephesine kaydırmak istiyordu.

Diğer bölümlerde ifade ettiğimiz gibi ne Azerbaycan ve Sovyetler arasındaki notalarda, ne Azerbaycan Meclisindeki şiddetli tartışmalarda, ne de Azerbaycan Bolşevikleri ile pazarlıklarda  “şu renkte bir ordunun askeriyle, topuyla, tüfeğiyle Türkiye’ye yardıma gideceği, ya da Türkiye’nin sınırlarını koruyacağı, o nedenle geçmelerine izin verilmesi” söz konusu edilmemiştir. Ne Sovyetlerin ne de TBMM hükümetinin böyle bir talebi olmuştur. Buna dair hiçbir belge yoktur.  Buna dair hiçbir belge yoktur. Daha doğrusu vardır, bir mebusun TBMM’de, kendi ifadesinden de anlaşıldığı gibi, rivayetlere dayanan bir konuşma. Fesli yalancı bunak da isnatlarını buna dayandırmıştır.

Mustafa Kemal demiştir ki: “…biz memleket ve milletimizin varlığını ve istiklâlini kurtarmak kurtarmak için karar verdiğimiz zaman kendi görüşlerimize bağlı bulunuyorduk ve kendi kuvvetimize dayanıyorduk. Hiçbir kimseden ders almadık, hiç kimsenin aldatıcı sözlerine aldanarak işe girişmedik. Bizim görüşlerimiz, bizim prensiplerimiz herkesçe bilinir ki, Bolşevik prensipleri değildir ve Bolşevik prensiplerini milletimize kabul ettirmek için de şimdiye kadar hiç düşünmedik ve girişimde bulunmadık. Bizim inancımıza göre, milletimizin hayatının sağlanması ve yükselmesi kendi kararlılık yeteneğiyle uygun olan görüşlerle olacaktır. Fakat esas itibariyle incelenirse bizim görüşlerimiz –ki halkçılıktır- kuvvetin, kudretin, hâkimiyetin, yönetimin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır. Yine şüphe yok ki, bu dünyanın en kuvvetli bir esası, bir prensibidir.”

Mustafa Kemal Ruslardan hiçbir zaman asker desteği istememiş, böyle önerilere hiç sıcak bakmamıştır. Böyle bir şeyin Azerbaycan’ın başına geldiği gibi Türkiye’nin de zararına neden olacağını öngörmekteydi.

7.8.5 Ruslara karşı koymaya Halil Paşa mı engel olmuş?

Bu iddia da ruh hastası Rıza Nur’un sözde hatırlarında yer almaktadır: Güya Azerbaycanlılar demiş ki; “Ordumuz vardı, müdafaa edecektik, Halil Paşa ettirmedi”

O zaman sormazlar mı 17 Kasım 1918 de  Bakü’yü işgal eden General William Thomson komutasındaki topu topu 5 000 kişilik İngiliz ordusuna karşı da mı sizi Halil Paşa müdafaa ettirmedi diye? Belli ki Azerbaycan Türkleri böyle bir cümle sarfetmiş olamazlar. Aslında söz konusu rezil uydurmalara burada yer vererek okuyucunun zamanını almak istemezdik ancak yazarlığın raconu bunu gerektiriyor.

Zaten Kızıl Ordu’ya direnilmediği doğru değildir. Önceki yazımızda açıklandığı üzere Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa ile Azerbaycan’da bulunan eski Osmanlı Ordusu ve Azerbaycan subaylarının önderliğinde Kızıl Ordu’nun işgaline  Gence’de, Şuşa-Karabağ, Zagatala, Lenkeran’da fiilen zorlu şekilde direnilmiş binlerle kayıplar verilmişti. Bakü’de direnilmemesinin sebebi o sıralarda Dağlık Karabağ’da ve başka bölgelerde Ermenilerin isyanı yüzünden ordunun oralara intikal etmiş olmasıdır. Bakü, kuzeydeki Yalama istasyonu koruyan küçük bir birlik dışında, bu yüzden savunmasız kalmıştır.

