Noel Nardugan Yılbaşı

İÇİNDEKİLER

1.     GİRİŞ

2.     NOEL AĞACI – NOEL ÇAMI

3.     HAPPY HOLIDAYS

4.     NARDUGAN

5.     AYAZ ATA

6.     SORULAR YANITLAR

7.     SON SÖZ

1. GİRİŞ

Türkiye’de her yıl Aralık sonuna doğru 31 Aralık gecesi yılbaşı kutlamaları ile 24 Aralık gecesi Ortodoks mezhebi dışındaki Hristiyanlarca kutlanan Noel’in birbiriyle hiçbir ilgileri olmadığına bir türlü kafaları basmayan dincilerin “Müslüman Noel kutlamaz” tepkileri görülür. Nedeni aynı olmamakla birlikte aynı dönem Amerika Birleşik Devletlerinde de sorun yaratmış olup tartışmaları sürmektedir. Bu yazımızda konu her iki yöre açısından irdelenmektedir.

2. NOEL AĞACI – NOEL ÇAMI

Bir zamanlar Perilerden biri kendini Noelde çocuklara oyuncak dağıtmaya adayan Santa Claus’un (Saint Nicholas, Azziz Nikola) yanına gelir hiç ağaç olmayan kurak bir yerde kötü bir çadırın içinde üç çocuğun yaşadığını çocukların mutsuz olduğunu, anne-babaları onlar için hiçbirşey yapmadığını anlatır. Claus bunun üzerine çocukları ziyaret etmeye karar verir ve bir çam ağacından kopardığı dalı çuvalına koyar. Üzerlerine zil takılmış geyikleriyle çocukların uyuduğu çadırın yanına geldiğinde neredeyse sabah olmak üzeredir. Claus hemen çuvalından çam dalını çıkarıp kuma diker. Ağaca mumlar, şekerler ve hediye paketleri koyar. En sonunda mumları da yakıp ağacı aydınlattığında: İyi Noeller, çocuklar! diyerek, daha onlar gözlerini ovuştururken kızağıyla birlikte Kuzey Kutbu’na doğru gözden kaybolur. Çocuklar, uykudan uyanıp da bir anda karşılarında olağanüstü güzellikteki çam ağacını, mumları, şekerleri ve hediye paketlerini görünce mutluluktan elele tutuşup ağacın etrafında dans ederler, şarkılar söylerler. Gürültüyü duyan anne ve babaları da gelip herşeyi görünce bu kadar güzel şeyler getirdiği için Santa Claus’a dua ederler. Noel Ağacı düşüncesi Claus’u öylesine memnun eder ki bir sonraki yıl özellikle yaşamları boyunca ağaç görmemiş olan yoksul insanlar için her zaman çuvalına küçük çam ağacı koymayı ihmal etmez, ihtiyacı olanlara mümkün olduğu kadar yetişmeye çalışır. Çam ağacı satın alabilecek anne ve babalar da bu durumu görüp o gelmeden önce, Noel zamanı çam ağaçlarını evlerinin en güzel köşelerine koymaya, onları süslemeye hediyeler asmaya başlarlar.

Günümüzdeki şekliyle Noel Ağacı uygulaması Avrupa’da ilk olarak 16. yüzyılda Almanya’nın batısında görülür. 15. yüzyılda kilise tarafından yasaklanan Adem ve Havva’yı canlandıran gözde bir oyunun ana dekoru, cennet bahçesini temsil eden ve üzerinde elmaların bulunduğu bir çam ağacıydı. Adem ve Havva yortusunda (24 Aralık) Almanlar evlerine böyle bir cennet ağacı dikerler, üzerine kutsanmış ekmeği simgeleyen ince, hamursuz ekmek parçaları asarlar; bunların yerini daha sonra değişik biçimlerdeki çörekler alır. Ayrıca bazı yerlerde  Hz. İsa’yı simgeleyen mumlar eklenir. Noel mevsiminde ağaçla aynı odada Noel piramidi de bulunurdu. 16. yüzyılda Noel piramidi ve cennet ağacı birleşerek piramit şeklindeki çam olan Noel ağacını oluşturur. 17. yüzyılda popülerleşen Noel Ağacı, 19. yüzyılda Slavlar arasında ve Fransa’da yaygınlaşır. İngiltere’ye 19. yüzyıl başlarında ulaşan Noel ağacı, dallarına kurdela ve kağıt zincirlerle asılmış mum, şekerleme ve keklerle süslenir. Göçmen Almanların Kuzey Amerika’ya 17. yüzyılda götürdükleri Noel ağacı, 19. yüzyılda moda olur. Gelenek Avusturya, İsviçre, Polonya ve Hollanda’da da yaygınlaşır.

Amerika’da her yıl Kasım ayının son Perşembe’sine denk gelen Şükran Günü’nün simgesi ne kadar hindi ise, Hz. İsa’nın doğum günü kabul edilen 25 Aralık’taki Noel’in simgesi de o kadar çam ağacıdır. Şükran Günü biter bitmez düğmeye basılmışcasına binaların, iş yerlerinin girişlerine, parklara ve evlere Noel ağaçları dikilir.

