Fethullah Gülen, Yahudiler ve Gazze

Bir üst yazımıza https://bpakman.wordpress.com/yurdum/musevi-islami-cemaat-iliskileri/nurculugun-musevilige-ilgisi/ ilave olarak  Fethullah Gülen’in Arap düşmanlığını, Yahudi dostluğunu ifşa etmeye devam ediyoruz.

Fetullah Gülen’in 1995 yılında yayınlanan “Fasıldan Fasıla” kitabında Yahudiler üzerine görüşleri:

Yahudiler, yıllarca, hattâ asırlarca vatansız, şurada-burada sürüm sürüm yaşadıkları ve âdetâ göçebe bir hayat sürdükleri halde, ırkî özelliklerini hemen hemen hiç kaybetmeden koruyabilmişlerdir. Ayrıca, Yahudi kavmi çok zekîdir. Bu zekî kavmin, tarih boyunca ilim ve düşünce adına ortaya koyduğu çok şey olmuştur. Ama bunu hep zehirli bal halinde takdim edip, dünyaya öyle sunmuşlardır. Meselâ, Karl Marks bir Yahudidir; ortaya attığı komünizm, kapitalizm karşısında ilk bakışta iyi bir alternatif gibidir ama, esâsen o, balın içine karıştırılmış öldürücü bir zehirdir.

İbn Teymiye, ‘Bir kısım batınîlerin akîdelerinde Yahudiliğin büyük tesiri vardır’ der ve bu konuda pek çok delil serdeder. Yahudilik, İslâm âlemi içinde Efendimiz döneminde Medine ve çevresindeki Yahudilerle, Hulefâ-i Raşidîn döneminde İbn Sebe’ ile bugün ise çeşitli devletlerle temsil edilmektedir. ‘Böyle bir kavmin yaratılış sebebi, insanlığın terakkîsine zemberek olmak içindir’ dense mübalağa edilmiş olmaz. Nasıl ALLAH atmacayı serçenin üzerine salmakla, serçenin uçma kabiliyetini inkişaf ettiriyor, öyle de, Yahudilerle de, insanları uyanık ve gerilim içinde tutuyor. Bir diğer açıdan Yahudilere, insanlığın nefs-i emmâresi nazarıyla bakılabilir.

Yahudiler, kıyâmete kadar varlıklarını koruyacaklardır. Kıyâmetin kopmasına yakın zamanda ise, insanlığın terakkîsi için zemberek olma vazifeleri sona erecek ve kendi elleriyle kendi sonlarını hazırlayacaklar.

Bırakın İslâm’a ve Müslümanlara karşı onulmaz düşmanlıklarını, kendi peygamberlerini bile istihfaf eden ve birçoğunu katleden bu kavim, neticede bir gün Naziler’in düştüğü duruma düşecek ve dünyanın dört bir yanında gizlenecek yer arayacaklardır. Ne var ki şu anda, bu konuyla alâkalı gerçek sebep ve saikler üzerinde durmak hem hakikat mesleğine muhalif, hem de gereksiz heyecana vesile olacağından şimdilik onu geçiyoruz. Evet, İslâm istenilen ölçüde temsil edilinceye kadar, daha bir süre ikbâl Yahudilerin olacağa benzer.

Gülen ve Gazze

Gülen, ABD’nin önde gelen gazetelerinden The Wall Street Journal’a Haziran 2010 başında verdiği söyleşide, Türk bir kuruluşun önderlik ettiği bir filonun İsrail’in izni olmadan Gazze’ye yardım götürmesini eleştirdi. Gülen, İHH’nın Gazze’ye yardım götürmeden önce İsrail’le uzlaşma yolunu seçmemelerini “faydalı sonuçlar doğurmayacak şekilde otoriteye baş kaldırmak” olarak tanımladı.

Bunu takiben Cüneyt Özdemir bir grup gazeteciyle Eylül 2010 da Pensilvanya’ya gitti ve Fethullah Gülen ile bir kahvaltıda buluştu.

Özdemir’in yanı sıra Ferhat Boratav, Serdar Turgut ve Bejan Matur’un da hazır bulunduğu o buluşmada Gülen Yahudileri koruyarak gazetecilere Mavi Marmara gemisindekilerin şehid değil bile bile ölüme giden insanlar olduğunu söyledi.