Diğer bölümlerde vurgulandığı gibi Kızıl Ordunun Azerbaycan’a gelişinin tek amacı vardır. O da Bakü petrolleriydi.  O sıralardaki askeri emirlere, tartışmalara ve belgelere, teati edilen notalara bunu gösteriyordu. Azerbaycan Devletinin ileri gelenleri, Meclis üyeleri ve Azerbaycan Bolşevikleri de herşeyin farkındaydılar. Bu nedenle Kızılordu’nun “transit geçeceğim” gibilerinden bahaneye ihtiyacı olmamış, sadece emperyalist amacını Azerbaycan’a Bolşevik yönetiminin isteği üzerine geldik şeklinde kamufle etmişti.

7.8.5.1 Halil Paşa kimdir, Ankara temsilcisi midir?

Yazımızın çeşitli bölümlerinde adı geçen Halil (Kut) Paşa Enver Paşa’nın amcasıdır. Halil Paşa, 1918’de Azerbaycan’ı Ermeni-İngiliz-Rus ittifakından kurtaran Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa’nın komuta ettiği Kafkas İslam Ordusu’nun cephe komutanıydı. Mustafa Kemal’den daha çok Enver’e yakınlığı ile bilinirdi. Halil Paşa Sivas Kongresine gitti ve Atatürk’ten görev istedi, Atatürk ona resmi bir görev vermedi ancak:  “Senden doğu bölgelerinde yararlanmak isteriz. Örneğin Bolşeviklerle aramızda yol açmak ve bu suretle bağlantıyı sağlamak, sonra Bolşeviklerden silâh, cephane ve paraca yardım görmek… Siz mütarekeden önce Kafkaslarda ordularımızla harekât yapmıştınız. O zamanlarda Bolşevikleri yakından tanımıştınız. Onun için bu taraflardan Anadolu’ya yapacağınız yardım, diğer taraflardan yapacağınız yardımlardan daha değerli olacaktır.” diyerek Kafkasya’ya gittiğinde bağlantı ve istihbarat yardımı istedi. Halil Paşa’nın resmi görevi olmadığı, Bekir Sami Bey’in Ağustos 1920’de Ankara hükümetini temsilen Sovyet Hükümeti ile Moskova’daki görüşmeleri sırasında Halil ve Cemal Paşaların Türk ulusu yerine söz söyleme hakkının olmadığını vurgulamasından da anlaşılmaktadır.

11. Ordu (Kızılordu) Azerbaycan sınırına dayandığında Müsavat Hükümeti yetkilileri Halil Paşa’yı Kızılordu’nun başındakilerle görüşmesi için yolladılar, Halil Paşa ikna edemedi Rusları. Azerbaycan’ın dayanacak gücü olmadığını da görüyordu, Rusların behemahal işgali gerçekleştireceklerini, Azerbaycan için yapacak bir şey olmadığı kanısına vardı ve trene atlayıp Moskova’ya geçti. Atatürk düşmanları bu görüşmeyi Halil Paşa Atatürk’ün adamıydı, Rusları “Türkiye’ye geçerek Türkiye’yi kurtarın” diye davet etti, Azerbaycanlıları da böyle ikna etti,  Rusların girmesini kabul ettirdi, Atatürk’ten Kafkas Seddini yıkma talimatı almıştı şekline çevirdiler.

Temmuz 1920’de Halil Paşa ve İttihatçı subaylar Kızıl Ordu’nun 28. Kızıl Tümen’i Süvari Tugayı’na mensup 1. Kuban Kazak Alayı ile beraber Nahçıvan’a geldiler. Doğu Cephesi Komutanı Kazım (Karabekir) Paşa bir Piyade Taburu ve bir bataryadan oluşan kuvveti 1 Ağustos’ta Halil Paşa’nın emrine verimesiyle Kızıl Ordu-Türk Ordusu ortak harekatıyla Nahçıvan Ermenilerden geri alındı.

