Barnabas İncili nedir?

Barnabas aslen Kıbrıslı olup Yahudi bir aileden doğmuştur. Asıl adı Joseph (Yusuf) tur. Barnaba ise teselli oğlu anlamında ona sonradan verilmiş bir lâkaptır. Barnabas’ın kaleme aldığı İncil, İsa’nın bir şakirdi, yani zamanının çoğunu, mesajını yaydığı üç yıllık süre içinde bizzat İsa’nın yanında geçiren bir kişi tarafından yazılmış ve bugüne kadar gelmiş, bilinen tek İncil’dir. Kabul edilmiş dört İncil’in yazarlarının aksine, o İsa ile doğrudan teması olmuş ve öğretisini doğrudan İsa’­dan almış biriydi.

Barnabas İncili, MS. 325’e kadar İskenderiye Kiliselerinde Kanonik (gerçek-sahih) bir İncil olarak kabul ediliyordu. Tevhid (Allah’ın birliği inancı) lehinde yazan Iraneus’un (MS.130-200) yazılarından, bu İncil’in İsa’nın doğumundan sonraki birinci ve ikinci yüzyıllarda elden ele dolaştığı anlaşılmaktadır. Putperest Roma dininin ve Eflâtun’un felsefesinin İsa’­nın aslî öğretileri içine girmesinden sorumlu olmakla suçladığı Pavlus’a karşı çıkan İraneus, kendi fikirlerini desteklemek için Barnabas İncili’nden geniş alıntılarda bulunmuştur.

İznik Konsülü 325 Yılında Yüzlerce Yazımla Birlikte Barnabas İncili’ni de Yasaklıyor

325’te ünlü İznik Konsülü toplandı. Teslis (Üçleme – Trinity) Pavlus Kilisesi’nin resmî inancı olarak ilân edildi ve bu kararın sonuçlarından birini de, o zaman elde bulunan üç yüz kadar İncil’den dördünün Kilise’nin resmî İnciller’i olarak seçilmesi oluşturdu. Bunlar, Matta, Markos, Luka, Yuhannâ’nın yazdıkları İncîllerdir. Özünde Eflâtûnun ortaya attığı Üçleme-Trinite fikri, İsa’dan sonra 1’inci ve 2’inci yüzyıllarda kaleme alınan bu İncîllerde yer aldı. İçlerinde Barnabas İncili’nin de bulunduğu diğer İnciller’in bütünüyle yok edilmesi emredildi… Geçerliliği tanınmamış İnciller’den birini yanında bulunduranın öldürüleceğine dair emir çıkarıldı…

M.S. 366’da papa olan Damasus’un (304-384), Barnabas İncili’nin okunmaması hakkında buyrultu yayınlandığı kaydedilir. Bu buyrultu M.S. 395’te ölen Sezarya piskoposu Gelasus tarafından desteklenmiştir. Bu piskopos İncil’i Apoler; fal kitaplar listesine almıştır. Apokrifa (apocrypha) basitçe ‘halktan gizlenen’ demektir. Böylece, daha bu aşamada İncil kimsenin eline geçmez olmuştur…

Pavlus Kilisesi 1700 Senedir Barnabas İncilini İmha Etmeye Çalışıyor

Barnaba İncili’yle ilgili daha bazı buyrultular da vardır. 382’de Batı Kiliseleri Buyrultusu’yla ve 465’te papa İnnocentin buyrultusuyla yasaklanmıştır… Tüm bu buyrultular Şansölye Seguier (1558-1672) Kütüphanesi’ndeki B. de Montfaucan (1655-1741) tarafından hazırlanmış Yunanca el yazmalar katalogunda anılmaktadır…

Barnabas İncili’nin Dikkat Çekici Yolculuğu

İmparator Zeno’nun yönetiminin dördüncü yılı olan M.S. 478’de Barnabas’ın mezar ve kalıntıları keşfedilmiş ve kendi eliyle yazılmış İncili’nin bir nüshası göğsünün üzerinde bulunmuştur. Bu olay, 1698’de Antwerp’de yayınlanan Acta Sanctorum, Boland Junii, Tome II, sayfa 422-450’de geçmektedir…

