Sibirya Türklerinin Türkiye’ye göçü

ÖNCESİNİ OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN: SİBİRYA TATARLARI

Sibirya ovasının İdil Ural bölgesinde yaşayan Tatarlara İstanbulda bulunan Abdürraşit İbrahim’in yazdığı mektupta Osmanlı’ya Kazan’dan Kırım’dan Çeçenya’dan iltica edenler var vakit geç olmadan sizde İslam beldesine iltica edin nedenine gelirse yakın zamanda Rusya’da devrim olacak devrim oldukdan sonra belirli olan haklarınızı yeni gelecek hükümet tanımayacak ve böylelikle zor durumda kalacaksınız.
Bu mektubun vermiş olduğu mesaja istinaden Tara’nın Yana Avıl köyünden Yuvan Baş Muhammet akrabaları olan yakınında bulunan Çarnalı, Ülengöl, Otlugöl, Yılanlı, Kumuslu, Tozkazgan, Karagöl gibi köylerin ihtiyar heyetini bir araya toplayarak bu mektubun değerlendirmesini yapmaları ve kendinin İslambola (İstanbul’a) hicret edeceğini bildirir.
Bu bildirgeye karşı çıkanlar hicret etmeye rıza göstermezler iltica etmek isteyenler belirli belgeler ilen Yuvan Baş Muhammete müracaata bulunarak hicret için Rus hükümetinden gelen ruhsat belgesi 1907 yılının Kasım ayında hicret edebilirsiniz denmekdedir.
Rus hükümetinden gelen olumlu yanıttan sonra hicret edecek olanlar mallarını satarak ihtiyacı olan eşyaları yanına alarak Sibiryanın soğugunu ve sıkıntıları göze alarak yola çıkarlar.

Ecdamızın dilinden hicret

Birgün önceden hazırlamış olduğumuz eşyalarımızı at kızaklarına yerleşdirerek sabahdan yola çıkmak yana avıl köyünün camisinin ününde toplanarak kalacak olanlar ilen bir daha hiç görüşmemek üzere toplandık ve bizim gibi gidecek olan köyler ile belirli saatte onlar ile birleşerek Omskiye hareket edilecekdi.
Köyde kalacak olanlar ile görüşme faslı başladığında herkes en sevdiğine sarılarak ağlamaya başladı ağlama sesleri en katı yürekli olan ben ağlamam diyeni bile ağlıyor idi. İnsanların ağlaması bir yana birde ne göreyim beslediğimiz hayvanlar bile gözlerinden yaş akarak ağlıyor idi bu hayvanların ağlaması hicret edecek olanların onlarla ilgilenerek o güzelim kediler köpekler ve inekler ile vedalaşarak helalleşdiler. Yürekleri dağlayan bu ayrılıkdan sonra kalacak olanların yakınları veya gençleri uzatmak üzere 235 çağırım (km) olan Omskiye hareket eddiler hareket başladığında kedilerin damlarda miyavlaması ineklerin ahırda seslenmeleri ve bir birleri ilen devamlı hırlaşan köpeklerin bu hırlaşmayı bir yana bırakarak sahiplerinin uzak diyara giddiğini bilmişcesine belirli bir uzaklığa kadar eşlik ederek ve mahzun gözlerlen sahiplerine bakarak ulumaya başlamaları hicret edecek olanları duygulandırarak bu ulumalara cevapları ağlıyarak vermiş helallik dilemişler ve bu bizim ecdadımızda bu olaydan sonra adet olarak köyümüzde belirli aileler kesecekleri hayvandan ve besleyip satılacak olan hayvandan helallik dilemişlerdir.
Omskiye köylerimiz uzak olduğu için köyden at kızağı ile yola çıktık. Beş altı gün sonra omskiye vardığımızda hali hazırda tren gelmemiş bir kaç gün beklememiz söylendi. Omskideki bulunan Metebay isminli zat-ı muhterem bizleri belirli hanlara yerleşdirerek trenin gelmesini beklemeye başladık.
Kasım ayında yavaş yavaş kış kendini belli etmeye başlaması ile hicret edecek olanlar arasında hastalık ve keyifsizliklerde zuhur etmeye başladı geldiğimizden on-oniki gün sonra trenin geldiği ve hazırlıkların biran önce bitirilerek trenin hareketi belirlendi ve bu hareket anını ve hicretin başlangıçını Yuvanbaş Muhammet bu şiir ile anlatmıştır:
Noyabir cıstası onunda
Sefer günübüs yitti
İçer tustamıbıs
Namasdiğer vaktı büttü
diyerek ikindi vakti trenin hareket etmesiyle yeni bir ufuklara yelken açan Tatarların hüznü vatanından ayrılmaları yürekleri dağlayan ağıtları Sibirya ovasında dilden dile Türkiye nakşedilmeye İslambol nasıl bir memleket niye giddiler diye Sibiryada yaşayan tüm milletleri heyacanlandırmıştı.
1900 lü yıllarda trenin saatteki hızı 25 km olarak tarihde yerini alması ile ve 1900 lü yıllarındaki trenin konforu göz önüne alındığında yolculuğun ne kadar vahim olduğu kendini belli etmeye başlamıştı.
Ve trene binildiğinden itibaren gençler ve belli yaş ortalamasına göre görev dağılımı olmuş ve milleti bir araya toplamanın gayreti ile birlik beraberlik içinde yol arkadaşlığının önemini aşılamaya ve vatan hasretini dindirecek masal ve hikaye anlatacak dilbaz kimseler vagonlarda belli konular bularak bu hicretin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya başlamışlardı. 12 yaş üzeri gençlere de görev olarak tren istasyonda durar durmaz hemen trenden atlayarak etrafa dağılmak ve süratli bir şekilde su aramakdı su boldukları vakit ıslık çalarak biribirlerine haber vermek sureti ile trende bulunan yol arkadaşlarının su temini gidererek su temin ediyorlardı. Ve yol yorgunluğu ihtiyalarda ve zayıf olan Tatarlarda kendini belirli ölçüde yavaş yavaş belli olmaya başlaması ile ölüm vakaları zuhur etmeye başlamıştı Tatarların sinirleri gerilmeye ve bu cenazeleri nasıl olur da bu gayri müslüm olan beldelerde defnedebiliriz diye biri biri ile tartışmaya. Ve bazı kendini bilmezler bu olaylardan mana çıkararak bu hicrete sebeb olanları yaylım ateşine tutuyorlardı. Ve Tatar macirlerin okuma oranı İslami bilgileri % 85 – 90 ornında olması bu cenaze olayını müjdeleyici bir haberle bunlara bildirmişlerdi. Ölenlerin şehadet mertebesi ile haber verilmesi trende olan Tatarların moralmen doruklara çıkarmış ve bu ölen yakınları için hatimler okunarak bu şehitlerin şefaatine nail eyle diye Allah’a dua ediyorlardı ve trenin istasyonda bekleme süresi görevlilerden alınan bilgi doğrultusunda defin işlemi yapılarak bu şehitler için son görevlerini yaşlı gözler ile yaparlardı.
Ve zaman geldi hicret eden Tatarlar cenazelerini vakitlerinin kısıtlı olması nedeni ile istasyonda bulunan Rus görevlilere ücret mukabilinde para vererek cenazenin yıkama ve kefenleme ve kabre koyma işini tarif ederek bu şekilde yollarına devam etmişlerdir.