3. HAPPY HOLIDAYS

Ancak Amerika’da İsrail’den sonra dünyadaki en büyük Yahudi toplumunun yaşaması ve onların dini bayramı olan Hanukkah’nın Noel civarına denk düşmesi, Amerika’da gittikçe ”laik tatil anlayışı” akımının başlamasına neden oldu. Chicago’dan, Kansas’a, Teksas’dan Maine’e kadar pek çok yerde, ”Noel” ağaçları, ”tatil” ağaçları oldu. Hatta Atlanta gibi bazı yerlerde hiç bir adla anılmıyor. Eskiden Beyaz Saray’dan postalanan Noel kutlaması kartlarında ”Christmas – Noel” sözcüğü bulunmaktayken eski Başkan Bush ve eşi bile Beyaz Saray’dan tanıdıklarına ve destekçilerine üzerinde Noel ibaresi geçmeyen geleneksel tatil kartları yollamışlardı.

Amerika bu karmaşada, Noel ağaçlarına nasıl bir isim takılacağından, mağazaların müşterilerine nasıl ”iyi Noel’ler” dileyeceğine, Noel kartlarının nasıl basılıp kaleme alınacağına kadar kendini büyük bir tartışmanın içinde buldular.

Son yıllarda aşırı muhafazakar ve Evangelistlerin baskıları yüzünden, daha önce isimleri “tatil ağacı”na çevrilen çam ağaçlarının çoğu, sayıları gittikçe artan eyaletler bazında yeniden ”Noel ağacı” olmaya başladı. Bazı büyük mağazalar, müşterilerini ”Mutlu Noel’ler” diye karşılamayan çalışanlarının işine son vermeye başladılar.

En diplomatik çözümü, Teksas’in Austin kentinde ev gereçleri satan Home Depot mağazası bulur. Eyaletin resmi dili hem İspanyolca, hem de İngilizce olduğu için, çam ağaçlarına iki dilde, İngilizce’sinde ”tatil”, İspanyolca’sında ”Noel” ağaçları yazılır. Ama Amerika’da hala Hannukah yüzünden Kasım sonu ve Aralık ayı “Holidays” dönemi olarak nitelendirilmektedir.

Türkiye’de de Yılbaşından alışveriş açısından yararlanmak isteyen mağaza sahipleri benzer çözümü, tarihlerinin birbirine yakın olmasından yararlanarak,  “Noel Ağacı”nın adını “Yılbaşı Ağacı” olarak değiştirmekte bulmuşlardır. Evlerde Yılbaşından çok önce yerini alan süslü ve yanıp sönen ışıklı çam ağaçları, her ne kadar çocukların hevesi, sevinmesi için yapıldığı söylense de, aslında dünya çapında yılbaşı ile ilgisi olmayan Noel Baba yani Santa Claus orijinli Katolik-Protestanların Noel kutlaması olarak görünmektedir.

Büyük şehirlerimize ilk kez gelen bir yabancı eminim Müslüman olarak bildikleri bir ülkede Noel’in bu kadar coşkunlukla kutlanıyor görünmesine hayretler içerisinde kalıyordur. Bu arada dincilerimiz ve Araplar da, aslında niyetleri yılbaşını kutlamak ve gıda, hediye, alışveriş, eğlence, turizm piyasasını canlandırmak olanlarımıza Noel’i kutluyorlar diyerek kızmaktadırlar.

Plastikten çam olmaz

Bu arada bir farka da değinmek gerekiyor. Bizde bu işi için kullanılan plastik çamlar Hıristiyan dünyasında kullanılmaz, zira Alam kökenli bir inanışa göre bir Noel çamının iki kez kullanılması uğursuzluk addedilir. Bu nedenle plastik çamlardan olabildiğince kaçınılır, böylece kesilen çamlar sadece bir kez kullanılıp atılır. Genelde Batılılar böyle doğa ziyanı, katliam ve müsriflik yapmazlar ama işin içine dini inanç girince böyle oluyor işte.

25 Aralık sonradan çıktı

Eskiden Roma’da kış gündönümünde “Natalis Solis Invincti” (Yenilmez Güneş Tanrısı’nın Doğum günü) kutlanıyordu. 336 yılında Hristiyan liderler bu popüler pagan bayramını gölgede bırakmak için 22 Aralık gündönümüne rakip olarak 25 Aralık’ı Hristiyan alemi için özel bir gün yapmaya karar verdiler. Böylece Hz. İsa’nın doğum günü 25 Aralık olarak kabul edildi. Buna göre günümüzde Hristiyanların İsa’nın doğuşu olarak kutladıkları Noel aslında söz konusu Güneş Tanrısı Doğum günü kutlaması ile özdeş.

4. NARDUGAN

Noel dedikleri çok eski Türklerin yeniden doğuş bayramıdır

Türklerin, tektanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor. Bu ağacın tepesi, gece-gündüze ve Güneş’e hükmeden Tanrı Ülgen’in sarayına kadar uzanıyordu. Buna ‘hayat ağacı’ diyorlardı. Bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görebiliriz.

Türklerde Güneş çok önemli. İnançlarına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta gece gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek zafer kazanıyor. İşte bu Güneş’in zaferini, yeniden doğuşu, Türkler büyük şenliklerle akçam ağacı altında kutluyorlar. Güneş’in yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak algılanıyor.

Bayramın adı NARDUGAN (nar=güneş, tugan, dugan=doğan) doğan güneş.

Güneşi geri verdi diye Tanrı Ülgen’e dualar ediyorlar. Duaları Tanrı’ya gitsin diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar, dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrı’dan. Bu bayram için, evler temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar. Yaşlılar, büyükbabalar, nineler ziyaret ediliyor, aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar. Yedikleri, yaş ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerleme. Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür çoğalır, uğur gelirmiş. Akçam ağacı yalnız Orta Asya’da yetişiyormuş. Filistin’de bu ağacı bilmezlermiş.