Barnabas İncili’nin, buradaki metne de kaynaklık eden, İngilizce çevirisine esas olan el yazması Papa Sextus’un (1589 -1590) elindeydi. O’nun, kendinden pek çok alıntılar yapmış olan Iraneus’un yazılarını okuduktan sonra Barnabas İncili’ne büyük ilgi duyan Fra Marino adında rahip bir arkadaşı vardı. Bir gün bu rahip Papa’yı görmeye gitti. Birlikte öğle yemeği yediler ve sonra Papa uykuya daldı. Peder Marino Papa’nın özel kütüphanesindeki kitapları karıştırmaya başladı ve Barnabas İncili’nin İtalyanca bir el yazmasını ele geçirdi. Bunu cübbesinin yenine gizleyerek oradan ayrıldı ve kitapla birlikte Vatikan’dan çıktı. Sonra bu el yazma elden ele dolaşıp, nihayet Amsterdam’da, “hayatı boyunca bu parçaya büyük bir değer verdiği sık sık işitilen büyük bir isim ve yetkiye sahip bir kişi”ye ulaştı. Onun ölümünden sonra, Prusya Kralı’nın danışmanlarından John Frederick Cramer’a geçti. 1709’te Cramer bu el yazmayı ünlü ‘kitap kurd’u saray prensi Eugene’e sundu. 1738’de kitap, Prens’in kütüphanesiyle birlikte Viyana’da Hofbibliothek’e geçti ve hâlâ oradadır…

Erken kilise tarihçilerinden önemli bir zat olan John Toland, bu yazmayı incelemiş ve ölümünden sonra 1747 de basılmış olan muhtelif çalışmalarında ona atıflarda bulunmuştur. İncil hakkında şöyle der: “Bu, tıpkı kutsal bir kitap görünümündedir.”

İtalyanca el yazma Canon ve Bayan Beggo tarafından İngilizce’ye çevrilerek, 1907’de Oxford Üniversitesi Basımevi tarafından basılıp yayınlandı. Bu İngilizce çevirinin hemen tüm nüshaları birden ve esrarengiz bir şekilde piyasadan kayboldu.

Bir anlatıma göre, Barnabas İncili’nin basımından habersiz olan Vatikan yayım satım gününden hemen önce haberdar olunca acilen aldığı bir kararla kitabın satıma sunulacağı her kitapçının önünde yüzlerce kişilik kuyruklar oluşturularak tüm basımların alınıp imha edilmesi şeklinde rahip ve rahibelere talimat vermiş. Sonrasında gücünü kullanarak kitabın yeni baskılarının yapılmasının önüne geçmiş.

Ancak, bu defa bazı kütüphanelere dağıtım öncesi gönderilen basımlar gözden kaçmış. Bugün için, biri British Museum’da, diğeri Washington’da Kongre Kütüphanesi’nde bulunmak üzere, 1907 tarihli ingilizce basımın yalnızca iki nüshası biliniyor. Bu tarihten sonraki ilk baskı ise 1979’da gerçekleşti. Kongre Kütüphanesi’ndeki nüshanın mikrofilm kopyasını alan Pakistanlı Müslüman bir araştırmacının sayesinde, 72 sene sonra kitabin yeni bir baskısı yapılabildi..(Jesus, A Prophet of Islam, Londra, 1979, s : 39 – 42).

Pavlus Öğretilerine Uyan Hiristiyanların Barnabas İncilini İnkar Çabaları ve Tarihi Gerçekler

Hıristiyan literatüründe Barnabas İncili’nin adı nerede geçmişse, oraya bir muhalefet şerhi konmuş, bu İncil’in, sahte ve uydurma olduğu, dolayısıyla reddedilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Hattâ bu İncil’in, bir Müslümanın hayal gücünün bir eseri olduğu iddia edilmiştir. Bu, iddia tarihi hiç bir dayanağı olmadan inkar amaçlı olarak ortaya atılmıştır; çünkü böyle bir kitap Müslümanlar tarafından bilinmiyordu. Eğer bilinseydi pek çok eserde ondan söz edilirdi. Taberî, Mes’ûdî, Ya’kûbî, Bîrûnî, İbn Hazm, İbn Teymiyye gibi Hıristiyan kaynaklarına vâkıf olan yazarlar, Hristiyanlık ve onun kutsal kitaplarından bahsederken, Barnabas İncili’ne en ufak bir işarette bile bulunmamışlardır.