Paşa hatıralarını Taylan Sorgun’una anlatmış o da “Halil Paşa İttihat Terakki’den Cumhuriyete Bitmeyen Savaş” adlı kitabında yazmıştır.

7.8.6 Mustafa Kemal BMM’de 14 Ekim 1920 de yaptığı konuşmada ne demek istemiş?

Atatürk bu konuşmada Gence’de Bolşeviklere karşı direnen Nuri Paşa’yı: “Nuri Paşa hepinizce bilinen bir kişidir. Bu kişinin komutası altında iki üç bin kişiden oluşan bir Azerî kuvvet vardı. Bu zatı, İngilizler her nasılsa aldatmışlar, kendisiyle beraber kuvvetini de kendi lehlerine kullanmışlardı. Yani Nuri Paşa ve kuvvetleri de bu Kızıl Ordu aleyhine diğer direnenlerle beraber hareket etmişti. Onun için Onbirinci Ordu, Gence’deki isyancıların hadlerini bildirdikten sonra Akdam yönünde yürüdü. Akdam, Gence’nin güneydoğusundadır. Orada 9 Haziran tarihinde Nuri Paşa kuvvetlerini de mağlûp ve perişan etti. Yenilen bu kuvvetler Akdam’dan sonra güneye, İran içlerine doğru çekildi.” sözleriyle eleştirmesi  Azerileri satmak olarak nitelendirilir.

Mustafa Kemal Nuri Paşa’ya haber göndermiş, kendisini ve askerlerini boş yere heba etmemesini istemiştir. Mustafa Kemal’e göre  Nuri Paşa ve diğer Türk subayları Gence’de Kızılordu’ya karşı ayaklanacaklarına Azerbaycan topraklarını işgal eden Ermenilere karşı çarpışmalıydılar. Mustafa Kemal Rusların Ankara hükûmeti ile ilgili kuşkularını ifade etmeleri üzerine böyle politik bir konuşma yapma gereğini de hissetmiştir.

Aynı konuşmada Kızıl Ordu’yu kasdederek “Bu ordular, bizim delâletimiz, tesirimiz ve hizmetimiz sayesinde, suhuletle Şimalî Kafkasya’yı geçtiler ve Azerbaycan’a dahil oldular ve Azerbaycanlılar da gelen orduları kemali sükûnetle kabul ettiler.”  demesi de Azerileri satmak olarak nitelendirilir.  Atatürk burada Moskova’ya gönderdiği 26 Nisan 1920 tarihli mektubunu kasdetmektedir. Bölüm 7.8.2’de açıklandığı gibi  bu mektup ancak 1 Haziran’da yerine ulaştı. Kızıl Ordu’nun Azerbaycan’a girişi ise 27 Nisan 1920. Yani mektubun Kızıl Ordu’nun girişine hiçbir etkisi olmamıştır. Yine Bölüm 7.8.2’de açıklandığı gibi Atatürk’ün bu ifadeleri ve mektubu Kızıl Ordu’nun Azerbaycan’a girişiyle Azerbaycan’ın bağımsızlığının kaybetmesi diye birşey söz konusu olmayacağı şeklinde verilen söze ve varılan anlaşmaya dayanmaktaydı. (T. B. M. M. ZABIT CERİDESİ Kırk Sekizinci İçtima
14 .8 .1336 Cumartesi DEVRE: I CİLT: 3 İÇTİMA SENESİ: 1)