Özdemir, 5N1K programında, Fethullah Gülen’in Mavi Marmara şehidlerine ilişkin yaklaşımını şöyle anlattı: “Mavi Marmara gemisine binenler “Biz orada şehid olmaya gidiyoruz” demişler ve İslami bir motif üzerine hareket ediyordu. Fethullah Gülen bunun şehidlik bile sayılamayacağını, bile bile ölüme gitmek” olduğunu söyledi.

5N1K’ya konuk olan Ferhat Boratav da “En azından The Wall Street Journal röportajında Türkiye’de yankı uyandıran açıklamasının, bu işin yanlış olduğu yönündeki açıklamasının bir değerlendirme hatası ya da dil sürçmesi olmadığını, aynı düşüncesini savunduğu ortaya çıktı. Yani dil sürçmesi ya da öylesine söylenmiş değil bilerek ve düşünülerek söylenmişti” dedi.

Bejan Matur ise Gülen için “Siz, ‘ben şehid olmak istiyorum’ diyerek yola çıkamazsınız. Bunun takdiri Allah’a aittir” demişti. ‘Oradaki kurguda hata olduğunu ve eleştirel baktığını’ söylemişti” dedi.

Programın videosunu aşağıda kaynaklar bölümünden izleyebilirsiniz.

Bunun üzerine Mavi Marmara Gemisi’yle Gazze’ye giden grubun içinde yer alan Yeni Şafak yazarı Hakan Albayrak Fethullah Gülen’e isyan etti.

Bizimle niye uğraşıyorsunuz Hocam? Bizimle uğraşmakta niçin ısrar ediyorsunuz? Ne adına, kimlerin hatırına? Zât-ı âliniz ve cemaatiniz ile aramızdaki gönül bağını zedelememek için bizim gösterdiğimiz hassasiyeti siz neden göstermiyorsunuz?

HİZMET’e hürmet ve muhabbetimiz elbette baki; fakat Ümmet-i Muhammed’in ve bütün insanlığın kanayan vicdanını temsil eden Mavi Marmara aleyhindeki anlaşılmaz tutumunuzdan ötürü teessüflerimizi bildiririz, vesselam.”

Gazze’de çatışmada ölenlerin şehit olup-olmadığı tartışmasıyla ‘kan beynimize sıçradı’ yorumunu yapan Albayrak, Fethullah Gülen’e şöyle yüklendi:

Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, Mavi Marmara ve İHH İnsani Yardım Vakfı ile ilgili olarak Amerikan basınına verdiğiniz demeçler bizi derinden yaraladığı halde bu konuyu bağrımıza taş basarak kapatmayı tercih etmiştik. Şu veya bu saikle verdiğiniz o demeçlerin bizi ne kadar yaraladığını hesap edeceğinizi ve yaramızı deşmeyeceğinizi umuyorduk. Geçenlerde evinizde ağırlayıp sohbet ettiğiniz gazeteci arkadaşlarımız “Fethullah Gülen bize Mavi Marmara’dakilerin ‘Şehit olmaya gidiyoruz’ diye yola çıktıklarını, bile bile ölüme gittiklerini, onların şehit sayılamayacağını söyledi” deyince kanımız beynimize sıçradı!”

Bile bile ölüme gitmediklerini söyleyen Yeni Şafak yazarı eleştirisini şöyle sürdürdü:

Öncelikle şunu ifade edeyim ki biz ‘bile bile ölüme’ gitmedik. İsraillilerin yolumuza çıkmayacaklarını, yolumuza çıksalar bile önümüzü kesmekle veya bizi rotamızı değiştirmeye zorlamakla yetineceklerini, gemimize saldırmayacaklarını umuyoruz; saldırırlarsa kendimizi savunuruz ama ölümüne değil; direnişimiz sembolik olur ve İsraillilerin gemiyi ele geçirmelerini engelleyemeyeceğimizi anladığımız yerde biter” diyerek gittik.

Aklımızdan “İşin ucunda ölüm de olabilir” diye geçirdik tabii, fakat bu ihtimali göz önünde tutarak gitmekle ‘bile bile ölüme gitmek’ aynı şey değil.