Bu yüzden bu olayın Türklerden Hristiyanlara geçtiği ve bunu da Hunların Avrupa’ya gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları söyleniyor.  

İsa’nın doğumu ile hiç ilgisi yok – Muazzez İlmiye Çığ anlatıyor

Bu bilgi bana internetten Adnan Atabek diye birinden geldi. Heyecanlandım. İran’ın Azerbaycan bölgesinde yaşayan bir tanıdığım Azerbaycan Türkü Arif Esmail Esmailinia’dan teyit ettim. Kendisi mimar ama bu işlere çok meraklı. Nardugan Bayramı eskiden onlarda da kutlanırmış, hatta hâlâ kutluyorlar. Bana kutlama tebriki bile geldi. Ne yiyip ne içtikleri, nasıl eğlendiklerini anlatıyor. Benim bunlara itimadım var. Çünkü gayet mantıklı görünüyor. Biz hep kendimizi baltalamaya çalışan insanlarız, çok şaşıyorum, üzülüyorum. Hep dışarıdakiler kabul ediliyor, onlar doğru söylüyor deniyor.

Akçam Ağacı Türk halı ve kilim motiflerinde var

Akçam ağacı Türk halı ve kilim motiflerinde temsil ediliyor. Efsanelerimizde de var. Bu ağaç Orta Asya’da yetişiyormuş. Türkler Avrupa’ya devamlı akın yapıyor, Avrupa herhalde Hunlardan aldı bu geleneği. İznik konsilinde “Biz İsa’yı Güneş gibi düşünüyoruz, onun doğumu olarak kutlayalım diyorlar. Çam ağacı süslemesini ise ilk kez 1605’lerde Almanlar yapıyor. Aslında tamamen Türk ürünü. Avrupa’da ayakkabı yok, pantolon yok, dikişten haberleri yok. Pantolon giymeyi, dikiş dikmeyi Hunlardan öğreniyorlar. Asıl pagan onlardı. Hâlâ Türklüğünü kabul etmeyen tarihçiler var. Ben tarihi ortaya koyuyorum. İtirazı olan varsa kanıtı çıkarsın, bu böyle değil desin ve bunu ispat etsin. O zaman ben de ona “peki” derim.

NARDUGAN-AGACI-MOTİFLERİ

Akçam Ağacı Motifleri

Kırmızı, Türklerde çok önemli

St. Nicholas (Noel Baba) da Demre’de yaşamış bir derviş, fakirlere yardımcı olan saygın bir adam. Onu da Noel’le bağdaştırmışlar. Hepsinin kökeni Anadolu. Kırmızı giyme, nar kırma ritüellerini bilmiyorum. Ama kırmızı Türklerde çok önemli. Çünkü Türkler Güneş’e olduğu gibi ateşe de önem veriyorlar. Türklerin Tanrısı o kadar iyi ki, istediği tek şey sevgi: Her şeyi seveceksiniz. İşte bu sevecenlik mevzuu bugün de bir şekilde Türklerde devam ediyor. Mesela insan ayırmayız, soframız herkese açıktır, kolay arkadaş oluruz.

Nardugan’dı Noel oldu

Muazzez İlmiye Çığ’ın teorisine göre MS. 325’te İznik’te toplanan konsilde bu bayram İsa’nın doğumuyla özdeşleştirilip 24 Aralık’a alındı ve o gün bugündür Noel olarak kutlanıyor.

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın internette dolaşan bu açıklamaları “paylaşım-iletim-forward” rekorları kırarken, ilk itiraz, gayet doğaldır ki, Taraf Gazetesi yazarı Sevan Nişanyan’dan geldi. Nişanyan, “Olmaz. Milli mitoloji yaratma gayreti başka şey, bilim başka şey. Birinin bol olduğu yerde öbürü yetişmez” diye yazdı.

Ardından tarihçiler de potaya girdi. Yine gayet doğaldır ki Prof.Dr. Halil Berktay “Tarihin televolesi” yorumunu yaparken, Prof. Mehmet Ali Kılıçbay “Türkler göçebe, ne işleri var çam ağacıyla” yorumuyla Türklerin göçerliğini göçebelikle karıştıranlara katıldı.

Tatar Türklerinin Narduganı

Nardıhanım yarına

Gelsın yârim yanıma

Mani söyleyim ona

Ocakta pişer ikmek

Bakır da dolu yemek

Bal süreyim ikmeye

Bana bir göz bükmeye.

Nardıhan günü açar

Kar topu sular saçar

Toklu meler avluda

Kara kış kapılarda.

XVIII. yüzyıldan itibaren Tatarlar Jülyen takvimini kullanmaya başlarlar ve bu tarihten sonra Yılbaşı kutlamalarının ismi Narduğan olarak değişir. Aslında bu bayramı sadece Jülyen takvimine bağlamak pek doğru olmaz. Tatar bilim adamı İlbarış Nadirov’un verdiği bilgilere göre, bu sözün etimolojisi Moğolca “nar”(güneş) kelimesi ile “duğan” (doğan) kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. Yani o, Yeni Güneş, Yeni Yılın doğduğu gün, anlamına gelir. Gerçekten de gün, 24–25 Aralık’tan uzamaya başlar. Demek ki doğaya çok dikkatli olan kadim insanlar, kutsal güneşe adayıp bayram yapmayı uygun görmüşler.