George Sale’in, 1734 yılında, Kur’an’ın İngilizce çevirisinde bundan bahsetmesinden önce Müslümanlar, Barnabas İncili’nin adını bile duymamışlardı. İbnü’n-Nedîm tarafından 995 yılında ve Hacı Halife tarafından 1657’de hazırlanan, geniş birer bibliyografya eseri olan ‘el-Fihrist’ ve ‘Keşfü’z-Zünûn’ adlı kitaplarda da bu İncil’in adı geçmemektedir. Bu eserlerin yanısıra 18’inci yüzyıl öncesi süreçte Müslümanlarca kaleme alınan ve bugün bilinen hiçbir metinde bu İncilin isminden ya da içeriğinden bahsedilmediği gibi islam uygarlıklarında söylenti-hikaye-efsane düzeyinde dahi adı bir kayda geçmemiştir.

Hz. Muhammed’in Doğumundan 75 Sene Önce…

Barnabas İncili’nin Müslümanlar tarafından yazılmadığının bir delili de şudur: Hz. Peygamber’in dünyaya gelişinden 75 yıl önce (M.S. 496), Papa I.Gelasius döneminde ‘yanlış ve dînî düşüncelere aykırı kitaplar’ adı altında hazırlanan listede (Decretum Gelasianum), Barnabas İncili’nin adı geçmektedir. Ayrıca 7’inci yüzyıl öncesinden günümüze gelen ikinci ve farklı bir belgede yasaklanan 60 kitap içinde (List of the Sixty Books) Barnabas İncili de yer almaktadır. Barnabas İncili’nin tarih boyunca aslında var olmadığı şeklindeki iddialara değinen Avustralyalı bilim adamı (La Trobe Universitesi Bendigo) Dr. Rodney Blackhirst, bir bilimsel makalesinde yukarıdaki iki listeye dikkat çekerek, şöyle demektedir:

“Bazıları, ortaçağın sonlarında Barnabas İncili isimli yazıma rastlanılması öncesi süreçte, böyle bir incilin tarihsel olarak var olmadığını kesin bir güvenle iddia ediyorlar. Oysa farklı yüzyıllardan, iki ayrı liste bunun tersini kanıtlıyor. İki listede de aynı yanlışın olması, aslında olmayan bir şeyin yanlışlıkla iki ayrı listede de “Barnabas İncili” adıyla yer alması mümkün müdür? “60 kitap listesi” sadece bu tek konuda yanlış olabilir mi? Barnabas İncili’nin hiç var olmadığı iddiası kimilerinde, bu İncilden bugüne hiç bir parçanın gelmediği iddiasına yerini bırakıyor. Fakat o zaman “60 kitap listesi”nde yer alan kitaplardan sadece Barnabas İncili’nin bir iz bırakmadan kaybolması gibi bir sonuç akla yatkın olacak mıdır?”

Barnabas İnciline getirilen bu yasaklamalar, o çağlarda, bu İncil’i yazacak bir Müslüman’ın var olamayacağını açıkça gösteriyor. Çünkü o zaman daha Hz. Muhammed (doğumu 571) bile doğmamıştı.