Velev ki “Şehit olmaya gidiyoruz” diyerek gitmiş olalım; Gazzeli kardeşlerimizin mustarip olduğu korkunç ambargoyu yarmak niyetiyle yola çıkan, Allah yolunda mazlumların imdadına koşarken öldürülen dokuz arkadaşımızın “şehit sayılamayacağına” nasıl hükmedebiliyorsunuz?

Ashab-ı Kiram’dan Amr Bin Cemûh (radyallahu anh), Uhud’a, “Allâh’ım! Bana şehidlik nasîb et! Beni mahrum ve me’yûs olarak ev halkımın yanına döndürme!” diye dua ederek gitmemiş miydi? Efendimiz (S.A.S), Uhud’da katledilen bu zâtı “cennette gördüğüne” yemin etmemiş miydi?

3 Haziran günü Mavi Marmara şehitleri için yayınladığınız taziye mesajında demiştiniz ki: “Filistin’de yaşanan bu drama son verebilmek beklentisiyle yola çıkan, uğradıkları müessif saldırıda hayatlarını kaybederek ŞEHİT olan insanlarımıza Allah’tan rahmet diler, başta aileleri olmak üzere, milletimize ve bütün insanlığa taziyelerimi bildiririm.”

Albayrak Gülen’in Mavi Marmara’da yakınlarını kaybeden insanları incittiğini şu sözlerle iddia etti:

Bu mesajınızı tekzip mi ediyorsunuz? Yoksa, “3 Haziran’da şehittiler ama şimdi değiller” mi diyorsunuz? Arkadaşlarımız, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin de kabul ettiği ve dikkat çektiği gibi “tamamen gereksiz bir müdahale”de ve “taammüden” öldürüldüler. Mezkûr konsey, uluslararası hukuka atıfta bulunarak, İsrail’in Gazze üzerindeki ‘abluka otoritesi’nin yasa dışı olduğuna da dikkat çekiyor. Dünya bunları tartışırken sizin durduk yerde şehitlik tartışması başlatmanızı, şehit arkadaşlarımızın aziz hatıralarına durduk yerde gölge düşürmeye çalışmanızı, onların ailelerini ve bütün Mavi Marmara camiasını durduk yerde incitmenizi nasıl izah edeceğiz?”

Aynı günlerde tarihçi Kadir Mısıroğlu, TV Net’te yayınlanan “Kadir Mısıroğlu ile Tarih” adlı programda “Gülen’in kalbi gavurdan yanadır ben Eskişehir’de hapis yatarken o da 163’ten İzmir’de yatıyordu.  Bir de baktım ki Hıristiyan’ı Musevi’si putperesti cennete dolduruyor. Ben bu hüviyete cephe aldım. Onunla ilgili de burada olmayan “Gurbet İçinde Gurbet” adlı kitabımda onu yazdım. Papa’ya da senin hizmetlerinin bir parçası olmak isterim diye yazmıştı. Kalbi gavurdan yana. Sen hocasın. Ölenlerin ailelerinin birine bile telefon etmedin. ” demiştir. Bu demecin videosunu da kaynaklardaki linke tıklayarak izleyebilirsiniz.

KAYNAKLAR:

http://www.dailymotion.com/video/xf8vf9_6-fethullah-gulen-mavi-marmara-olay_news

http://www.dailymotion.com/video/xdkjsp_kadir-mysyroylu-ndan-gulen-in-gazze_news

http://www.haberform.com/haber/mavi-marmara-gemisi-gazze-hakan-albayrak-yeni-safak-yeni-safak-oku-yeni-safak-ha-63862.htm

http://www.internethaber.com/fethullah-gulene-kursun-sozler-258560h.htm#ixzz17GBnJH4E

http://www.internethaber.com/fethullah-gulene-kursun-sozler-258560h.htm

http://www.memurlar.biz/haber/20100604/Fethullah-Gulen-ezber-bozuyor-.html

http://www.odatv.com/n.php?n=fethullah-gulen-yahudiler-hakkinda-ne-dusunuyor-1012121200

Bülent Pakman. Aralık 2010.  Güncelleme Şubat 2014. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.