Kazan Tatarları’nda Yılbaşı bayramı kutlanmaz ve bu bayrama özgü oyunlar oynanmazmış. Bu bayram ancak Kreşenlerde (Hristiyanlaştırılmış Tatarlar), Mişerlerde ve Çeptsa Tatarlarında, herkese özel farklılıklar ile kutlanırmış. Kreşenler bu bayrama Narduğan derler. 25 Aralık’tan 5 Ocak’a kadar geçen vakit içinde oynanılan oyunlar da aynı isimle anılır. İnsanların, kimsenin tanıyamadığı kılıklara girip eğlenmeleri farklı yörelerde farklı adlandırılmıştır; Narduğan Bulıp Cerü, Narduğan Çabu, Narduğan Babaları, Babaylar Narduğanı. Bu iki hafta içinde kızların kendi aralarında ağırlanmasına da Qızlar Narduğanı derlermiş.

Tatar Türkçesi uzmanı R. G. Ahmetyanov, Nardugan terimine Orta İdil ve Ural boyu halklarının hepsinde de rastlanmakta olduğunu söylüyor; Tatarlarda Narduğan, Mordva-Mukşılarda Nardvan, Mordva-Erzelerde Nardava, Marilerde Nardugan, Çuvaşlarda Nartavan, Nartukan, Udmurtlarda Narduğan. Aynı fikre İlbaris Nadirov çalışmalarında da rastlanıyor. Fakat titizlikle yapılan tahliller sonucu, bu kelimenin Tatar Türkçesi’ne ait olduğunu göstermektedir. Orta İdil ve Ural boyu halklarında o, sadece yerli halkın Kreşen ve Mişerler ile sıkı ilişkide yaşadıkları yörelerde gözüküyor.

Çuvaş bilim adamı V. G. Rodionov da Nartuhan kelimesinin Çuvaşça’ya Tatar Türkçesi aracılığı ile girdiğini söylemektedir. Nardugan oyunlarına İran halklarında, Kızılbaş Türklerinde, Türkmenlerde, Besarabya Ermenilerinde ve Komi halkında da rastlıyoruz. Bayramın özelliği, çeşitli yemekler hazırlamak, kimsenin tanıyamadığı kılığa girerek ev ev dolaşmak, yüzükle fal açmak, kızların kaderi ve damat olacak adam hakkında fal aracılığı ile bilgi almak vb.

Genelde ayı veya keçi kılığına girip eğlenmek için insanlar, kürklerini ve kürkten dikilen başlıklarını ters tarafı ile giyerlermiş. Kızlar ve oğlanlar ayrı dolaşırmış. Erkekler, kadınlar kılığına girip ev ev dolaşarak kızları gözetlerlermiş. Gençlerin dikkatini ayrıca komşu köyün kızları, misafir kızlar çekermiş. Giren evlerde müzik aletleri (keman, sonraki dönemde garmon-akordiyon) çalarlarmış. Müzik aletleri olmadığı sırada ocak kapağına, tavaya vururlar, zil çalarak oynarlarmış. Din adamları bu bayramı Şamanizm dönemi kalıntısı olarak ilan etmişler ve XIX. yüzyıldan itibaren köylülerin bu Şamakaylar’ı (çeşitli kılığa giren insanları) eve almamaları hususunda mücadele etmeye başlamışlardır. Besermenler ile iç-içe yaşayan Tatarlar ise Şamakaylar’ı sevinerek karşı alır ve sığlaşırlarmış, çünkü halk, onları eve alırlarsa bu sene hasat bol olur diye inanırmış.

Narduğanım narına,               Nardugan’ım narına,

Baqma keşe yarına.                Bakma elin yârine.

Kürşe awıl Alpayda,               Komşu köyü Alpay’da

Mulla kötä qartayğan.            Hoca bekliyor, yaşlanmış.

Narduğannıñ narı bar,          Nardugan’ın narı var,

Miçtä peşkän tarı bar;            Ocakta pişmiş darı var;

Bu keşeneñ yuğarı oçta          Köyün öbür ucunda

Özelep söygän yarı bar.          Sevgilisi yâri var.

Aq saray öyeñ bulır,               Ak saray evin olur,

Aq kalaç aşıñ bulır,                Ak ekmek aşın olur,

Aq saray eçlärendä                 Ak sarayın içinde

Qaderle başıñ bulır.               Değerli başın olur.

Narduğanım nar bulsın,          Nardugan’ım nar olsun,

Eçe tulı nur bulsın,                 İçi dolu nur olsun

Narduğannı uynağannıñ         Narduğan’ı oynayanın

Ğomere ozın bulsın.                Ömrü uzun olsun.

Narduğan, hucalar,                 Narduğan sahipler

Qotlı möbäräk bulsın,            Kutlu mübarek olsun,

Tormış tügäräk bulsın,          Hayat huzurlu olsun,

Mal-tuarığız artsın,                 Mal-hayvanınız artsın,

Qolınnarığız çapsın,                Kulunlarınız koşsun,

İgennäregez uñğan,               Ekinleriniz iyi,

Kükäy kebek tuq bulsın!         Yumurta gibi tok olsun!