Ayrıca yukarıdaki delillere ek olarak şunu vurgulamak yerinde olacaktır: Allah ve bir Peygamberi hakkında yalan söylemek demek olacak böyle bir sahtekarlık; yani bir İncil uydurma eylemi; yalancılık ve sahtekarlığa karşı duruşu ve doğruluk ve dürüstlük ahlakını Hz. Peygamber ve Kuran’dan alan bir Müslüman’dan beklenemez. Böyle bir şeyi iddia edebilenler, bazı değişiklikler ve tahrifler yaşadığı Spinoza, Goethe ve daha nice batılı entellektüeller tarafından ifade edilen 4 İncilin dışında ve 2000 sene önceki orijinal halinde veya orijinal haline yakın olarak gerçek İncil’den içinde güçlü yansımalar bulunan bir metinle karşılaşmanın şok ve şaşkınlığı ile bunu yapıyor olmalılardır.

Alman Protestan Kilise Komisyonu’nun kontrolünden geçerek basımına izin verilen eski ve yeni Ahid çevirileri, şu sunuşla başlar:

“Kutsal kitap gökten inmiş değildir. Eski Ahid (Tevrat)’in 39 kitabıyla dört İncil yüzlerce yılda yavaş yavaş gelişmiş ve son şeklini almıştır.”

Burada Tevrat ve İncil üzerinde tarih boyunca tahrifat ve değiştirmeler yapıldığı gayet net bir şekilde kilise tarafından, ifade ediliyor.

Hakkari’de 1983 Yılında Bulunan Barnabas Nüshası

1983′te Hakkari civarında bir mağarada, İsa Peygamberin konuşma dili olan Ârâmî dilinde ve Süryânî alfabesi ile yazılmış ceylan derisinden bir kitap bulunduğu ve bunun Barnabas İncili olduğu, yurt dışına kaçırılmak istenirken kaçakçıların yakalandığı ve kitabın bir yerde muhafaza edildiği ifade edilmektedir. Kitabı bulanların, kitabın içeriğini anlamak amacıyla, Aramice Uzmanı Filolog Hamza Hocagil’e kitabın ilk sayfasını getirdikleri, Hocagil’in tercüme ettiği sayfaya göre bu kitabın Barnabas İncili olduğu ve İncil metninin girişine benzer ifadelerin bu sayfada yer aldığı detayları verilmektedir. (bk. İlim ve Sanat, Mart-Nisan 1986, sayı: 6, s. 91-94).

Pavlus Öğretileri ve Resmî Roma Hıristiyanlığı

Paulus=Pavlus=Pavlos=Bolis, Tarsus’lu Saul MS 10-67 yılları arasında yaşadı. Pavlus Roma Yurttaşlığı’nı kazanmış Yahudi bir aileden geliyordu. Bu nedenle hem Yahudi adı Saul’u hem de Romalı Adı Pavlus’u kullanıyordu. Yahudi önderi I.Gamalyel dönemi’nde Kudüs’te hahamlık öğrenimi gördü.

İlk dönemlerinde bağnaz bir Ferisi (Yahudi din adamı) olarak Hıristiyanlığı Yahudilik karşısında büyük bir tehdit saydığı için Kilise Üyeleri’ne yönelik kıyımlarda, yüzlerce inananın öldürülmesinde etkin roller oynadı.

Daha sonraları, “inananların peşine düşerek Şam’a giderken yolda İsa’nın görüntüsü’yle karşılaştığını, böylece tövbe ettiğini” iddia etti. İddiasını doğru kabul eden Hıristiyanların arasında yaşadı. Kısa bir süreç ardından ise bir topluluğun lideri haline gelerek inananlar arasında önemli ayrışmalara neden oldu. Dini Yahudi olmayanlar arasında yayması farklı yönlerinden birisidir.

Hıristiyanlığın bir Yahudi Mezhebi olmaktan çıkıp bir Roma Dini’ne dönüşmesine belirleyici katkı’da bulunan kişidir Pavlus. Yeni Ahid’in yaklaşık 1/3 ünü oluşturan mektupları günümüze ulaşmış en eski Hıristiyan Metinleri’dir ki bugünkü Hıristiyan İlahiyatı’nın temellerini oluşturur. Yeni Ahid’deki Resullerin İşleri Kitabı’nın yarıdan çoğu Pavlus’un etkinlikleri’ni aktarır.