DİNLER ARASI DİYALOG, ILIMLI İSLAM ve TÜRKİYE ÜZERİNE OYNANAN OYUNLAR  İLE İLGİLİ SAYFALARIMIZ

Facebook Widgets

mekke 008Bülent Pakman kimdir    https://bpakman.wordpress.com/pakman

8 Responses to Fethullah Gülen, Yahudiler ve Gazze

  1. Nazim Evciman dedi ki:

    Mavi Marmara gemisinde sözde Türk ajani/ajanlari var miydi? Fettos neyi/neleri biliyordu da bunlar sehit sayilmaz deme cihetine gitti?
    Ayrica Sayin Pakman! Siz eger gercekten samimi bir müslüman iseniz(Sakin yanlis anlamayin,bu bir itham degildir.Tamamen samimiyetle yazilmistir.) Türkiyede 1998 den beri yürürlükte olan bir projenin ikinci ayagi sayilabilecek Kurtlar Vadisi filmi/projesinin arkasindaki güc nedir? Fettosun bu projeyle ilgisi ne düzeydedir? Lütfen mümkünse cevap? Hassas noktalara temas!?!…

    Beğen

    • bpakman dedi ki:

      Ben pek dizi seyretmem. Metin Akpınar var diye Papatyam, Tamer Karadağlı var diye Çocuklar duymasın, bir de eşim syrettiği için Fatmagül. Kurtlar Vadisini hiç seyretmedim. Ama medyadan okuduğum senaryoları fantastik. Ama bütün Azerbaycan da Kurtlar Vadisi 1 numara. Bilmem niye?
      Herkes gibi benim de müslümanlığımın derecesini sadece Allah bilr. Ben bile bilemem.

      Beğen

      • Nazim Evciman dedi ki:

        Ne garip! Neredeyse sordugum hicbir soruya cevap vermemissiniz! Mavi Marmara ve Fettosu direkt es gecmissiniz.Deli Yürek ve Kurtlar Vadisi ile ilgili soruya gecistirme yöntemi kullanmissiniz.Zaten bugüne dek Kurtlar Vadisi ile ilgili hicbir soruya kimse cevap veremedi! Garip bir tilsim mi var acep bu Kurtlarin Vadisinde ve de Fettosda! Sorun degil.Sorularim sizi tartma maksadiyla idi.Kendime göre cevaplarimi aldim.Tesekkürler.Kendinize iyi bakin…

        Beğen

      • bpakman dedi ki:

        Feto sayfalarımda bolca ve derinlemesine var. Kimsenin görmediği, yazmadığı açılardan. Özetle: Mason ve Yahudi dostu, Arap düşmanıdır. Göründüğü yumuşaklıkla hiç ilgisi yoktur. Muazzam bir örgütlenme içerisindedir. ABD’nin Ilımlı İslam truva atıdır. Şu anda orada korunması ve himaye görmesinden de açıkça bellidir. Mavi Marmara bu nedenle Feto dışında gelişmiştir. Fetonun sert eleştirisinden de bu ayrıca anlaşılıyor.
        AKP ve Feto son zamanlarda İsrail konusunda görüş ayrılığı içinde görünüyorlar. AKP görünürde Feto dışındaki çoğu tarikatların geleneksel anti-semitist düşüncelerine paralel tutum içine girmek zorunda kalmıştır. Feto hiçbir zaman anti semitisit olmamıştır, olamaz, İsrail’e sırtını dönmez, dönemez. AKP önce İsrail dostuydu ama çoğu tarikatleri gücendirmemek için Davostan bu yana rotasını değiştirmiş görünüyor. Mavi Marmara AKP’nin bilgisi ve muhtemelen organizasyonu dahilinde olmuştur. Aralarında ajan olup olmaması bu nedenle önemli değil.
        Feto dışındaki tarikatların çoğu AKP ile içiçe zaten. Feto ile AKP her ne kadar anti-semitizim açısından uyuşmuyorlarsa da Kemalist düzeni yıkma konusunda işbirliği içerisindeler. Örneğin Ergenekon uydurması ve Ordu’nun yıpratılması Feto örgütünün tezgahıdır ama AKP de işine geldiği için sahiplenmiş ve destek vermiştir.
        Bunların çoğu sayfalarımda var.
        Kurtlar Vadisi, Deli Yürek bunları hiç izlemedim. Feto’nun bunlarla ilgisi var mı? Ne diyeyim, izlemediğim için fikir nasıl beyan edeyim? Zamanım olsa ve CD lerini bulsam izleyim diyeceğim ama gerçekten zamanım yok, 6 gün, bazen 7 gün çalışıyorum. Azerbaycan’da 1 numara olması çok ilginç. Bunu yerinde araştırmak gerek. Yerindeyim ama dediğim gibi zamanım yok. Belki ilerde.

