Osmanlıcanın yazısı

Alfabe devrimini içlerine sindiremeyenler, insan aklına zarar gerekçeler üretiyorlar.
İşin teknik boyutuna, Arapça harflerden ve ona eklenen bir kaç Farsça sesten oluşan Osmanlıca denilen karma alfabenin Türkçe’yi yazı olarak anlatmaya yetmediğine bir türlü değinmiyorlar…
Konuyu daha iyi anlatmak için, kafaları biraz karıştıralım:
Buyurun okuyun:
“mkml” Ne bu?
Anlaşılmadı değil mi?
Bir de tersine çevirelim harfleri:
“Lmkm” Şimdi anlaşıldı mı?
Yok, hayır!
Şimdi de Arapça harfleri bilenler için sırasıyla yazalım.
Lam, mim, kef ve mim..
İşte en son yazdığımın Arapça harflerle açılımı…
Yani eski yazıda yazı sağdan sola yazılır ve m, k, m ve m harfleri, onu mükemmel olarak yazıp okumanız için yeterlidir…
Lam, “la” okutur; mim “m” okutur, kef “g,k,n” okutur; mim, malum yukarıda dedik..
Buyurun okuyun; Harf devrimi yaptığı için Atatürk’e hakkını helal etmeyenler? Sizin hem onda bir hakkınız olduğu tartışılabilir de; onun sizin üzerinizde hakkı olduğu kesin!
Ne bu şimdi?
Tekrar yineliyorum, buyurun okuyun?
Okuyamadınız…
Söyleyelim: “Mükemmel” sözcüğü, eski Osmanlıca’da hiç bir ünlü konulmadan araya m,k,m ve l harfleri yan yana konulup birleştirilir; ve buyurun size mükemmel bir “mükemmel”
İkinci örnek:
Benim adım Kemal…
Kef, kefin yanına m, sonra elif, ardından lam harfini koyun…
Kural:
Kemal, Arapça bir sözcük olduğu için, araya hiç bir ünlü konulamaz.
Daha doğrusu, Osmanlıca denilen Alfabe’de, bizim bildiğimiz ünlüler kullanılamaz.
Buyrun bir şey çıkarabildiniz mi?
Son örnek:
Kef ve Lam yan yana konulsun
Hem günümüzdeki gibi değil, tersine tabiî ki.. Bunu unutmayalım.
Yineliyorum; kef ve Lam… yan yana ama şimdiki yazı gibi soldan sağa değil, sağdan sola:
Lam ve Kef
Kısacası
LK
Bu nasıl okunur biliyor musunuz?
Üç türlü:
“Gül” okuyabilirsiniz; bu biirrr…
“Gel” okuyabilirsiniz, bu ikiii…
“Kel” okuyabilirsiniz, bu üççç…
“Kül” okuyabilirsiniz bu döörtt
Neymiş?
Demek ki Osmanlıca yazıyı okurken, sözcükleri büyük ölçüde tahmin ederek gitmek zorundaymışsınız…
Kef ve Lam harfi, bunlardan hangisini anlatmak için kullanmıştır, bunu anlamanız olanaksızdır.
Bunlardan birisi, ancak hangisi?
Bir yazıyı tahmin ederek okumak, ne denli günün gereksinimlerine yanıt verebilir?
Çoğu Arapça harflerden oluşan Osmanlıca Alfabe ile, Türkçe ünlü ses ağırlıklı bir dil olduğu için, okumak kolay değildir.
Dikkat edin:
“Çoğu Arapça harflerden oluşan” dedim..
Niçin?
Çünkü, Osmanlıca bütünüyle Arapça harflerden oluşmuyor. Çünkü Arapça harfler, Türkçe yazmaya yetmiyor. Örneğin, “cim” var da Arapça’da, “çim” var mı?
Kısacası, Osmanlı bakmış ki Arapça harfler yetmiyor kendine, yeni harfler türetmiş…
Bu yazıyla okumak çok zor, okuyanlar da yanlış yapmadan okuyamadıkları için, Anadolu’da ta II. Mahmut zamanından beri ibtidai, yani ilkokul zorunlu olduğu halde, okuma yazma oranları, %5’in üzerine çıkamamış.
Kızlarda ise bu oran, %2’lerin bile altında…
Pekala, gelelim latin harfleriyle oluşan Türk “a,b,c” sine!
Beyim!
Okuyup yazmanızda bir sorun var mı?
Yazdığınızı okuyamamak gibi bir sorun çıkıyor mu?
İmla yanlışlarınız varsa, o sizin bu konuda kendinizi yeterince yetiştirememenizden.
Var mı, latin alfabesi ile okuma yazma sıkıntısı olan var mı?
Yookkk
Pekala, bu harflerin hepsi latin alfabesinden mi alınmış?
Hayır!
ö,ü,ç gibi harfler; oluşturulan bir komisyon tarafından alfabeye eklenmiş, denemeleri yapılmış…
Bir öneri:
Şunu yapın:
Arapça harfleri biliyorsanız, bir Osmanlıca hatırat alın elinize, okuyun bakalım; başarabilecek misiniz?
Bunu söylüyorsunuz ya; neden Arap harfleri kaldırıldı, neden latin harflerine geçildi?
Lütfen beyler, lütfen!
İşi bilenler açısından söylüyorum; “gülünç duruma düşüyorsunuz!”
Ha yazı devrimini eleştirenlere de son sözüm şu olsun:
Kendi konuştuğunuz Türkçe’nin içinde, Cumhuriyet döneminde türetilmiş sözcüklerin ne oranda olduğunu bir araştırın! Sonra da çok heveslisiniz ya; 1930’dan önce yazılmış kitaplardaki Arapça ve Farsça sözcüklerin oranı nedir; onunla bir karşılaştırın; ardından da o eski metinleri, anlayıp anlayamadığınızı bir tartın!
Şunu göreceksiniz:
Ne kadar karşı olsanız da dil ve yazı devrimi, sizi de içinizden sarmış; isteseniz de vazgeçemezsiniz…