Romanın resmî dini haline gelen Hıristiyanlık Pavlus’un takipçilerinin dini anlayışını yansıtır. Roma kilisesi=Pavlus kilisesi, tevhide (Allah’ın birliği inancı) inanan ya da buna yakın diğer Hıristiyan mezhep ve topluluklarını ortadan kaldırmak için mücadele etmiş. Bu uğurda aforoz (dinden atma) ve ölüm cezaları uygulamış ve bunlarla korkutmuştur.

Pavlus’un İlk Günah-Kefaret Anlayışı

“İlk Günah Kavramı – her doğanın günahkar doğduğu iddiası”nı ileri süren Pavlus mektup ve etkinlikleriyle, Tevrat’ta yer alan Allah’ın emirlerinin dikkate alınmayarak uygulanmamaları sonucunu verecek biçimde kefaret inancını kurmuştur. (Kefaret; İsa Peygamberin çarmıha çekilerek kendini, insanların günahtan kurtulmaları için feda ettiği, böylece sadece Hz. İsa’ya inanmanın sonsuz kurtuluş için yeterli olacağı inanışı. Barnabas İnciline ve İslam kaynaklarına göre ise çarmıha gerilen kişi, Hz. İsa’ya ihanet eden ve bunun cezası olarak mucize ile İsa’ya benzetilen Yahuda İskariyot’tur.)

Pavlus’un bu öğretileri ile sadece “kalp temizliği ve İsa’ya inanmayı” yeterli gören, Allah’ın koyduğu kurallar ve O’nun emirlerinden soyutlanan bir din yapılanması ortaya çıkmıştır. Böylesi bir din anlayışı ne diğer dört kanonik İncilde ne de Barnabas İncilinde Hz. İsa tarafından dile getirilmemiştir.

Barnabas’ta; Hz İsa döneminde, dini kuralların titizlikle uygulandığı ve doğru inanca sahip olmanın, Tevrat’ta yer alan (domuz eti yasağı gibi) yasaklamalardan kaçınmanın ve sünnet olma emrinin uygulanması ve ibadetin samimiyetle ve sürekli yapılmasının Hz İsa’nın temel direktifleri arasında olduğu görülür.

Bugünkü haliyle Yeni Ahid’de (İncil’de) yer alan şu metin konumuz itibariyle oldukça dikkat çekicidir:

“Hz. İsa’ya tâbi (uyanlar) olanlar kendisinin yeryüzünde olduğu zaman diliminde ve göğe yükseltilmesinin sonrasında Tevrat’a bağlı Yahudi cemaati ile, Kudüs’teki Mabede gitmeye devam etmişlerdir” (Resullerin İşleri, 3,1)

Barnabas İncil’inde Çelişkiler Olduğuna Dair İddialar Hakkında

Yukarıda sıralananlara göz atıldığında Barnabas İncili’yle ilgili herhangi bir konuda Müslümanların sorumlu olmadığı oldukça açık bir şekilde anlaşılmalıdır. Müslümanların bu İncile ilgilerinin sebebi bir Peygamber olarak kabul ettikleri Hz. İsa’nın gerçek yaşam kesitlerinin detaylarına ve Allah’ın gönderdiği kitaplardan biri olduğuna inandıkları İncilin gerçek haline duydukları doğal meraklarıdır.

Bu İncilin 2000 sene önceki gerçek İncilin tam olarak aynısı olduğunu da iddia edemeyiz. Çünkü, Kanonik kabul edilen diğer 4 İncil gibi bu İncil de Hz. İsa’nin dili olan Aramice değildir, belki en azından birkaç kere tercüme edilmiş bir metindir; örneğin, Aramiceden önce Grekçeye sonra Latinceye daha sonra İtalyancaya çevrilmiş olabilir. Türkçe çeviriye kaynaklık eden İngilizce metin ise halen Viyana Hofbibliothek’te bulunan İtalyanca nüshadan bu yüzyılın başında tercüme edilmiştir. Bu tercümeler esnasında mütercimlerin yetkinlik derecelerinin ya da bilgisel yetersizliklerinin; kasıtsız-teknik kelime yanlışlıklarının roller oynadığı pekala düşünülebilir.