        Beğen

      • bpakman dedi ki:

        Kurtlar Vadisi ile ilgili bir yorumu yorumsuz olarak veriyorum:
        Kurtlar Vadisi toplumda şiddeti yaygınlaştırmak ve en önemlisi normalleştirmenin ötesinde de işlevlere sahip.
        Devleti; bir kaç eşkiya çetesinin koalisyon dengesi üzerinden yürüyen bir mekanizma olarak resmeden bu dizide özellikle polis güçlerine yapılan hakaretin bini bir para.
        Çevresine üç beş mafyatik tipi toplayan bir çete , her olaya anında müdahil olup, dünyanın en komik silah tutan ve kullanan adamları olduklarının bile farkına varmadan bütün çatışmalardan “devlet adına” galip çıkıyorlar ve polis hep olay yerine sonradan intikal edip bu “derin çete”nin bıraktığı sahnenin bekçiliğini yapmaktan başka bir şey yapamayan bir “zabıta gücü” olarak gösteriliyor. Polat Alemdar ve adamları her attığını vururken, polisler her atılanla vurulup düşüyor.
        Buna rağmen, Kurtlar Vadisi bu dizinin kendilerine hakaret ettiğinin farkına varmayan polislerin gözdesi.
        O kadar ki, bu ülke, Polat Alemdar karakterini oynayan oyuncuya Nişantaşı’nda bir bar çıkışında rastlayan polislerin motorsikletleri ile eskort ettiğini bile gördü. Kaynak: http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=9313

