Dabbetül Arz

O söz, tepelerine indiğinde, yerden onlar için bir dabbe çıkarırız da o onlara, insanların bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler. Ve izâ vakaal kavlu aleyhim ahracnâ lehum dâbbeten minel ardı tukellimuhum ennen nâse kânû bi âyâtinâ lâ yûkınûn(yûkınûne).” (Neml 82)

Kuran’da özellikle sonraki ayetleri kıyametle ilgili olduğu belirgin olan Neml suresinin yukarıdaki ayetinde yerküreden bir “dabbe” çıkacağı ifade edilmektedir. İslam inanışında bu kıyamet alameti olarak görüş bulmuş ve “Dabbetül Arz” denilmiştir.  Kimilerine göre dabbe sudan çıkacak bir yaratıktır. O çıkınca artık kıyamet gelecek demektedir. Kimine göre ise bu yaratık toprak üzerinde de tezahür edebilir. Bu nedenle bir hilkat garibesi bebek ya da hayvan ya da şimdiye kadar eşine hiç rastlanmamış bir yaratık görüldüğünde insanların ödü patlamakta  “işte kıyamet geliyor, kıyamet mi gelecek acaba” denilmektedir.

Bir görüşe göre dabbetül arz herşey olup bittikten sonra ya da olup biterken çıkacak. Ayet başında “O söz onların üzerine vuku bulduğunda/tepelerine indiğinde…” olması bunun göstergesidir. Her halukarda arzdan yani yerküreden çıkacak olan nedir?

Prof. Yaşar Nuri Öztürk’e göre dabbe debelenen şey demek, buna göre onun canlı bir varlık olabileceği, ruhani ya da madde dışı dünyaya ait olmayacağı, dünya dışından gelmeyeceği, bu yerküreye ait olacağı söylenebilir.  Hoca sonunda dabbenin kıyametin yaklaştığı konusunda insanları sürekli uyaran fizikçi Stephen Hawking olduğunu iddia eder. BAKINIZ YAZININ TAMAMI

Hocanın bu düşünceleri bize kıyametin çevre felaketi/felaketleri yoluyla meydana gelebileceğini hatırlatmaktadır. Yani insanoğlu kendi felaketini kendisi hazırlamaktadır.  Örneğin okyanuslarda hareket eden su, yani akıntıların yön değiştirmesi, gittikçe yavaşlaması, durması dünyanın sonu demektir. Hareket eden su da dabbetül arz olabilir.

Toprağı, suyu, havayı kirletiyoruz, global ısınmaya neden olarak buzulları eritmeye başladık, bunun sonucunda gerçekten de okyanus akıntıları artık eskisinden farklı hale geldi. Dabbetül arz belki de dünyanın yani arzın toprak, hava ve suyu yani esas canlıları, daha doğrusu onun kirletilmiş, tüketilmiş, bitirilmiş halidir.

Ancak global ısınmanın yine de tüm canlıları yok edeceği akla uygun gelmemektedir. Örneğin hamamböceği ya da daha dayanıklı canlılar varlıklarını sürdürebilir, insanoğlu da filmlerde gördüğümüz gibi böyle senaryolarda az sayıda da olsa yaşamını sürdürebilir.

Dabbe debelenen, yani kımıldayan, hareket eden bir şeydir. Öyle olunca canlı olduğu düşünülmüştür. Ancak kanımca yerkürenin içindeki  magma tabakası da debelenme örneği salınım halindedir  ve dabbetül arz yeraltından çıkacak süpervolkanlar da olabilir. Ayette yerden çıkacağı belirtildiğine göre bu olasılık daha akla yatkın görünmektedir. Bunlar dünyanın sonunun dışardan etkilerle yani meteor çarpması ya da bir yıldız veya gezegenin güneş sisteminin dengesini bozmasıyla olacağı senaryolarını ihtimal dışı bırakmaktadır.