Bu İncil vasıtasıyla sezilen ve tarihsel süreciyle varılan sonuç “asıl İncil’den” güçlü esintileri yansıtmasıdır.

Çelişki olarak iddia edilenler metinde yer alan temel konu doğrultularında değildir, tam tersine, Barnabas İncili’ni diğer İncillerden ayıracak en açıklayıcı kelime “baştan sona tutarlılık” olacaktır.

“Nasıraya doğru gemiyle yola çıkmak”

En çok çelişki iddiasının vurgulandığı yer, 20’inci bölümde, Galile denizi üzerinden “Nasıra’ya doğru gemiyle yola çıkılması”dır. “Nasıra’ya gemiyle gidildi” şeklinde bir cümle kurulmamıştır. 16’ıncı bölümde Hz. İsa’nın şakirdlerini çağırarak bir dağa çıktığı ifade edilmektedir. Bu bölümden sonra bir yolculuktan bahseden ilk bölüm 20’inci bölümdür. Dolayısıyla “Nasıra’ya doğru nereden hareket edildiği” belirgin değildir, ancak bilinmeyen bir yerden başlayan yolculuğun bir kısmının Galile Gölü’nün geçilerek yapılması pekala mümkündür.

20’inci bölümde; “Nasıra kentine gemiyle yanaşıldığı” da yer almaz, sadece, “Nasıra kentine gelince” denir. Yolculuğa başladıkları yerden Nasıra’ya yol alırken Hz. İsa ve şakirtlerinin yolculuğun bir kısmını Galile gölü üzerinden yaptıkları yargısı metne uygun olacaktır.

Öte yandan gerçek-dışına çıkılarak, Barnabas İncili metninde güya “Nasıra Limanı’ndan” bahsedildiği, güya “Kudüs’ten Nasıra’ya gemiyle gidildiği” ekleniyor ki, Barnabas’ta bu şekilde ya da aynı anlama gelecek ifadeler kesinlikle yer almıyor.

Yukarıda yer alan objektif-net-tarihi verilere karşı, duygusallığı yansıtan bir alaycılık ile gerçek-dışı demogojik yaklaşımlara yönelebilen bazı çevrelerin yukarıda adı geçen onlarca tarihi belgeye göz gezdirmeleri, hiç değilse kolayca edinebilecekleri Dr. Rodney Blackhirst’a ait yukarıda bir yargı paragrafı alıntılanan makaleyi okumaları önerilebilir.

Diğer çelişki iddiası Romalı iki valinin (Plate=pilatus=pilotus) isimleri hakkında dile getiriliyor ki, iki ayrı dönemde gelen iki valinin isimlerinin aynı olması mümkündür.

İsa Peygamberin 119’uncu bölümde şekerle ilgili verdiği bir örnek sözkonusu ediliyor. Barnabas İncilindeki metin anlatımından o dönemde şekerin çok değerli olduğu anlaşılıyor. İsa döneminde şekerin bilinmediğini savunan bazı itirazcılar, şeker pancarından şeker üretimi bilgisinin 7’inci yüzyıldan önce bölgeye ulaşmadığını iddia ediyor. Öyle bile olsa, herhalde durdukça şekerlenen bal ve pekmez gibi tatlı besinlerden de şeker elde edilebileceği göz ardı ediliyor.

Öte yandan, yukarıda da belirtildiği gibi bazı detaylarda asırlar boyunca yapılan çevirilerde, tercüme ya da teknik yanlışlıklar mümkün olabildiği gibi çelişki iddialarının argümanlarında da duygusal nedenlerden ya da yanlış bilgilerden kaynaklanan bazı yanlışlar olabileceği göz ardı edilemez.

Çünkü, Barnabas İncili bugünkü Hıristiyan dünyasının da temel aldığı Pavlus yaklaşımına sarsıcı bir yalanlama ve karşı çıkışı da barındırmaktadır..