        Beğen

  2. Nazim Evciman dedi ki:

    Bu defa vakit ayirip,ciddiye alip cevapladiginiz icin tesekkür ederim Bülent bey.
    Evet Fettosun özellikle siyonizmle olan isbirligi konusunda sizinle hemfikirim.Ki bu isbirligi ve de Fettosun Türkiyedeki örgütlenmesi en az 30 yillik bir tarihe sahip.Suurlu,Allaha karsi samimi,Kurandan haberdar bir müslüman,Fettosu sadece herhangi bir camideki konusmasinda dinlese bile Fettosdaki münafikligi farkedebilir.Cünkü malumunuzdur aslinda Rablerine karsi samimi olan ve aklini kullananlar icin Allah Kuranda münafiklari bircok ayette tasvir etmis,anlatmistir.Onlari münafiklara karsi uyarmistir.Özellikle Fettosla ilgili su benzetmeniz cuk diye oturan cinsten:ABD nin ilimli islam truva ati! Bu tanimlamada sizinle sadece ABD konusunda ayrisiyorum.Cünkü sizin ABD dediginiz seyi ben daha genel bir sekilde Batili Örgütlenme diye adlandiriyorum.Zaten ABD;AB;Israil gibi isimler bana sembolik geliyor.Batili Örgütlenmeden kastim tüm Amerika ve Avrupada hakim olan güclerin örgütlenmesidir.Buna masonlar,Illuminati,vesair tarikatlar ve de bunlarin disinda yahudilerin hakim oldugu tüm tarikat,sirket ve örgütlenmeleri sayabilirsiniz.Ki bana göre su an bu örgütlenme dünyadaki en büyük güc! Ve yine bana göre su an Türkiyede hakim güc de bunlar.Bunlar sadece Fettosun arkasindaki güc degil,AKP nin de arkasindaki güc.Bana göre su an Fettosla AKP arasinda gercek manada ciddi bir sürtüsme ya da görüs farkliligi yok.Ki olsa da bunun bir önemi yok! Cünkü Türkiyede önemli olan AKP ya da Fettosun fikirleri,görüs ve siyasetleri degil,bunlarin arkasindaki Batili Örgütlenmenin hedefidir.Gerek Fettos gerekse AKP zaman zaman suyun bulandirilmasi,dikkatlerin dagitilmasi,asil hedefin gizlenmesi maksadiyla bilincli,bilincsiz hareket ve politika serbestisine sahiptirler.Hatta bunun disinda bazen AKP nin icinde bizzat bu Tayyos bile olsa birtakim kimliklerin ani cikislari,asil amacin tersine bile olsa mümkündür.Batili örgütlenme bunlarin tamamini kontrol altinda tutmaktadir.Bunlar görüntü olusturmaktadir.Vitrin yani.Eger cok dikkatli takip ediyorsaniz Türkiyedeki olaylari,2002 den beri AKP ve Fettos cephesinde bugüne dek tezkere mevzusu haric direkt sonuca giden,gidebilen,Batili Örgütlenmenin hedeflerinin aksine hicbir ani cikis,politika ve davranis söz konusu olmamistir ! Davos olayi ise bence planli olmayip Tayyosun bir handikapi(kronik sinirlerine hakim olamama problemi) sonucu meydana gelmis olup bu olay sonuclari itibariyle Batili örgütlenmenin cok hosuna gitmistir.Dogaclama gelisen bir olayla bir tasla bir sürü kus vurulmustur! Unutmayin Tayyos Türkiyenin Polat Alemdaridir su an.Yalniz bir seye hic dikkat ettiniz mi? Tayyos 2002 den beri hicbir sekilde medyada birebir hicbir siyasi parti liderinin karsisina canli yayinda cikmamistir.Ve bunu,ona izin verilene dek yapamaz! Bakin iddia ediyorum Tayyos henüz tamamen kimliklerini dahi bilmedigi Patronlarinin izni olmadan canli yaninda Kilicdaroglu ya da Bahcelinin karsisina cikamaz! Tek bir sekilde böyle bir canli yayin düellosu mümkün olabilir.Batili örgütlenme ile Kilicdaroglu ya da Bahceli arasinda bir ön anlasma saglanmasi durumunda.Bahceliyi bilmiyorum ama Kilicdaroglu su an itibariyle böyle bir anlasmayi göze alabilecek durumda degil! Cünkü su an Kilicdaroglu size kisaca Dogulu Örgütlenme diye isimlendirebilecegim gücleri arkasina almis durumda.Yani görüntüde Tayyos Iranla iyi iliskiler icinde görünmesine ragmen aslen Kilicdaroglunun destegini aldigi güc Iranla ayni saftadir.
    Batili Örgütlenmenin iradesine ragmen Türkiyede olmus tek muhalif olay malumunuz tezkeredir! Ki bu olay Tayyosa,Fettosa ve Genelkurmaya bile ragmen olmustur! Olaganüstüdür! Hani bazi günümüz Kuran tefsirlerinde Allah insanlarin düsünce ve kararlarina direkt müdahale etmez denir ya;iste ben bu olayda haddime düsmeyerek aklima böyle bir ihtimali getirdim desem yalan olmaz! Düsünebiliyor musunuz aslen Tayyos,Fettos ve Genelkurmay tezkerenin kesinlikle cikmasindan yana,sadece halk buna muhalif! Bir mucize gerceklesiyor ve red karari cikiyor! Bunun mantikla izahi yok! Siz belki bu noktada Genelkurmayin tezkereye aslinda karsi oldugu itirazini icinizden gecirebilirsiniz bu yaziyi okurken. Fakat ben tam tezkerenin cikacagi dönemde hem ordudaki az bir farkla daha güclü olan kanadin (hem sözde hem de samimi Kemalistler diyelim) Batili Örgütlenmeyle halihazirda müttefik olusu itibariyle tezkereye taraftar oluslari,hem de bizzat o dönemde Genelkurmay Baskaninin yazili ve görsel basinda tezkerenin cikmasinin Türkiyenin menfaatine oldugunu aciklamasindan yola cikarak bu kaniyi tasiyorum.Tabii biliyorsunuz o tezkere Türkiye insanina pahaliya maloldu.Batili Örgütlenme tam bir vahset sergiledi ve cok can aldi! Yani bir nevi Türkiyedeki tüm muhalif olusumlara göz dagi verdi ve “Bu ülke benim!” mesaji verdi.Eger o olaya ragmen Tayyos yasiyorsa bilin ki Abdullah Öcalan kürtler icin neyse Tayyos da Türkler icin o oldugundandir! Batili örgütlenmenin ha deyince hemen gözden cikarabilecegi bir isim degildi o zaman icin.Cünkü Tayyos o koltuga kolay hazirlanmadi.Batili örgütlenmenin Tayyosun yerini taaa 1990 larda hazirlamaya basladigini unutmamaliyiz.