Dabbetül arz küresel bir salgın da olabilir.  Salgın da yerkürenin bünyesinden çıkan bir olgudur. Ancak bunun toptan yokoluşa neden olması çok uzak bir olasılıktır. Ama yine de kıyamet olarak nitelendirilebilir.

Dönelim tekrar ayetin başına: “O söz onların üzerine vuku bulduğunda/tepelerine indiğinde...”. Kanımca insanoğlu söz dinlememiş, iş işten geçmiş. Dünya o hale gelmiş ki artık geriye dönüş ihtimali kalmamış. Olan olmuş. Bu noktadan sonra o dinlemedikleri söz,  yeri yerinden oynatacak, ortaya çıkacak olan dabbeh  insanlara Allah’ın ayetlerine gerektiği gibi inanmadıklarını bildirecek/söyleyecek “…insanların bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler”. Kimilerine göre bu dabbeh modern bir yayın aracıdır.

Bazı yorumlara göre yerkürede fiziksel anlamda bir kıyamet olmayacaktır. Kıyamet insanların uyandırılması, bilinçlendirilmesi ile sonuçlanacak bir süreçtir. Dabbetül arz, yerküre ile içiçe, paralel  olan 4. boyut olarak nitelendirilebilecek farklı ve çok ileri düzeyde, tüm güç ve kaynaklarını iyiliğe, doğruluğa kanalize etmiş bilince sahip bir boyuttan çıkacak ve gerçekleri anlatacak olan üstün özelliklere sahip ileri tekamül düzeyindeki canlı varlıklardır. Bu varlıklara ezoterik kaynaklarda Agarta denilmektedir. Ezoterik kaynaklarda Agarta o zamanki insanların anlayacağı şekilde yer altında yaşayan ve zamanı geldiğinde yer yüzüne çıkacak olan bir medeniyet olarak nitelendirilmiştir. Onların yöneltmesi ve yardımıyla şu anda 3. boyut bilincinde yaşayan insanlar kademeli olarak 4. boyut bilincine geçeceklerdir. Geçemeyenler günümüz dünyasına benzer başka dünyalarda tekamüllerini sürdürecek böylece yerküre galaksideki bir çok medeniyet gibi kötülük, savaş, hastalık gibi ortamlardan arınmış hale gelecektir. Bunlar Hz. İsa’nın yeryüzüne tekrar döneceği ve tüm insanların ona inanacağı ve dünyanın müreffeh olacağı inancı ile de örtüşmektedir. BAKINIZ: https://bpakman.wordpress.com/dininanc/isa/

Kur’an’da Hz. İsa için:

O kıyametin kopacağını bildirir; o saatin geleceğinden şüphe etmeyin, Bana uyun, bu doğru yoldur. (Zuhruf  61- Diyanet İşleri Meali)

Hiç kuşkusuz o, kıyamet saati için bir bilgidir. O halde sakın o saat hakkında şüpheye düşmeyin; bana uyun. Dosdoğru yol budur.” (Zuhruf 61 – Yaşar Nuri Öztürk Meali)

denilmiş olması da Hz. İsa’nın Agarta mensubu olabileceği ve insanları doğru yola yöneltmek için 4. boyuttan gelebileceğini akla getirmektedir.

Onlar ne kadar çırpınsalar da o yüce konseyi dinleyemezler. Ve her taraftan atışa tutulurlar; Kovulurlar. Ve onlar için, yakalarını bırakmayan bir azap vardır.” (Saffat 8,9)

Kur’an bununla bazı insanların Agarta mensuplarını dinlemeyeceklerini, sonunda başka dünyalara aktarılacaklarını ve böylece geri yaşamdan kurtulamayacaklarını haber vermiş olabilir.

Bülent Pakman, Kasım 2009.  Güncelleme Ekim 2013. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntı yapılamaz.

kara 2Bülent Pakman kimdir?

İslam dini ile ilgili yazılarımız:

İnanç ve siyasete ilişkin yazılarımız:

Madde ötesi aleme ilişkin yazılarımız:

Reenkarnasyon

Yazılarım izin alınmadan aktif link verilmeden kısmen ya da tamamen alıntılanamaz, yayımlanamaz.