5. AYAZ ATA

Türk, Altay ve Orta Asya mitolojilerinde, özellikle Kazaklarda ve Kırgızlarda Soğuk Tanrısı. Noel Baba ile de özdeşleşmiş durumdadır. Ayas Han olarak da bilinir. Ay ışığından yaratılmıştır. Soğuk havaya neden olur. “Ak Ayas” olarak adı geçer. Ülker burcunun altı yıldızı göğün altı deliğidir ve oradan soğuk hava üfler. Böylece kış gelir. Ayaz, tüm Türk coğrafyasında yakıcı soğuk anlamına gelir ki, Ay’ın gökte rahatlıkla görüldüğü açık havalarda meydana geldiği için Ay Tanrısı’nın (veya ona bağlı Ayas Han’ın) gönderdiği düşünülmüştür. Bir tür Noel Baba olarak düşünülebilir. Hatta Kazaklarda birebir Noel Baba ile özdeşleşmiştir. Kimi kültürlerde kışın soğukta ortaya çıkan ve kimsesizlere, açlara yardım eden bir evliyadır. Hristiyan azizi olduğu yönünde görüşler de vardır. Fakat etimoloji ve kültürel olarak Türk kültüründe zaten var olan bir kişilik olduğu kesindir.

ayaz ata

Yakutistan’da Ayaz Ata

Türkmence: Ayaz Baba ve Ayaz Ata, Özbekçe: Ayoz Bobo veya Ayaz Ota, Kırgızca: Аyaz Аtа, Kazakça: Аyaz Аtа. Azerbaycan Türkçesindeki Şahta Baba sözcüğü birebir çeviriyle Soğuk Ata veya Ayaz Ata anlamına gelir. Özbekçede Şahta (Shaxta, Şaxta, Şahta) sözcüğünün ocak anlamına gelmesi ise kelimenin anlamı açısından dikkat çekicidir. Başkurt ve Tatar Kültüründe, Ayaz Ata Qïš babay “Kış Babası” olarak yer alır. Türkmenistan’da Aralıkta Ayaz Ata ve torunu Kar Kızı ile Gündoğan Bayramı kutlamaları yapılmakta.

171221-ayazbaba

Türkmenistan’da Ayaz Ata kutlamaları

Türk Mitolojisi Atlası’nda Ayaz Ata kurgusuna şöyle değinilmiş: “19. yüzyılın ürünü olan ve son dönemde internet sayesinde popülerleşen Ayaz Ata figürü, Yakut Türklerinin Ortodoks Ruslar ile temas etmeleri ve Slav mitolojisinin buz dedesi ‘Ded Moroz’ karakterini kış tengrisiyle iç içe geçirerek yeni bir kimlik altında yeniden yaratmalarının sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu iki melez motife üçüncü unsur olarak Aziz Nikolas eklenmiş, böylece Sibirya’da 300 yıl süren Rus kolonizasyonu sırasında Kış Tengri adım adım korkutucu vasıflarını yitirerek Noel Baba gibi çocuklara yardım eden neşeli bir ihtiyara dönüşmüştür. Buna karşın tanrısallığı ve yaratım gücünü simgeleyen boynuzları ve bilge ihtiyar arketipinin simgesi olan uzun sakallarını korumuştur. Tüm bu dönüşümün en enteresan tarafı kış tanrısı Kazav’ın kardeşi yaz tansırı Ayaz Han’ın adın alarak olumlu niteliklere bürünmesidir. Böylece olumsuz bir tipleme olan Kazav unutulmuş, buna karşın kış mevsimi yazın olumlu özelliklerini almıştır.

Rusya ve Avrasya uzmanı/Türkolog Prof. Dr. Salih Yılmaz aynı görüşte değil. Özetle diyor ki: “Türkler, milattan önceki yüzyıllarda bile yıl döngüsü olarak kabul edilen 21 Aralık gününü törenlerle kutlamıştır. Türk kültüründeki Ayaz Ata geleneği, Hristiyanlık’taki Noel Baba veya Ruslardaki Ded Maroz mitolojisiyle alakalı değil, tam tersi onlardan çok eskiye dayanan mitolojik bir gelenektir.

Prof. Dr. Salih Yılmaz’ın görüşlerinin tamamı bundan sonraki bölümde.

6. SORULAR YANITLAR

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı (RUSEN) Prof. Dr. Salih Yılmaz’a göre, yeni yıl kutlamalarını batı, doğu toplumları ve Türkler’de din üzerinden değil, inanç kültürü üzerinden açıklamak gerekir.

Yılmaz’a göre, “Türkler, milattan önceki yüzyıllarda bile yıl döngüsü olarak kabul edilen 21 Aralık gününü törenlerle kutlamıştır. Türk kültüründeki Ayaz Ata geleneği, Hristiyanlık’taki Noel Baba veya Ruslardaki Ded Maroz mitolojisiyle alakalı değil, tam tersi onlardan çok eskiye dayanan mitolojik bir gelenektir.”

Prof. Dr. Yılmaz’a bu konularda sorulan sorular ve verdiği yanıtlar:

Türkler’de “yıl döngüsü” olarak da nitelendirilen Nardugan Bayramı nedir?

Doğu toplumlarında önemli kutlamalardan birisi de karanlık ve aydınlığın 3 günlük savaşı olarak kabul edilen 22 Aralık günü gün ışığı başlayan, 24 Aralık akşamına kadar süren yıl döngüsü kutlamasıdır. Bu kutlamaya göre en uzun gece sona erip günler uzayacak ve Güneş daha fazla görünecektir. Güneş’in daha fazla görünmesi ise tanrının insanlara hediyesidir. Aslında bu olay bilimsel bir gerçeklikken insanoğlu tarihten beri bugünü, geleneksel bir törene dönüştürmüştür. Bu törenler toplumlar arasında farklı biçimde uygulanmıştır. Örneğin, bugünü ilk kutlayanlardan birisi de Türklerdir.