7.8.7 Kazım Karabekir’in anıları

Atatürk Azerbaycan’ı sattı diyen Azeri nurcuların önemli bir kaynağı Atatürk’ün silah arkadaşı Kazım Karabekir’in anılarıdır daha doğrusu uydurmalarıdır. Bunları Karabekir, 1925 Şeyh Sait İsyanı ile ilişkili görülerek İstiklal Mahkemesinde idam istemiyle yargılanması sonrasında Atatürk ile yolları ayrılınca, Atatürk’ün Nutuk’taki ithamlarına yanıt vermek için yazmıştır. Hatta Atatürk’ü halkın gözünden düşürmek için “din düşmanı” olmakla itham etmiş, bunu Mustafa Kemal bizim Bolşevik olmamızı istiyordu saçmalığına kadar uzatmıştır. Azerbaycan’ın Sovyet işgali süreci konusunda da topu Mustafa Kemal’e atmıştır. 1921 yılında, Kurtuluş Savaşı’nın şiddetle devam ettiği bir sırada yaptığı bir konuşmada “Azerbaycan Türklerinin dertleri bizim derdimiz, sevinçleri bizim sevincimizdir. Bu yüzden, onların arzularına nail olmaları, bağımsız ve özgür yaşamaları, bizi her şeyden çok memnun eder ve sevindirir.” diyen Mustafa Kemal’e. Karabekir Milli Mücadele sırasında Meclis’te Bolşeviklikle suçlandığını ve onu Mustafa Kemal’in savunmasını kurtardığını çok çabuk unutmuştur.

Devamını okumak için lütfen tıklayın: Milli Mücadelede Doğu Cephesi ve Moskova ile ilişkiler – Analiz

Kaynaklar (tüm yazı dizisi için):

Kafkas İslam Ordusu. Bülent Pakman. Eylül 2010. https://bpakman.wordpress.com/baku-2010-fotograflar/temel-bilgiler/azerbaycan-tarihi/kafkas-islam-ordusu/

Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti. Bülent Pakman. Ağustos 2014. https://bpakman.wordpress.com/turk-dunyasi/gunumuz-turkleri-turk-devletleri/kuzey-kafkasya/kuzey-kafkasya-cumhuriyeti/

Osmanlı’nın Milli Mücadele’ye İhaneti. Bülent Pakman. Ocak 2015.https://bpakman.wordpress.com/ataturk/ataturkun-devraldigi-ulkenin-hali/osmanlinin-milli-mucadeleye-ihaneti/

Dersim gerçeği. Bülent Pakman. Ocak 2015. https://bpakman.wordpress.com/dinler-arasi-diyalog/siyonist-evangelist-isbirligi/kurt-ozerkligine-dogru/ataturk-kurtlere-ozerklik-vadetti-mi/dersim-gercegi/

Dürrizade Fetvası. Bülent Pakman. Mayıs 2010. https://bpakman.wordpress.com/ataturk/ataturkun-devraldigi-ulkenin-hali/durrizade-fetvasi/

Azerbaycan Topraklarının İşgali. Bülent Pakman. Ekim 2010. https://bpakman.wordpress.com/baku-2010-fotograflar/ermenistan-siniri-acilacak-mi/azerbaycan-topraklarinin-isgali/

Kurtuluş Savaşına Buhara Altınları. Bülent Pakman. Ağustos 2011. https://bpakman.wordpress.com/ataturk/ataturkun-devraldigi-ulkenin-hali/kurtulus-savasina-buhara-altinlari/

Milli Mücadeleye Azerbaycan Desteği. Bülent Pakman. Ağustos 2012. https://bpakman.wordpress.com/ataturk/ataturkun-devraldigi-ulkenin-hali/milli-mucadeleye-azerbaycan-destegi/

Azərbaycan Xalq Cümhurriyəti – 90 (1918 – 1920) Azerbaycan Respublikası Medeniyet ve Turizm Nazırlığı. М. F. Аhundov adına Azerbaycan Milli Kitabhanası
http://www.anl.az/down/az.xalq.cumhuriyyeti.pdf

Azerbaycan Cumhuriyeti. Prof. Dr. Musa Gasımov http://coedev.miami.edu/
Nisan 1920 darbesi ve Azerbaycan demokratik Cumhuriyetinin düşmesi. Prof. Dr. Cemil Hasanlı, Tarih Bilimci. İRS Tarih bilinci. http://irs-az.com/new/pdf/201308/1375679518393304782.pdf