3 Responses to Dabbetül Arz

  1. İsmail Tekin dedi ki:

    Konu: “dabbe’tülarz” (ve rantiye) gerçeği ..

    “Dabbe’tülarz” vb “Deccal” ; Muhkem ve Bilimsel olan Hakiki Kuran’la hiç alâkası olmayan ve Hadis-Alimi Arabi Şirk İlahları tarafından uydurulmuş ve Kuran’a sonradan dublaj ve montaj yapılmış rantiyeci Arabi Kutsal PUT’lar’dır. Putperest Hadisçiler ve onların taklitçileri Tefsirciler tarafından uydurulan her iki Kavram, hiçbir Kuran Ayetinde yoktur.

    Kıpırdayan ve hareket halindeki irili-ufaklı Canlılar için, değişik Surelerde yazılmış olan “DABBE” sözcüğü; “Karınca Suresi’nin 82. ayetinde” ; Kuran ve Hadis Alimleri tarafından çarpıtılan bazı Kuran Gerçeklerini, açıklığa kavuşturan ve “Bitkisel DABBE” vb “DNA Bilgisi” gerektiren, en önemli “Çekirdek Konu”lardan biridir denilebilir (= 27/82 Neml) ..

    Karınca(Neml)’ya da “DABBE” denileceği gibi, “DNA Bilgisi” öğretisiyle, Karıncayı oluşturan Hücre-Atomları’na da hareketliliğinden ötürü “DABBE(ler)” denilebileceğinden; Toprağın altından Filizini süren örneğin Fasulye Tanesinin, Evrensel Bilim Dili’yle konuşan “DNA/GEN” Kavramı “27/82 Neml” ayetindeki farklı “DABBE” şablonuna, elmanın manyetik yarısı gibi en orijinal uyum sağlayan Muhkem Kuran anlayışıdır ve bunun dışında kalan Yorumlar müteşabihtir, kelalâkadır, doku uyuşmazlığı halindedir.

    Kan-Dolaşımı ve Özsuyu olan olan Zülkarneyn gerçeğinde, Gemi’ye benzeyen Kan-Hücreleri’nde gezinen Yecuc/Mecüc orduları Alyuvar / Akyuvar(lar) vb İkili DNA-Sarmalı gibi, Bitkilerde Özsuyu’nda hareket halinde olan “DNA Sürgünü” ; Şive ve Lehçe farklılıklarına rağmen Zülkarneyn’in Evrensel ve Bilimsel İletişim-Dili ; İzolan ve Atomik “DNA-Dili” olan aynı müşterektir.

    Önündeki ve ardındaki Ayetler-Zinciri ile Anlam-Bütünlüğü’nü de “Çekirdek-Ayet’le (= 27/82 Neml 76-88)” ve “17/2 İsra 7” , “14/4 İbrahim 50” , “2/40-43 Bakara 47-56” ve “7/152 Araf 159” vb Muhkem-Ayetlerle hepberaber ; kendine özgü veciz Tekerlemesinde “Yunus Emre” şöyle tekerlemiştir:
    “Musi ağduğu Tur’ı // yoksa Beytülmamır’ı // İSRAİL çalan (da) SUR’ı // cümle vücudda bulduk”
    Koca Yörük Yunus’un, burada ezberbozan “İSRAİL(oğulları)” söylemini ; mutad “İSRAFİL” beklentisi yerine tam isabetle yorumlarken eriştiği muazzam performans kudretine, hiçbir Kuran yorumcusu henüz erişebilmiş değidir (“Koca Yörük” deyişi, “Uzaylı Bülent Çorak”a aittir; 15 sene önce Bilgi Kitabı Seminerinde öylesine “mikrofonda” anons etmiştir ..).