Türkler eskiden beri 22 Aralık’ta gündüzün geceyi yenmesini bir zafer olarak nitelendirmekte ve bu zaferi akçam ağacı altında kutlamaktadırlar. Türklere göre güneşin doğuşu, yeni yıl döngüsü olarak kabul edilmiştir. Türkler, Güneş’e mitolojide ‘Nar’ ismini vermişlerdir. Türk atasözlerindeki ‘Nar gibi yanıyor’, ‘Nar gibi kızardı’ sözleri aslında ‘Güneş gibi yanıyor veya kızardı’ anlamındadır. Nardugan Bayramı olarak nitelendirilen bugün aslında Güneş’in doğuşu bayramıdır. Nardugan/Nartugan/Nardogan kelimeleri farklı Türk topluluklarındaki adlandırmalardır.

Türkler bu seremoni için özel bir hazırlık yaparlar mıydı?

Evet. Türkler, 22 Aralık öncesinde bu bayrama hazırlanmak için evlerini ve yaşadıkları yerleri temizlerler, yeni ve temiz elbiseler giyerlerdi. Türkler’de bugün Tanrı Ülgen’e sunulmak üzere hediye hazırlanır ve en yüksek tepede akçam ağacı altında dualar ederek hediyelerini buraya bırakırlardı. Bu olay gerçekleşirken bölgenin en bilge ve yaşlı kişisi en görkemli elbiselerini giyerek bu törene liderlik ederdi.

Bu bilge kişi, Türk toplumlarının çoğunda farklı adlarla anılmıştır. Fakat genel kanaat Ayaz Ata isminin verildiğidir. Hatta Ayaz Ata’nın yaşlı olmasından dolayı ona yardımcı olarak torunu yaşında bir kızın yardımcı olduğudur. Ritüellerde bu kız gerçekten kızı veya torunu olabileceği gibi kızı/torunu yok ise torunu yaşında birisinin yardımcı olarak görevlendirilmesidir. Bu törende kadınlar önceden bezler hazırlayarak tören sırasında akçam ağacına bağlarlardı. Bu bezler veya ipler genelde koyun/keçi yününden yapılırdı. Bu bezlerde motif olarak da hayat ağacı işlenirdi. Türklerdeki bu gelenek, İslamiyet’in kabulünden sonra evliyalar veya önemli insanların mezarlarına veya bu mezarların yakınındaki ağaçlara bezler bağlanması şeklinde devam etmiştir.

Anadolu’da Khal Kagan kutlaması ile Noel kutlamaları çok benzer formlar taşıyor. Noel, Anadolu kültüründen mi geliyor?

Anadolu’da Sivas, Tunceli, Erzincan, Bingöl ve Muş’ta yeni yılın karşılanması olarak “Khal Kagan” kutlamalar yapılmaktadır. Bu kutlama her yıl aralık ayının son haftası Khal Khelk adı verilen ak saçlı, ak sakallı, yaşlı bir adamın, köy çocukları ile beraber kapı kapı dolaşarak hediyeler toplaması ile başlamaktadır. Hristiyan dünyasındaki Noel baba ile benzer bir durum söz konusu olsa da Hristiyanlık’taki Noel Baba figürü, yakın tarihte ortaya çıkmıştır.

Yörükler’deki Sayacı geleneğinin Ayaz Ata ile bağlantısı var mı?

Yine Yörük Türklerinde Saya geleneği vardır. Saya gezmesi genellikle Koç katımından sonraki 100. günde olur. Bu da zemheri ayının ortalarına rastlamaktadır. Miladi takvime göre zemheri (erbain), 40 günlük bir süreç içerisinde gerçekleşmektedir. Bu sürecin 21 Aralık’ta başlayıp 31 Ocak itibarıyla sona erdiği varsayılmaktadır. 1 Şubat itibarıyla eskilerin deyimi ile zemheri ya da erbain dönemi son bulmaktadır.

Bu geleneğe göre köy gençleri bir araya toplanır, içlerinden seçtikleri üç genci, çoban, yüzü kara boyalı genç ve gelin kılığına sokarlar. Çoban kıyafetindeki gence keçeden yapılma aba veya kürk giydirilir, takma sakal, bıyık takılır ve belindeki kuşağa çan ve zil bağlanarak eline de uzunca bir değnek verilirdi. Gelin kılığına sokulan gencin başına yazmadan bir örtü ile uzun kollu entari giydirilirdi. Ayrıca gençlerden birkaçına da toplanacak yağ, bulgur vesaire koymak için heybe, torba ve helke verilirdi. Akşamdan sonra köyün bir ucundan başlanarak evler tek tek dolaşılır. Dolaşma esnasında hep bir ağızdan türküler söylenirdi. Türkler’de Sayacı geleneği aslında yıl döngüsünün kutlanmasıdır. Burada kural ise bölgede ilk koyunun doğurmasıyla bu döngünün başladığına inanılmasıdır.

Ayaz Ata kültürünün Ruslar’dan Türklere geçtiği iddialarının gerçeklik payı var mı?

Türk mitolojisinde Ayaz Ata isminde bir figür olup olmadığına dair tartışmalar vardır. Bu mitolojik inancın özellikle Hunlar ve öncesinde Gök Tanrı inancı ile alakalı olduğunu söyleyebiliriz. Türkler’de günümüzde özellikle Orta Asya’da ve Sibirya’daki Türk topluluklarında Ayaz Ata ve Kar Kız/Ayaz Kız kültürü vardır. Bazı uzmanlar bu kültürün Rus kültüründen geçtiğini iddia ediyorlarsa da tam tersi Türk kültürünün Rusları etkilediğini söyleyebiliriz.