Ermeni Terör Örgütü Taşnaksütyun’un 1918-1920 Yıllarında Güney Kafkasya ve Yukarı Karabağ’da Yaptığı Katliamlar. Sevinç Seyidova. Doç. Dr., Azerbaycan Devlet Pedoqoji Üniversitesi, Tarih Fakültesi. Turkish Studies – International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9/1 Winter 2014, p. 485-494, ANKARA-TURKEY http://www.turkishstudies.net/Makaleler/1315668642_27SeyidovaSevinç-trh-485-494.pdf

İlk Cumhuriyet Döneminde Azerbaycan Petrolünün Ermeni Faaliyetlerindeki Rolü (1918-1920) BeşirMustafayev Doç. Dr. Iğdır Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü. Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Sayı: 1. Nisan 2012. 59-79. http://sosbilder.igdir.edu.tr/Makaleler/634303309_05_Mustafayev_%2859-79%29.pdf

I. Dünya Savaşı Esnasında Nargin Adası’ında Türk Esirler. Dr. Betül ASLAN A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED], ERZURUM 2010 http://e-dergi.atauni.edu.tr/ataunitaed/article/viewFile/1020002502/1020002504

Gence İsyanı. Ahmed İsayev. 8 Ağustos 2010. http://www.anl.az/down/meqale/azerbaycan/2010/avqust/130265.htm

Azerbaycan. Devleti kaybetme faciası. http://www.azerbaijans.com/content_318_tr.html

Azerbaycan’ın askeri tarihi http://www.azerbaijans.com/content_652_tr.html

Azerbaycan Basın tarihi http://www.azerbaijans.com/content_741_tr.html

Democratic Republic of Azerbaijan. Chronology of Major Events (1918-1920) by Fuad Akhundov http://azer.com/aiweb/categories/magazine/61_folder/61_articles/61_chronology.html

Azerbaycan Cumhuriyeti Devleti’nin Kuruluşunda Türkiye’nin Yardımları İlhak Amacına mı Yönelikti? Yrd. Doç. Dr. Selma YEL http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/45/800/10219.pdf

Elviye-i Selase’nin Osmanlı Devleti’ne İadesi ve Bazı Uygulamalar
Doç. Dr. Mustafa GÜL. Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Tarih Bölümü öğretim Üyesi http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/45/814/10330.pdf

Milli Mücadele Döneminde Elviye-i Selase ve Nahçıvan. Esin Derinsu Dayı. T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı. 2013. http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-64-65-66/milli-mucadele-doneminde-elviye-i-selase-ve-nahcivan

Ahıska Türkleri -VI- Asil S. Tunçer http://www.turizmhaberleri.com/koseyazisi.asp?ID=2424

İngiliz Belgelerinde Türkiye, Erol Ulubelen, Çağdaş Yayınları. İstanbul 1982.

Yakın Dönem Tarihimizde Yeşil Ordu Cemiyeti’ne Toplu Bir Bakış. Mukaddes Arslan. T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-51/yakin-donem-tarihimizde-yesil-ordu-cemiyetine-toplu-bir-bakis

Moskova Antlaşmasına Giden Yol, Milli Mücadele Dönemi TBMM Bolşevik İlişkileri. İhsan Çolak. T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-49/moskova-antlasmasina-giden-yol-milli-mucadele-donemi-tbmm-bolsevik-iliskileri

I. Dünya Savaşı Sonunda Nahçıvan’da Yapılan Millî Mücadele ve Bugünkü Nahçıvan’ın statüsünün oluşumu. Doç. Dr. Ali Arslan. T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-41/i-dunya-savasi-sonunda-nahcivanda-yapilan-milli-mucadele-ve-bugunku-nahcivanin-statusunun-olusumu