Omskiden çıkan trenin rotası Ufa, Moskova, Kiev, Odesa olmuştur. Bunun gibi soğuk ve hastalıklara gögüs gererek Odesa geldiklerinde hemen bir kaç kişi limana vararak İstanbul’a gidecek olan vapur gelip gelmediğini sordukları vakit henüz gelmedi birkaç günden gelir cevabını alınca Tatarlar hemen istasyona vararak vapurun birkaç günde geleceğini bildirmeleri üzerine köylerin kendi aralarında seçmiş oldukları liderlerinin han bularak yol yoldaşlarını hanlara yerleşdirerek İstanbul’dan gelen vapuru beklemişlerdir. Ve Odesa’da onbeş gün Karadenize bakarak İstanbul’dan gelecek vapuru beklemişlerdir. Bu göç hakkında Erol Şimşek bey Böğrüdelik destanı diye güzel şiir ile anlatmıştır:

Göçtü bir halk Sibirya dan, Bindokuzyüz başlarında.
Kalan kardeş dost hayali, Akıp gitti yaşlarında.
Tren idi bindikleri, çoğu hayvan vagonları.
Ağır ağır yol aldılar, Belki bir güz aylarında
Daldılar seyre pencereden, Sibirya’nın ovalarına.
Düşlediler kalan yurdun, ak bulutlu havaları.
Bıçak açmaz ağızları, söz etmedi ağaların.
Biran durdu dimağları, anaların babaların
Sibirya’nın ovaları, gitmek ile bitmezdi.
Menziline varmak için, bunca cefa yetmezdi.
Hür olmaktı sonu bunun, kimler sabır etmezdi.
Sabır kula gerekmese, elbet hüda vermezdi.

On onbeş gün sonra İstanbuldan gelen Arapyan isimli vapurlar ile istanbula hareket başlamış ve Karadeniz’e açılan Tatarları yine soğuk ve hastalık kırıp geçiriyordu. Bu olaylar dan dolayı şu şarkıyı şöylemişlerdir:
ultırdım giminin ay dürüne
karadımlay suvnın dıpine
suv dıplerinde hiç ara yuk
allam yazgan işge çare yuk

diye şarkıyı halen köyümüzde söylenmekdedir. Ve cenazelerini kefenleyip Karadeniz’e bırakmışlar ve geminin vermiş ol dalgalar cesetleri beraberinde sürüklemeye başlaması ile kadınları ve ufak çocukları güverteye çıkarmamışlar ta ne zamanki gemi Anadolu Kavağı rıhtımına demir atmaya başlaması ile cesetler suya gömülmeye başlamış ve buna da şu yorumda bulunmuşlardır İslam beldesinde gömülmek en büyük duaları idi Allah dualarını kabul etti. 10 Kasım 1907 de Omskyden çıkan Tatarlar  1 Ocak 1908 Anadolu Kavağına ayak basmaları ile Türk vatantaşı olan Tatarlar belirli yıllar askerden muaf olan Tatarlar Cihan Harbi ve Kurtuluş Savaşlarının başlaması ile muaf oldukları halde gönüllü askere giderek 32 şehit ve belirli sayıda gazi vermişler ve harpli yıllarda kadın kız kızan herkes yediden yetmiş yediye görev taksimi yaparak Türk askerine ekmek ihtiyacını karşılamak sureti ile Mustafa Kemal Atatürk’den övgü almışlardı. Harpten sonra Türkiye Cumhuriyetinin vermiş olduğu gazilik maaşını Türk ulusuna armağan ederek bundan daha güzeli olmaz diyerek.

ALINTI: Sibiryadan göçün özeti. Böğrüdelik Köyü. 2 Ağustos 2009. http://tatarbogrudelik.blogspot.com.tr/2009/08/sibiryadan-gocun-ozeti.html

Bülent Pakman. Kasım  2015. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.

IMG_2654

Bülent Pakman kimdir   https://bpakman.wordpress.com/pakman/