    “27/82 Neml” Çekirdek-Ayetinde anlatılmak istenen “İki” önemli Konu ; çarpıtılmadan dosdoğru yorumlandığında ; Kuran Kitabına HUDİ İmam Buhari gibi Hadisçilerin ve ELMALILI Müfessir gibi HUDİ Yorumcuların diktiği “Arabi Kutsal PUT’lar” devrilip, Arabi Din Narkozu’nun uyuşturucu sömürü ve aldatmacı Esareti; Cin çarpmıştan daha beter (men dakka dukka) çarpılmaktadır (= 7/157 Araf +//+ 13/31 Rad 13 +//+ 26/4 Şuara 5-7) ..

    Bu “İki” önemli Konudan birisi “İsrailoğulları” vb “Kitap Ehli HUDİ’ler” gibi Kavramlarla Kuran Kitabında anlatılmak istenen Toplum’un ; Ana-Lisanı “ARAPÇA” olan “Petrol-Renkli-İsrailoğulları” oluşudur (= 14/4 İbrahim 50 +//+ 17/2 İsra 7 +//+ 27/76 Neml 82-88) ve onlarla dostluk yapılmaması ihtar edilmektedir (= 5/51 Maide 52-54 +//+ 60/13 Mümtehine +//+ 11/60 Hud 1o9-110 +//+ 45/8-10 Casiye 23) ..

    Diğer önemli Konu, ayette de apaçık yazıldığı gibi; El-Ezher ve Mekke’nin vb Diyanet’in Sarıklı, Şalvarlı, Cüppeli Putperest HUDİ İmam’larının ve de Koro halinde bilinçsizce Bilgi Kitabı’na saldıran HUDİ İlahiyarçıların “İmansızlar” konumunda, sözkonusu ayetin ve diğerlerinin Esas Muhkem Yorumuna henüz erişememiş olduklarıdır (= 56/79 Vakıa +//+ 7/53 Araf +//+ 10/39 Yunus 15) ..

    Çekirdek-Ayetten diğerlerine “DNA Filizleri” gibi uzanan ve HUDİ İlahiyatçıların beyinlerini buharlaştırabilecek “bilim refleksli” Muhkem Ayetlerle, Kitabın Atomik-Dil-Tekniği / Ceb(i)r-AİL Düzeni ve Furkan-Mizanı (= 57/25 Hadid) ‘nın hassas dengeleri ; Akıl, Mantık ve Bilim düzeninde (ALFA Planetinde) dengelenmiştir ..

    Yeri ve zamanı geldikçe azar-azar devam ederiz Efendim. Saygılarla **

    Beğen

  2. Ebu'l Hukema Es-Sufi dedi ki:

    Dabbet’ül Arz’ın Mahiyeti hakkında!… Pazar, 08.06.2014

    Dabbet’ül Arz hakkındaki eski/yeni fikirleri/yorumları hepiniz az çok biliyorsunuz.

    Eskilerin acayip hayvan tasvirlerini (başı gökte-ayakları yerde) ve yenilerin teknolojiye dönük tevillerini hepiniz biliyorsunuz.

    Biz bu yorum ve tasvirleri tekrar naklederek sizleri usandırmak/bıktırmak istemiyoruz.Merak edenler netten bu konuları araştırabilir. I

    Biz sizlere daha önce kimsenin göremediği, akıl ve hayal edemediği,hakikat ve ilahî yasalara uygun, yeni bir bakış açısı/yorum getireceğiz.

    Eskiler bu hakikati keşf edemedi, çünkü imkanları kısıtlıydı, bizler gibi postmodern bir çağda yaşamıyorlardı.

    Yeniler bunu keşf edemedi, çünkü Deccaliyetin sunduğu batıl ilim/bilimden beslendiler.Yorumlarını bu yanlış, eksik ve dezenformatif bilgiler üzerine bina ettiler.

    Biz ise, Deccaliyetin fitnesine kapılmadan, ilahî yasaları baz alarak, bu sonuca vardık.

    Hemen konuya girmek istiyoruz.