Ayaz Ata adının Rusça’daki Ded Maroz (Ayaz/Soğuk Dede/Ata) ile Sneguroçka (Kar Kız) sözcüklerinin çevirisi olması araştırmacıları yanıltmaktadır. Rusya’da özellikle Sovyetler Birliği döneminde Ded Maroz geleneğinin yaygınlaşmasıyla bu kültürün Sovyetler sebebiyle Türkler’e geçtiğine dair yanlış bir algı vardır. Türkler’de kış dönümü Hunlar döneminde kutlanan bir gelenektir. Türk mitolojisinde hayat ağacının kutsallığı, Gök Tanrı’nın en yüksek tepede yaşadığına inanılması ve özel günlerde hediyeler sunulması bir gelenektir.

Ruslarda Ded Maroz kutlaması Stalin’in yakın arkadaşı Pavel Postyshev tarafından ortaya atılmıştır. Pravda gazetesinin 1935 yılındaki bir baskısında ilk defa Ded Maroz’dan bahsedilmiştir. Pavel Postyshev, Ded Maroz’u kurgularken Türklerin o tarihlerde zaten kutladığı Ayaz Ata’dan faydalanmıştır. Hatta ilk kurgulanan Ded Maroz’a da Türkçe Ayaz Pavloviç Atayev ismi verilmiştir. Ded Maroz’a eşlik etmesi için de Akşeker ya da Karkızı figürü Türk mitolojisinden faydalanılarak kurgulanmıştır.

Ünlü yazar Cengiz Aytmatov’un “Gün Olur Asra Bedel” adlı romanında Ayaz Ata geleneği Türklerin mitolojik kahramanı olarak işlenmektedir. Rusların Ded Maroz’u kurgularken Türk mitolojisindeki Nardugan Bayramı’nı örnek alması, sanki bu geleneğin Ruslardan Türklere geçtiği gibi algılansa da, tam tersi bir durum söz konusudur.

Ayaz Ata geleneği, Türklerde özellikle Sibirya ve Altay Dağları çevresinde yaşayan Türkler’de yaygın olarak kutlanmıştır. Kuzey Türkleri özellikle Şaman/Kamları kullanarak kış dönümünü kutlamışlardır. Türkler’de Şamanlar en bilge ve tanrıya ulaşılması için başvurulan bir varlık olarak görüldüğünden Ayaz Ata olarak görev de onlara verilmiştir. Ayaz Ata geleneği, genelde Kuzey Türkleri için vardır. Güney Türkleri olarak kabul edilen Oğuzlar’da bu gelenek, daha çok Nevruz olarak kutlanmıştır.

Yakın dönemde özellikle Kazakistan’da Ayaz Ata geleneği oldukça yaygınlaşmıştır. Kazak şairi Abay Kunanbayev’in Ayaz Ata’yı tanımladığı şiiri şöyledir:

“Ak giyimli gövdeli, aksakallı/Kör ve sağır tanımaz diri canlı/Üstü başı ak kır, rengi soğuk/Bastığı yeri gıcırdatıp, gelip kaldı./Nefesi tipi, ayazla kar/İhtiyar baba: Kış, gelip hüzün saldı./Uçmaz külahını ok gibi dimdik yapıp/Ayazla kızarıp parladı./Bulut gibi kaşları kapamış iki gözün/Başını silkse kar yağdırıp seni zorladı.”

İslamiyete geçiş sonrası bu gelenekler nasıl bir forma büründü?

Kuzey Türkleri, İslamiyeti kabul ettikten sonra Ayaz Ata da kimsesizlere, yolda kalanlara, zorda kalanlara yardım eden evliya rolüne bürünmüştür. İslam inanç kültüründeki ‘Hızır’ kimliğini, İslam öncesi Türklerde Ayaz Ata üstlenmiştir. Kazak Türklerinde kış Soğumbası adlı adetle karşılanmaktadır. Eski Türk mitolojisinde yel (rüzgar), evreni döndüren, şekillendiren bir güçtür. Ayaz aslında yel sayesinde oluşur. Efsaneye göre, Ülker burcunun altı yıldızı, göğün altı deliğidir. Bu deliklerden yeryüzüne soğuk hava üfler ve kış oluşur. Ayaz Ata ise bu soğukta darda kalanlara ve ihtiyaç sahiplerine yardım eden bir kişidir. Eski Türkler ilk zamanlarda Ayaz Ata kültürünü Yel Ana olarak da tanımlamışlardır. Yel Ana kültürü zamanla Yel Ata olmuştur.

Türkler, Yel Ata kültürünü zamanla Ayaz Ata olarak adlandırmaya başlamışlardır. Türk topluluklarında Kutsal Baba, Çam Baba olarak da anılan Ayaz Ata kültürüne zamanla ona iyiliklerinde yardım ve eşlik eden kızı, bazı hikayelere göre de torunu eklenmiştir. Ayaz Ata, Özbekçe Ayoz Bobo veya Ayaz Ota, Kırgızca Ayaz Ata, Kazakça Ayaz Ata olarak nitelendirilmektedir. Bazı Türkler ise Ak Ayas olarak isimlendirmektedir. Başkurt lehçesinde Ayaz Ata, Kış Babası olarak yer alır. Torunu ise Kar Güzeli adıyla anılır. Tatar kültüründe ise Qış Babay (Kış Babası), torunu ise Kar Kızı olarak tanımlanmaktadır.