Tam da bu nedenle asırlar boyu (1700 senedir) tamamen imha edilmek istenmiştir.

Hz. İsa Peygamber neden “Gelecek Mesih ben değilim” diyor?

Mesih nitelemesini İsa’dan sonra gelecek Peygamber hakkında telaffuz edilmesi, Hz. İsa’nın Mesih olmadığından değil, metinden de anlaşılacağı üzere o dönem topluluklarının Mesih denildiğinde bunu en son gelecek Allah’ın Elçisi olarak algılamalarıdır. İsa, “Sen Mesih misin?” şeklindeki sorulara yanıt verirken kendinden sonra gelecek Allah’ın Elçisi’nden haber vermektedir. Barnabas İncili’nin ilk başlığında, girişi ve 6’ıncı bölümünde de İsa Peygamber için “Mesih” denmektedir.

İsa peygamberin “Sen Mesih misin?” şeklindeki soruya verdiği cevabı bu gerçeği gösteriyor:

“..Çünkü ben, sizin «Mesih» dediğiniz, benden önce yaratılmış ve benden sonra gelecek ve inancı (dini) son bulmasın diye gerçeğin sözlerini getirecek olan Allah’ın Elçisi’nin ayakkabılarının iplerini veya çoraplarının bağlarını çözecek değerde değilim.”

Tahrifler sonucu sürrealist ve ancak ruhban derecelilerin anladığı(!) anlaşılmaz semboller anlatımı haline gelen ve bünyesinde tahrif ve değişmelerden doğan yanlışlardan yüzlerce sancıyı taşıyan 4 kanonik (!) İncilden örnekler vererek, gerçek ve pek çok “çelişki”leri gerçek anlamda göstermek mümkündür. Bu çelişkiler doğu ve batıda, yerinde ve yeterince ele alınarak ilgilenenlere gösterilmiştir. Alman Protestan Kilise Komisyonu’nun, yukarıda yer alan, İncile yazdığı sunuş yazısı da bu gerçeğin başka türlü bir ifadesi olarak değerlendirilebilir.

Barnabas İncili, anlaşılmaz hale getirilmiş bir dinin özündeki gerçek halini; aydınlık ve açıklığı, Peygamberlerle iletilen ilahi mesajların tazeliğini okuyanlara hemen hissettiriyor. Barnabas İncili’nin Matta, Yuhanna, Luka ve Markos ile kıyaslamalı okunuşunda, diğer İncillerdeki çıkarmalar ve değiştirmeler nedeniyle nasıl anlam bütünlüğünün bozulduğu ve cümle düşüklükleri oluştuğu, böylece yarım ya da aralarda kalan konu ve cümlelerin aslında nereden başladığı ve nasıl geliştiği de ortaya çıkıyor. Ve nasıl insafsız bir tahrif budamasına maruz kaldıkları da anlaşılıyor.

YORUMSUZ ALINTI: http://www.barnabas-incili.com/SAYFASINDAN

Not: Barnabas İncili  Hz. İsa ile ilgili olarak bir başka yazımızda açıkladıklarımızla (OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN) uyum içerisindedir.  Barnabas’a göre Hz. İsa çarmıha gerilmemiş, göğe yükseltilmiş,  Allah iradesiyle “ona benzetilen” Yehuda o zannedilerek onun yerine çarmıha gerilmiş, bu arada İsa üç günlüğüne geri getirilip Hz. Meryem ve yakınlarıyla görünerek konuşmuş ve tekrar geldiği yere geri götürülmüştür. Barnabas’a göre İsa, kıyametten önce  Dünya’ya tekrar kendi bedeninde döneceğini ve hemen hemen Dünyanın sonuna kadar yaşayacağını, aradaki zamanda Muhammed’in Allah’ın elçisi olarak geleceğini haber  vermiştir.

İlgili diğer sayfalarımız:

Barnabas İncilinin tam metni OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN.

Yeni kitap Yeni din OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN

Kur’an’daki Hz. İsa ile ilgili ayetlerin açıklamaları OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN.