Prof. Dr. Kemal ARI. Atatürk Arapça Harfleri Niçin Kaldırmış? 23/10/2014 http://www.tarihtarih.com/?Syf=22&Mkl=731737&pt=Prof.Dr.Kemal ARI ATATÜRK ARAPÇA HARFLERİ NİÇİN-KALDIRMIŞ?

Osmanlıca’dan bir örnek

Hazret-i izzet cellet kudretuhu ve allet kelimetuhunun inâyeti ve mühr-i sipihr-i nübüvvet ahter-i burc-i fütüvvet-pişvâ-yı zümre-i enbiyâ muktedâ-yı fırka-i asfiyâ Muhammed Mustafâ’nın sallallahu aleyhi vesellem mu‘cizât-ı kesîretü’l-berekâtı ve dört yârinin ki, Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali’dir rıdvânullahi aleyhim ecma‘în onların ervâh-ı mukaddesesi mürâfakati ile, Ben ki sultanü’s-salâtin ve bürhânü’l-havâkîn tâc-bahş-ı hüsrevân-ı rû-yı zemîn zıllullahi fi’l-arazîn Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Karaman’ın ve Rum’un ve Vilâyet-i Zülkadriyye’nin ve Diyarbekir’in ve Kürdistan’ın ve Azerbaycan’ın ve Acem’in ve Şam’ın ve Haleb’in ve Mısır’ın ve Mekke’nin ve Medine’nin ve Kudüs’ün ve külliyyen Diyâr-ı Arab’ın ve Yemen’in ve dahi nice memleketlerin ki, âbâ-yı kirâm ve ecrâd-ı izâmım enârallahu berâhinehüm kuvvet-i kahireleriyle feth ettikleri ve cenâb-ı celâdet-me’âbım dahi tîğ-ı ateş-bâr ve şimşîr-i zafer-nigârım ile feth eylediğim nice diyârın sultanı ve padişahı Sultan Bayezid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han’ım, Sen ki, Françe vilayetinin Kralı Françesko’sun… Dergâh-ı selâtîn-penâhıma yarar adamın Frankiyan ile mektup gönderip ve bazı ağız haberi dahi ısmarlayıp memleketlere düşman müstevli olup el-an hapisde idüğünüz i‘lâm edip halâsınız husûsunda bu cânibden inâyet meded ve inâyet eylemişsiz. Her ne ki, demiş iseniz benim pâye-i serîr-i âlem-masîrime arz olunup alâ-sebîli’t-tafsîl ilm-i şerîfim muhît olup tamam ma‘lûm oldu. İmdi padişahlara sınmak ve haps olunmak acep değildir. Gönlünüzü hoş tutup âzürde-hâtır olmayasız. Eyle olsa bizim âbâ-i kirâm ve ecdâd-ı izâmımız nevverallahu merkadehüm dâimâ def‘-i düşmân ve feth-i memâlik için seferden hâli olmayıp biz dahi onların tarikine sâlik olup her zamanda memleketler ve sa‘b ve hasîn kal‘alar feth eyleyip gece ve gündüz atımız eyerlenmiş ve kılıcımız kuşanılmış ve Hak sübhânehu ve te‘âlâ hayırlar müyesser eyleyip meşiyyet ve irâdeti neye müte‘allik olmuş ise vücûda gele. Bâkî ahvâl ve ahbâr ise mezkûr adamınızdan istintak olunup ma‘lumunuz ola. Şöyle bilesiz… Tahrîren fî evâil-i Âhiri’r-Rebî‘ayn li-sene isneyn ve selâsîn ve ti‘a-mi’e.

Bülent Pakman. Ocak 2015. Videolar ve not daha sonra  eklendi. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz, yayımlanamaz.

IMG_2654Bülent Pakman kimdir?

 

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.