Sonuç itibarıyla Türklerde 21 Aralık günü veya ilk karın düştüğü gün kutlanan kış döngüsü, Hristiyanlık ve İslamiyet’in inanç sisteminde kendisine yer bulmakta zorlanmıştır. Hristiyanların bir kısmı Hazreti İsa’nın doğumunu 25 Aralık’ta kutlamaktadır. Fener Patrikhanesi, Ermeni Patrikhanesi ve Rus Kilisesi İsa’nın doğumunu 6 Ocak’ta kutlamaktadır. Bu haliyle Türklerin geleneksel akçam ağacı kutlamaları veya Ayaz Ata kültürü, diğer semavi dinlerin inanç sistemi içerisinde kendisine yer bulamamıştır. Türk kültüründeki Ayaz Ata veya Nardugan Bayramı, ya Hristiyanlıkla veya Rus gelenekleriyle özdeşleştirerek sanki Türklere ait değilmiş gibi sunuluyorsa da Türklerdeki bu gelenek, Ruslardan da, Hristiyanlardan da eskiye dayanmaktadır.

Nardugan, Türklerde yeni yıl bayramıdır. Ayaz Ata ise bu bayramın simgesidir. Ayaz Ata, her yıl 22 Aralık’tan sonra gelen ilk dolunayda ortaya çıkar ve 1 Şubat’a kadar kutlamalar devam eder. Kuzey Türklerinde 21 Aralık’an sonra ilk dolunayın çıktığı ilk gün, yeni yılın ilk günüdür. Akçam ağacı ise tanrı ile kurulan bağlantının simgesidir. Türklerin işlediği halı, kilim ve diğer motiflerde hem akçam ağacı hem de Ayaz Ata motifleri bulunmaktadır.

Yılbaşı kutlamak her yıl olduğu gibi bu yıl da tartışmalara konu oluyor. Yılbaşı kutlamak Hristiyan geleneği midir?

Güney Türkleri/Oğuzlar, yeni yıla Nevruz ile başlamaktadırlar. Hem Kuzey Türkleri hem de Güney Türkleri, yeni yılda kutlama yapmışlardır. Kış dönümü ve bahar dönümü olarak adlandırılan bu bayramların yaşadıkları coğrafyaya göre farklılık gösterdiğini söyleyebiliriz. Günümüzde İslam kültürüyle yetişenler için yılbaşı kutlaması, Hristiyanlık geleneği olarak görülmektedir. Fakat Türklerde hayat ağacı kültürünün yaygın olarak kullanıldığını düşündüğümüzde, Türklerin yeni yıl kutlamalarının Hristiyanlıktan çok daha eskiye dayandığını söyleyebiliriz.

Türk kültüründeki Ayaz Ata geleneği, Hristiyanlık’taki Noel Baba veya Ruslar’daki Ded Maroz mitolojisiyle alakalı değil, tam tersi onlardan çok eskiye dayanan mitolojik bir gelenektir. Ayaz Ata, Ayaz Han olarak da bilinen bu soğuk beyi Ruslar’daki gibi kötülüğü temsil etmemektedir. Rus mitolojisinde Ded Maroz, soğuk getiren bir kötü ruhtur. Fakat Türklerdeki Ayaz Ata, soğukların bitmesine neden olan iyi bir ruhtur. Türklerde Ayaz Ata’nın bindiği kızaktaki altı ayak ise Ülker burcunun altı yıldızı ve göğün altı deliğini temsil etmektedir. Ayaz Ata, Türklerde Ay Tanrısı ile iletişim kurarak soğukların bitmesi için aracılık etmektedir. Ay Tanrısı’nın, soğuk havaya karşı Türkleri koruması için Ayaz Han’ı gönderdiğine inanılır.

7. SON SÖZ

Son sözü Tarihçi Prof. Dr. Osman Karatay’a bırakalım: “Türk kültüründe Narduğan Bayramı var mı? Eee, kutlandığına göre var. Geçen yıl icat edilse bile, sonuçta var. Şimdi, insanlar kutluyor; başkaları neden kutluyorsun diyemez. Herkes istediği kutlamayı yapar. Hayatımızdan bayram eksiltmek iyi bir şey olmasa gerek.     

KAYNAKLAR

Doğum, güneşin yeniden doğuşu. Muazzez İlmiye Çığ Sümerolog  http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13311887.asp?yazarid=42

Noel kutlaması Türklerden mi yayıldı yoksa bu milli mit yaratma girişimi mi. Şehriban Oğhan. Hürriyet 27.12.2009 http://www.hurriyet.com.tr/pazar/13312013.asp?gid=59

Ayaz Ata. Vikipedi, özgür ansiklopedi. https://tr.wikipedia.org/wiki/Ayaz_Ata

Tatar Türklerinin Mevsimlerle İlgili Gelenekleri. Narduğan (Yılbaşını Kutlama) Yard. Doç. Dr. Çulpan Zaripova Çetin https://turkoloji.cu.edu.tr//culpan_zaripova_tatar_mevsim_gelenek.pdf

Her Yıl 21 Aralık Günü Türkler Arasında Kutlandığı İleri Sürülen Nardugan Bayramı. Malumatfurusorg 23 Aralık 2022 https://www.malumatfurus.org/nardugan-bayrami/

Ayaz Ata kimdir? İşte Türk Mitolojisindeki Ayaz Ata hakkında bilgi. Hürriyet Aralık 25, 2020 https://www.hurriyet.com.tr/gundem/ayaz-ata-kimdir-iste-turk-mitolojisindeki-ayaz-ata-hakkinda-bilgi-41698307

Bülent Pakman. Ekim 2009. Eklemeler ve yeniden düzenleme Aralık 2022. İzin alınmadan, aktif link verilmeden kısmen veya tamamen yayımlamaz, alıntı yapılamaz.

Facebook Widgets

 Şahdağ Azerbaycan 2013

Bülent Pakman kimdir?

 





Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.