Bülent Pakman, Nisan 2010. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.

Facebook WidgetsBülent Pakman kimdir?

2 Responses to Barnabas İncili nedir?

  1. ersoy aydemir dedi ki:

    Isa bir peygamber degilse kuranda isanin bir peygamber oldugunu incilin allah tarafindan indirilgini yazar incilde incilin allah tarafindan indirilmedigi isanin sozleri oldugu yazar hangisu dogru bunu nerden bilecegiz dogruyu sadece allah bilir birde sunu belirtmek isterim allahin hicbir insana ihtiyaci yoktur neden insanlara peygamber gondersin bunu meleklere emreder onlarda yapardi

    Beğen

    • islam dedi ki:

      Isa bir peygamber değil derken? biz muslumanlar tüm peygamberleri ve kutsal kitapları kabul ederiz sadece bazı kısımların değiştirildiği söyleniyor hatta kurani kerimi müşrikler degistirmelerini söylemiş ama hz Muhammed reddetmiş zaten kuranda o kitapların değiştirildiğine dair gondermeler var neden değiştirilmiş o kitaplar o dönemdeki din adamları halki kendi menfaatlerine karsi kullanmak için bazı kısımları değiştirmişler diger kitaplari okumalarini yasaklamışki gercegi ogrenemesinler hatta tehdidi bile etmişler kimse bu kitaplari bulundurmayacak diyip yakmışlar dinler aslında aynı kapıya çıkıyor birde Allah bize peygamberleri neden göndermiş çünkü kendisinin soylemek istediği şeyleri bir peygamber aracılığıyla iletmiş neden insan neden melek yada başka bisey değil diye soracaksın düşünsene eger bir cin melek yada herhangi bir varlık olarak gelseydi sen korkar ve inanmazdin bu arada Allahını insanlara ihtiyacı yok cani istediği için bizi yaratmış bunlari sorgulamak bize kalmaz biz sadece iyi bir insan olarak yasamimizi surdurmemiz gerekir bu arada islam dininde zorlama yoktur allah diyoki biz size doğru yolu gösterdik dogru yada kötüyü seçmek sizin elinizde yani Allah bizi akilli bir varlık olarak yaratmış aklini kullan diyor bu arada Hz Muhammed ve çevresindeki muslumanlara o musrikler hep zulmetmisler sırf Hz Muhammed onlarin isteklerine ve menfaatlerine uyumadigi icin o dönemde kizlari diri diri gomuyorlardi erkek olarak doğmadigi icin putlara tapiyordu bizim dinimiz bu yuzden indirilmiş ve bizim dinimizde zulm yoktur bazi dinlerde günah çıkarma var biliyorsundur kendine işkence cektirerek acı vererek çıkarıyorlar dusunsene bu sana mi kalmis bizde Allaha tövbe edersin ellerini açıp kalben söyledikten sonra Allah affeder seni allah affedicidir herseyi bilir sen zor zamanlarında bi ellerini açıp ictenlikle dua ettiğinde sana karşılık verir bazen diyorlar neden hemen gerceklesmiyor o zaman allahin mutlaka bir bildiği vardır belki o an gerceklesse senin için hayırlı olmayacak bu arada hz muhammed vefat ederken bile ölümün o kadar kolay olmadigini goruyoruz boncuk boncuk terlemis Allaha demiski yarabbim butun Müslümanlarının acılarını bana yükle demis o kadar seviyorki bizi kiyamamis bize allah şaşırmış yani onunla ilgili bölüm var int oku aslında kuran okusan mealini turkcesini icin rahatlar bak ezan sesi bile insana huzur veriyor bizim din kulturu hocamiz ateisti oda senin gibi sorgulayarak Müslüman oldu bu arada bir bilim adamı vardi adini hatırlamadım 2 denizin birbirine nasil karışmadığı bir turlu aciklayamiyor sonra Müslüman oluyor onuda oku yani bir suru mucizeler var iyi aksamlar canim kardesim

      Beğen

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.