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri. T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı http://www.atam.gov.tr/ataturkun-soylev-ve-demecleri/erzurum-milletvekili-durak-ve-arkadaslarinin-dogu-cephesi-kuvvetlerinin-tecavuzlere-karsilik-vermemeleri-nedenlerinin-bildirilmesi-hakkindaki-soru-onergesi-uzerine

Ahmet Dursun. Toplumsal bilinci gerçekleştirme çatısı. 28 Eylül 2008. http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=2980.0

I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Azerbaycan ve Dağıstan’a Askeri ve Siyasi Yardımı / Dr. Nâsır Yüceer http://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=290860
XIX. Yüzyılda Rusya’nın Kafkas Politikası ve Ermeniler. Yrd. Doç. Dr. Ahmet TOKSOY04.04.2014. http://ekoavrasya.net/duyuru.aspx?did=136&Lang=TR

Çöl Kartallığından Kafkas Kartallığına. Oğuzhan Yücel http://www.kayipmurekkep.com/col-kartalligindan-kafkas-kartalligina/

Kafkas Seddi. Uludağ Sözlük. http://www.uludagsozluk.com/k/kafkas-seddi/
Garp Cephesi Kurmay Başkanı Asım Gündüz Hatıralarım. İhsan Ilgar. Kervan Yayınları. İstanbul. 1973

Atatürk Azerbaycan’ı sattı iddiası Sinan Meydan ve eksikler. Cazım Gürbüz. Yeniçağ Gazetesi. 28.11.2005. http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ataturk-azerbaycani-satti-iddiasi-sinan-meydan-ve-eksi-36428yy.htm

Kafkasya’daki son Türk zaferleri.Yrd. Doç. Dr. Mesut Erşan. Tarih Tarih Almanakları http://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=290864

Red Army invasion of Azerbaijan. Wikipedia. http://en.wikipedia.org/wiki/Red_Army_invasion_of_AzerbaijanЛенин В. И.

T. B. M. M. ZABIT CERİDESİ Kırk Sekizinci İçtima 14.8.1336 Cumartesi DEVRE: I CİLT: 3 İÇTİMA SENESİ: 1 https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d01/c003/tbmm01003048.pdf

T. B. M. M.. Gizli Celse Zabıtları. 22 Kânunusâni 1337 (1921). https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/GZC/d01/CILT01/gcz01001136.pdf

Полное собрание сочинений Том 51. Письма: март 1920 г.

Содержание «Военная Литература» Военная история, Глава 8., Взятие Петровска и Баку İçerik «Savaş Edebiyatı» Askeri tarih. Petrovska ve Bakü İşgali http://militera.lib.ru/h/shirokorad_ab3/21.html

Lenin ve Milliyetler Meselesi. Ayşe Hür. 17 Mayıs 2009. Taraf. http://arsiv.taraf.com.tr/yazilar/ayse-hur/lenin-ve-milliyetler-meselesi/5561/

Vahşetin belgesi KGB’de. Yeni Şafak. Murat Palavar. 08 Aralık 2007 http://www.yenisafak.com.tr/gundem/vahsetin-belgesi-kgbde-86399

Azadlık Radyosu.Azerbaycan. 3.6.2014 günlü program
http://www.azadliqradiosu.az/content/article/24926184.html

Türk Kurtuluş Savaşı Doğu Cephesi. Vikipedi. http://tr.wikipedia.org/wiki/Türk Kurtuluş Savaş1 Doğu Cephesi

Sevr Antlaşması. Vikipedi.http://tr.wikipedia.org/wiki/Sevr_Antlaşmas1

Mustafa Suphi. Vikipedi. http://tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa Suphi

Türk Kurtuluş Savaşı. Vikipedi.  http://tr.wikipedia.org/wiki/Türk Kurtuluş Savaş1

