Dogan Vadisi

İNSANSIZ UÇAKLAR ALTINDA GİDERKEN

9 Nisan Çarşamba günü, yani yaş günümün ertesi günü, Yemen’in belki de en tehlikeli bölgesine hareket ederken durumumuz şuydu.
Biz endişeliydik.

Güvenliğimizi sağlayan 12 kişilik asker ve polis timi bizden daha endişeliydi. Hadramut adının nereden geldiği ile ilgili teorilerden birine göre bu isim, Amar İbn Kahtan’ın takma isminden kaynaklanıyor.
Takma ismi “Ölüm geldi” anlamına geliyormuş. Çünkü bu şeyh ne zaman bir savaşa girse çok sayıda insan ölüyormuş. Biz, Hadramut Vadisi’nin en tehlikeli bölgesi olan Dogan Vadisi’ne gidiyoruz. Vadinin ucuna kadar gideceğiz. El Kaide’nin bu bölgede “uyuyan hücrelerinin” bulunduğu ve zaman zaman harekete geçtiği söyleniyor. Bunun anlamı şu: Tepemizde Drone’lar, yani Amerika’nın insansız uçakları dolaşıyor demektir. Drone’ları görmesek bile, hatta olmasalar bile biz nefesini ensemizde hissediyoruz. Katar veya Hint Okyanusu’ndaki bir gemideki bazı insanların önündeki ekrandan bizi izlediği duygusunu atamıyoruz. Yani her an başımıza bir Uludere vakası gelebilir. Oranın yerlilerinin anlattığına göre Müslümanlık öncesi dönemde insanlar bu vadide biri gökyüzünde, öteki ise yerde yaşayan iki ahali varmış.
Yeryüzündeki ahaliye “Dogan” deniyormuş. Şimdi yeryüzü ahalisi biziz, gökyüzündeki ise Amerika’nın insansız uçakları. Ne mi hissettik? Kıvırtmadan itiraf edeyim. İnsan korkuyor. Çünkü son bir yıl içinde bu bölgede bazı El Kaide yöneticileri insansız uçaklarla öldürüldü.

Grand Canyon (Büyük Kanyon) sönük kalır

Dogan Vadisi olağanüstü bir yer. Amerika’daki Grand Canyon’u düşünün. Onun yirmi katı güzellikte bir coğrafya. İnsan kendini Mars’ta hissediyor. Yol boyunca harikulade mimariye sahip köyler var. Her birinde durup fotoğraf çekmek istiyoruz. Kendine yeni ve heyecan verici bir destinasyon arayan insanlar için aranıp da bulunmayacak bir coğrafya. Yol üzerindeki karşılıklı iki köyden oluşan “El Hacerin”,  Şibam kadar etkileyici bir yer. Bir Positano şaheseri. Kasabanın yukarı doğru tırmanan yollarında kendimizden geçiyoruz.

GAME OF THRONES KÖYÜ

Vadinin sonunda ise tabiatın ve insan elinin iki başeseri bizi bekliyor. Derin ve yüksek bir vadinin dibinde dev bir kayanın üzerinde küçücük bir köy. Gerçek bir Game of Thrones sahnesi. Saatlerce kalabiliriz.
Ama güvenliğimizi sağlayan timin komutanı endişeli.
“Hava kararmadan Seyun’a dönmeliyiz” diyor. Terörü ve teröristi bir kere daha lanetliyorum. Bizimle bu insanlar, o insanların yarattığı muhteşem mimari ve harikulade coğrafya arasına yıkılması zor bir duvar örmüşler. Allah bütün teröristlerin belasını versin…
İnsanlığın en büyük düşmanı onlar…

Sakın ‘hurma’ demeyin

Yanımızdaki askerler hep ciddi. Gözlerde karışık bir ifade var.
Fakat ben ne zaman Sebati’ye seslensem, yanımızdaki askerlerin yüzü birden gülmeye başlıyor.
Hatta  birbirlerine “Sebati… Sebati…” diye seslenerek kahkahalar atıyorlar. Anlam veremiyoruz.
Kahkahaların nedenini, tam Hadramut’tan ayrılırken havaalanında öğreniyoruz. Meğer Arapçada “Zebati”, yoğurt anlamına geliyormuş.
Sebati’nin üzerinde hep siyah tişört olduğu için de aralarında ona “Kara yoğurt” adını takmışlar.
Yeri gelmişken küçük bir uyarı.
Bir Arap ülkesine gittiğinizde, sakın “hurma” kelimesini Arapça sanıp
“I want hurma”(Hurma istiyorum) demeyin. Dayak bile yiyebilirsiniz. Çünkü “hurma” Arapçada “kadın” anlamına geliyormuş.
Hatta argoda, kadınlık organı anlamına gelen, daha açık saçık bir anlamı varmış. Şapşal olduğum için, “Karı istirem” durumuna düşmüşüm. Zar zor izah edebildik.

Ertuğrul Özkök. Hürriyet 15 Nisan 2013. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23045100.asp

Yorumsuz alıntıdır. Bülent Pakman Nisan 2013 Facebook WidgetsTwitter Widgets

Abu Dhabi 2013Bülent Pakman kimdir    https://bpakman.wordpress.com/pakman/

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.