    Yani kisacasi Bülent Bey mevzuyu bölgesel baza indirgersek benim sahsi kanimdir ki T.C. Devleti 1940 larin ortalarindan itibaren fiili anlamda Türkler ve Kürtlerin devleti degildir.1940 larin ortalarindan itibaren egemenlik,kontrol tamamen Batili Örgütlenmenin eline gecmistir! Zaten o tarihe kadar da kontrol yine millet,halk manasinda Türkler ve Kürtlerde degildi! Kontrol özellikle Mustafa Kemal Atatürkte idi.Atatürk tek basina bir millet degil haliyle.Fakat Atatürk samimi ve dürüst oldugu,en azindan bu cografyada mümkün oldugunca Türk ve Kürtlerin menfaatini kollayan bir felsefenin Devlete hakim olmasini düsündügü ve sagladigi icin ölümünü müteakip birkac yila kadar milli menfaatler baglaminda cok büyük sikintilar söz konusu degildi.Ha burada belki Kürtlerin menfaati anlaminda bazi kismen hakli itirazlar söz konusu olabilir.Ama su an o konuya girerek meseleyi uzatmak istemiyorum.Yani yeni sistem,cumhuriyet,batili yasam tarzi v.s. bircok yenilik aslinda halkin istedigi ve örgütledigi bir olusum degildi.Bunlar aslen Atatürkün arzu ettigi ve dogru buldugu sistemin detaylariydi.Halk bu kavramlari hakli ya da haksiz tam manasiyla özümseyip,benimseyemedigi icindir ki Atatürkün ölümünü müteakip ortada mevcut devletin kontrolünü,egemenligini sahiplenebilecek bir irade kalmamisti.
    Atatürkten sonraki siyasetciler ya mevzuya vakif olabilecek capta olmadigi,ya da kisisel cikar ve hirslarini,can korkularini Allaha ve halklarina sorumluluklarindan daha önemli gördükleri icin ülke de devlet de yabanci iradelerin kontrolüne gecmistir.Ha bu irade batili olmasaydi dogulu bir örgütlenme,irade olurdu.Degisen birsey olmazdi.Amerikalilar,Avrupalilar ve de Israilogullari cok acimasiz,vicdansiz da Cinliler,Ruslar v.s. cok mu iyi olurlardi?!
    Bülent Bey,sizin pek dikkat ettiginiz ya da ilgi alaniniza giren bir mevzu olmamakla birlikte ben neden bu medya yoluyla yürütülmekte olan Deliyürek,Kurtlar Vadisi tarzi projelere özellikle vurgu yapiyorum? Dikkatinize sunuyorum? Vaktiniz oldugunda özellikle Kurtlar Vadisi dizisini biraz izleyin.Sacmaliklara tahammül ederek biraz izleyin ve sonra bu dizinin etkisini halk üzerinde gözlemlemeye calisin.Su an itibariyle reyting durumu falan nedir bilmiyorum fakat bu dizi bundan en fazla 1-2 yil öncesine kadar Türkiyede bir numara idi! Bu,aslinda cok ucuza maledilen ama cok etkili ve de büyük bir projedir.Batili Örgütlenmenin Türkiyedeki en etkili,en verimli psiko-sosyal projesidir.Özellikle Türk ve Kürtlerin dogasina,genlerine müthis uyum gösteren bir dizidir.Türkiyede nüfusu 70 milyon olarak degerlendiriyorsak bunun 65 milyonunun dünya görüsü,felsefesi,zihinlerindeki,devlet kavrami,derin devlet kavrami,kahramanlik kavrami cogunlukla bu dizinin senaristlerinin yazdigi sekilde olusturulmaktadir! Halka verilen en can alici ve etkili mesaj ise sudur:”Korkmayin! Türkiye sahipsiz degildir! Su an dahil her zaman bu ülkeyi,yabancilardan,özellikle batili emperyalistlerden,kötü güclerden ve onlarin isbirlikcilerinden koruyacak birileri vardir.Sizin icinizden cikan iste bu Polat Alemdar sembolündeki gibi kahramanlar bu ülkeyi kötü güclere karsi canlari pahasina her zaman koruyacaklardir.Eski degerlerimiz yok oldu,artik cani pahasina ülkesi icin savasacak insan kalmadi,herkes artik maddi kaygilarini ön planda tutuyor tarzi kötü ve olumsuz düsüncelerden kurtulun.Siz keyfinize bakin.”
    Can alici mesaj bana göre bu.Bunun disinda yok efendim insanlari siddete özendirmesi,hayatta bircok meselenin cözümünün siddetle mümkün olmasi,Türk dedigin,delikanli dedigin adamin biraz sert,agir olmasi gerekliligi mesaji,Türkiyede gecmisteki sikintilarin,kanli olaylarin,darbelerin v.s. hep kötü gücler,batili emperyalistler ve onlarin icerdeki maşalari (simdiki tutuklu Ergenekon saniklari özellikle vurgulanarak) tarafindan gerceklestirildigi,artik bunlarin hepsinin Polat Alemdar gibi kahramanlar tarafindan bertaraf edildigi,artik ülkenin iyi niyetli,vatanini seven gücler tarafindan kotrol altina alindigi tarzi ilave mesajlar da var tabiiki..
    Bu tür konularda kücük bir beyin jimnastigi iceren bir yazimin linkini size yazayim buraya.Dilerseniz vaktiniz oldugunda göz atarsiniz.Saygilarimla…
    http://turksiyer.com/sizden-gelenler/1959-demokratiklesme-ve-degisim-sureci-halkin-ulkesini-yonetmeye-baslamasi-sanilgisi.html