Fətəli xan Xoyski. Vikipedi. http://az.wikipedia.org/wiki/Feteli xan Xoyski

Büyük Taaruz. Vikipedi. http://tr.wikipedia.org/wiki/Büyük Taarruz

İzmir’in İşgali. Vikipedi. http://tr.wikipedia.org/wiki/İzmirin İşgali

Minareler süngü kubbeler miğfer mercedesler zırhlı. Yılmaz Özdil. Sözcü Gazetesi. 23 Mayıs 2015. http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/yilmaz-ozdil/minareler-sungu-kubbeler-migfer-mercedesler-zirhli-839488/

Orijinal kaynağı bulunamayan başka dökümanlar

Bülent Pakman. Ocak 2015. Son güncelleme ve sayfaların reorganizasyonu Aralık 2015.  İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz, yayımlanamaz.

Azerbaycan’da Kimlik ve Dil

YANLIŞ: Türkiye’de Azerbaycan Türklerine “Azeri” konuştukları dile de “Azerice” denmektedir.  Azerbaycan resmi politikasında bu tanımlar  “Azerbaycan Halkı”, “Azerbaycanlı” ve “Azerbaycan’ca”, “Azerbaycan Dili” şeklindedir. Bunlar külliyen yanlıştır.

Bir: Azerbaycan bir coğrafya ismidir, millet değil, Ayrıca soyu bilinen, kendine has dili olan halklar coğrafi adlarla kimliklendirilemezler. 
İki: Azeriler İran’da yaşayan küçük bir etnik topluluktur. Azeri sözcüğü, ilk defa olarak, tarihin en azılı Türk düşmanı Stalin, daha sonra ise hasta beyinli İran-Fars şovenistleri tarafından, Azerbaycanlıların Türklük şuurunu yok etmek, unutturmak için uydurulan sahte bir kimliktir. Eğer Ruslar, Çarlık ve Sovyet dönemlerinde Allah korusun Anadolu ya hakim olsalardı, orada da benzeri şekilde Egeli, Karadenizli ve İzmirli diye uyduruk milletler ve kimlikle yaratmaya çalışırlardı.

DOĞRU:  “Azerbaycan Türkleri” ve “Azerbaycan Türkçesi”.

Kurtlar olur çobanların koyunu
İtten öğrenirse, kendi soyunu
“Azerilik” komunizmin oyunu
Azeri değiliz, Türk oğlu Türk’üz!

Bahtiyar VAHAPZADE

Günlüklerimizde arada Azerice ve Azeri kelimelerinin kullanılmasının sebebi arama motorlarında daha çok o şekilde bulunabilmesindendir.

AZERBAYCAN GÜNLÜKLERİ:

Bakü’ye gelmeyi düşünen “özellikle beyaz yakalı” Türk vatandaşlarına yardım için şahsi görüşler yanında bazı bölümleri kaynakları verilmiş yorumlu-yorumsuz alıntılarla derlenmiştir, tenkidi (eleştirel) ya da başka hiç bir amacı yoktur.  Yaşanmakta olan hızlı gelişimler sonucu çok şeyin değişmekte, güncelliğini yitirmekte olduğu da göz önüne alınmalı, burada yazılan her şeyin doğru ve aktüel olduğu düşünülmemelidir.  Kelimelerin çoklu anlamlarında ve ifadelerde tam bilgi sahibi olunmadan değerlendirmeler yapılması da yanlış anlamalara sebep olabilir. 

Başka yerlerde bana ait olarak gösterilen yazılarla ilgim yoktur. Özellikle fotolar eklenmiş, orası-burası, fotoları, alıntıları, linkleri silinmiş olanlarla. Özgün yazılarım sadece buradadır.

Facebook Widgets

IMG_2654Bülent Pakman kimdir?

 

2 Responses to Kızıl Ordu’nun Azerbaycan’a girişi – Analiz

  1. Geri bildirim: Kurtuluş Savaşına Sovyetler ne katkıda bulundu, Taksim Anıtında Rus Generaller mi var? | Pakman World

  2. Geri bildirim: Azerbaycan’da damat adayına öğütler | Pakman World

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.