    Dabbetül Arz nedir?

    Dabbet’ül Arz, bilinç ve şuur taşıyan, petrolümsü, siyah bir sıvıdır.Batı dilinde ”Black Goo” olarak geçmektedir.

    80’li yıllarda Falkland savaşından İlngiltereye getirilip üzerinde deneyler yapılmıştır.Bilim adamlarıyla temasa giren bu sıvı, bazılarını korkunç intiharlara itmiştir.

    İlginç ve enteresan olan nokta, Allah inancı, ruh ve iman nuru taşıyan insanlara bir zarar veremeyişidir.

    Hadis’te de belirtildiği üzre, dabbetül arz, kafirlerin yüzünü karartır ve müminlerin yüzünü parlatır.

    Küfür ve iman arasında ayrım yapan bir tür bilinçli sıvı.

    Ruh ve iman nuru taşımayan bedene girdiği zaman cinler bu sıvı üzerinden insan vücudunu/bedenini üstlenebiliyor.

    Bu sıvı bir nevi boyutlar arası bir tür transformatör’dür.Bir ucuyla bizim dünya boyutumuzda, bir ucuyla da cinler boyutundadır.İki boyutu biribirne bağlayan bir tür boyutlar arası geçit/portal hükmündedir.

    Bu sıvı, kollektif bir bilinç/şuur taşıyor.Yani, parçalara yarılıp bölündüğü zaman, diğer ayrı parçalarıyla bir bütünlük teşkil ediyor.Bir parçada hissedilen şey aynı anda bütün parçalar tarafından algılanıyor.

    Hz.Süleyman devrinde bazı ruhsuz ve imansız insanlar bu sıvıyla temasa geçmiştir.Ruhu ve imanı olmayan insanların bedenleri bu sıvı vasıtasıyla bazı cinler tarafından üstlenmiştir.

    Cinler bir araç ve vasıta olmadan bizim boyutumuza gelemiyor.Nasıl ki biz göğe yükselmek için bir araca/uçağa ihtiyaç duyuyorsak, onlar da kendi boyutlarından bizim dünya boyutumuza gelebilmeleri için bu sıvıya/transformatöre ihtiyaç duyuyorlar.

    Cinler bu sıvıya hulul edip bizim boyutumuza gelebiliyorlar.Ancak yalın haliyle bu sıvıya girmek onların işine yaramıyor.Çünkü sıvının eli ayağı, gözü kulağı yok ki dünya üzerinde eylem yapabilsinler.

    Dünya boyutunda eylem yapabilmek için bir bedene ihtiyaçları vardır.Hayvan bedenlerine girebilirler ancak onların bedenleri dünya işlerini görmede pek yararlı olmuyor.En mükemmel beden insan bedenidir.

    İnsan bedenlerini üstlenme konusunda karşılarına bir sorun çıkıyor:Bu sıvıyla temasa geçen herkesin bedenine girip onu üstlenmiyorlar.Çünkü, insanın ruhu/iman nuru cinleri yakıyor, eritiyor, yok ediyor.

    Yanmadan insan bedenini üstlenmeleri için insanı ruhen öldürmek ve (iman) nurunu gidermek zorundalar.Yani bir nevi insanı zombileştirmek zorundadırlar.Zombi, ruhsuz insan bedenine denilir.Filmlerdeki zombilerle ruhsuz insanlar kast edilir.

    Bu sorunu da Chemtrail alameti ile gideriyorlar.Hadis’te belirtilen Duhan alameti bugünün tabiriyle Chemtrails vakasıdır.Yaklaşık 20 seneden beri, uçaklar vasıyasıyla havaya duhan/zehir saçmaktadırlar.Bu duman/duhan/chemtrails insanları yavaş yavaş zombilere dönüştürüyor.Yani insanlığı ruhen öldürüyor ve nur’en söndürüyor.Bunu yanısıra gıdamızı zehirliyorlar ve radyasyon kullanıyorlar….İnsanlığı ruhen öldürmek ve nur’en söndürmek için bir sürü proje/program yürütülüyor.