    Beğen

    • bpakman dedi ki:

      Düşünceleriniz benimkilerle büyük ölçüde örtüşüyor. Zaten aklın yolu birdir.
      Kurtlar Vadisini seyretmeme nedenim fantastik bulmamdır. Tüm Rus ordusunu tek başına göçerten Rambo örneği. Atatürk benzer bir mucizeyi başka şekilde gerçekleştirmiş, ama öyle biri de yüzyılda bir gelir.
      Fetoyu yaratan bence ABD dir ama bu Feto’nun Tapınağın tek kalmış duvarı üzerine kurulan Evangelist, Siyonist, Mason, Sabetayist, Vatikan-Opus Dei-Illuminati, Soros vb ittifakının dışında kaldığı anlamına gelmez.
      Tezkere oylamasın sonucunda kabullerin redlerden fazla olduğunu unutmamalıyız. Yeter sayıya bir kaç oyla ulaşılamadı sadece. Tezkere öncesinde çalıştığım şirkete ihalesiz davetle çok karlı fiyatlarla İskenderun limanının genişletilmesi işini verdiler. Şirket Bayram tatilini iptal edip son hızla mobilize oldu. Böylece Amerikan gemileri ağır silahlarını boşaltabilecekti. AKP için tezkerenin yeter sayıda kabul oyu alamaması sürpriz oldu. İlk açıklamaları evetler hayırlardan fazla çıktığı için tezkere kabul edildi hayırlı olsun şeklindeydi. AKP deki anti-semitist küçük bir grubun birkaç oyu tezkerenin geçmemesine neden oldu. Bunlar olmasa tezkere yeter sayıya ulaşacaktı. Bazı muhalefet milletvekilleri bu sonucu tahmin etseler belki de evet oyu verirlerdi.
      Haklısınız, Atatürk’ten sonra çok şey değişmiştir. Örneğin Köy Enstitüleri kapatılmış, Mason locaları açılmıştır.

      Beğen

  3. Ferda Yamanoğlu dedi ki:

    Bu adamlar banka kurup tefecilik yapıyorlar.Yani Kuranla ve ALLAH’la savaşıyorlar.

    Beğen

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.