    Nihayet insanlar ruhsuz zombilere dönüştüğünde bir cin olan deccal, dabbetül arz svısı vasıtasıyla, Prinz William’ın bedenini üstlenecektir.Bir rivayete göre Prinz William 2015’de, 33 yaşına girdiğinde, kurtarıcı İsa Mesih olarak karşımıza çıkacaktır.

    Diğer, ruhu ölmüş ve nuru giderilmiş insanların bedenleri, bu sıvı vasıtasıyla, deccalin cin ordusu tarafından üstlenecektir.

    Ruhunu ve imanını koruyabilmiş insanlar cinlerden emin olacaktır.Deccal yakında zuhur ettiğinde cinler, ruhlu ve imanlı ,nsanlara karşı bir savaş sürüdürecektir.

    Daha doğrusu bu savaş metafizik bir savaş olacaktır.Cinlerdeki üstün kuvvelerin aynısı ruhunu koruyabilmiş insanlarda da olacaktır.

    Nitekim dabbetül arz svısının güçlendirici bir özelliği vardır.Yani, var olan özelliği/kuvveyi 100 kat veya 1000 kat güçlendirmektedir.Aynı doping gibi birşey.Nurun varsa güçleniyor ve parlamaya başlıyorsun.Kalbinde karanlık varsa yüzün zifiri karanlığa bürünüyor.

    Bu konuya dair yazılacak daha çok şey vardır.İlgisi olanlar aşagıda vereceğimizfacebook sayfamıza müracaat edebilir.

    Bazı kaynakları link olarak vermek istiyoruz.Bu konuları merak edenler araştırabilsin diye…

    Dabbetül arz sıvısı birçok filme ve diziye konu edilmiştir:

    Youtube:

    http://www.youtube.com/watch?v=hdLYX0Tm5ac&hd=1 (almanca dil)

    http://www.youtube.com/watch?v=-5-Amr0a38U&hd=1 (almanca)

    http://www.youtube.com/watch?v=aGgZmiWW6xI&hd=1 (x-dosyalar dizisi/ingilizce)

    http://www.youtube.com/watch?v=GRaC0C27TZs&hd=1 (lady gaga-fame klibi)

    Film örnekleri:

    http://screampunch.typepad.com/photos/uncategorized/2007/05/15/spidermangoo.jpg (spiderman)

    http://hollywoodvideo.com/wp-content/uploads/2012/10/Prometheus-feat.jpg (prometheus filmi)

    http://3.bp.blogspot.com/-YG4WAf72G7U/UpdsfHKrtfI/AAAAAAAAH7c/10hXEueLkbE/s1600/helix-teaser-poster.jpeg (helix dizisi)

    Türk filmleri:

    Hasan Karacadağ, dabbetül arz’ın mahiyetini ve cinlerle olan irtibatını biliyor.Bu bilgisini dabbe türündeki fimlerine yansıtmıştır.

    http://www.sabah.com.tr/Gunaydin/Magazin/2013/04/07/vatikanin-aradigi-sayfalar-elcinde

    Dabbetül arz sıvısı, sayılmayacak kadar çok filme, diziye konu edilmiştir.Bu bilgiler doğrultusunda film ve diziler izlenirse, mesele hemen anlaşılır.

    Dabbetül Arz = Black Goo = Bilinçli ve şuurlu, petrolümsü, siyah bir sıvı.Yerin altından çıkarılmaktadır.Bununla deccalin cin ordusu ruhsuz insan bedenlerini üstlenecektir yakında.Belki de önümüzdeki sene.Allahu ealem.
    Ve’s Selam…

    Ebu’l Hukema Es-Sufi

    https://www.facebook.com/murat.karadayi.79274

    Beğen

  3. mehdi dedi ki:

    dabbe esrar olmasın yerden çıkan ve soylarını kurutan insanı kemiren yok eden esrardır

    Beğen

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.